Lakabı “millet” olan bir genç

1989 yılında Ebulfez Elçibey'in Bağımsızlık Hareketine katılan ve yakın koruması olan Agil Semedbeyli aynı zamanda merhumun damadı. Davasına omuz vermiş biri olarak Elçibey ile ilgili önemli detayları SavunmaTR ile paylaşan Semedbeyli hem sivil hem devlet adamlığında merhum Elçibey'in hep ezilenin yanında olduğunu söylüyor. 

"Merhum Ebulfez Elçibey’in gençlik yıllarından itibaren farklı bir kişiliği olduğu herkes tarafından fark edilmiştir. Arap Dili Edebiyatı (Şarkiyat) mezunudur.  Daha talebelik yıllarında çevresindeki herkesin hakkını savunduğu için kendisine “millet” lakabı verilmiştir; milletin hakkını, hukukunu müdafaa ettiği için. Arkadaşları hep onun güvenilir biri olduğunu söylerlerdi. Çocukluğundan gençliğine, Mısır’daki çalışmalarından Bakü Devlet Üniversitesi’ndeki çalışmalarına, bunlarında akabinde cumhurbaşkanlığı dönemine kadar hep insanlara yararlı olmuş, ezilenin yanında olmuş bir kişiliği vardı. Edebiyata, sanata, müziğe de çok meraklıydı ve bu konularda bilgi sahibiydi aynı zamanda. Buna misal olarak;  katıldığım bir toplantıda edebiyat profesörü Mürsel Hekimoğlu kendisi ile ilgili bana; “ben bu konuda otorite olduğum halde Elçibey ile yaptığım 2 saatlik konuşmada kendimi öğrenci onu hoca gibi hissettim” demişti.

[Elçibey Vakfı Başkanı Agil Semedbeyli]

Kendisinin sivil hayatından nasıl biri olduğuna dair bir örnek daha vermek istiyorum. Azerbaycan’da Sovyet ittifakı kahramanı ünvanına sahip Ziya Bünyatov vardı; ordinaryüs profesör. Hiç kimsenin karşısına geçip itiraz etmeye cesaret edemeyeceği bir otoriteydi. Hem sert bir kişiliği vardı hem de 2. Dünya Savaşı’nda savaşmış bir askerdi Bünyatov. Elçibey kendisinin asistanıydı, aynı zamanda da Bünyatov Elçibey’in tez danışmanıydı. Sınavından kalan bir öğrenci ile Bünyatov’un arasında bir problem olduğu için öğrenciyi geçirmek istememiş. Ama öğrencide başarılı bir öğrenci. Bu durumda herkesin içinde Elçibey itiraz ediyor Bünyatov’a nazik bir şekilde. Buna müsaade etmeyeceğini söylüyor. Bir şekilde de öğrenci sınavdan geçiyor. Yani akademik hayatında da haksızlık karşısında kesinlikle susmazdı rahmetli."

Ferasetli bir liderdi

Agil Semedbeyli, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurucusu Mehmet Emin Resulzade'nin diktiği ve Bolşevikler tarafından indirilen bayrağı geri göndere çekmenin Elçibey için, 'ölse de gam yemeyeceği' bir tavır olarak benimsendiğini belirtiyor;

"Daha kimsenin Sovyetler hakkında konuşamadığı zamanlarda o Sovyetlerin dağılacağını söylerdi. Sovyetlerin sadece Azerbaycan’ın değil diğer tüm milletlerin hakkını sömürdüğünü dile getiriyor. Tabi o zaman deli gözüyle bakıyorlar Elçibey’e iki yönlü olarak. Biri, böyle bir güce karşı nasıl böyle konuşabiliyor, ikincisi ise böyle büyük bir imparatorluğun kısa süre sonra çökeceğini nasıl düşünebiliyor? Ama tüm bunları söyleyenlere karşı sonunda ne oldu, Allah nasip etti kendisi Sovyetlerin dağılma sürecinde liderlik etti ülkesine. Hatta öyle ki kendisininde ölsem de gam yemem artık dediği gibi; rahmetli Mehmet Emin Resulzade’nin göndere çektiği 3 renkli Azerbaycan bayrağını, Bolşeviklerin indirdiği yerden kendisi tekrar göndere çekti.

[Mehmed Emin Resulzade; Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı]

Bu büyük bir nasiptir. Bundan büyük mutluluk olamaz. Zaten Azerbaycan halkı, Halk Cephesi ile –bildiğiniz gibi liderliğini Elçibey yürütüyordu- dünya literatürüne en kahraman halk olarak geçti; Sovyetlere karşı verdiği mücadele ile. Mitinglere dünyanın çeşitli yerlerinden de katılan bir milyon kişi katılırdı ve inanın o kalabalık dağıldığı zaman yerde bir tane çöp kalmazdı.

Ebulfez Elçibey ile ilgili Türkiye’de de çok kirli bilgi var maalesef. Mesela insanlara yıllarca, Elçibey’i kalktı geldi bir albay devirdi diye propagandalar yapıldı. Elçibey karşıtı propagandaların en büyük mercilerinden iki tanesi; FETÖ terör örgütünün ve Doğan medya organının basın araçlarıydı. Zaten FETÖ gazeteleri Azerbaycan’da da binlerce sayısı ücretsiz dağıtılıyordu ve her sayısında da, Elçibey’i de devlet adamı olarak değil de şair, derviş, sufi gibi takdim ediyorlardı kamuoyuna.

Bir gün Türkiye’den arkadaşlarla otururken bunları anlattılar tabi bana, bunların bilinmediğini söylediler. Bende kitap yazmaya karar verdim. Daha önce Elçibey ile ilgili bir araya gelmiş insanların bile bilmediği belgeleri de yayınladık kitaplarımızda. Bende bazıları ile araştırmalarım esnasında karşılaştım. Mesela kitap basılana kadar kimse merhum Elçibey’in devrilmesi ile ilgili BP’den gelen talimatı (British Petrol – İngiliz Enerji Şirketi) bilmiyordu."

Zor şartlarda çetin mücadele

"Ben öğretmen bir ailenin çocuğuyum. Dolayısıyla çocukluktan itibaren okumayı ve araştırmayı çok severim. Kıyaslama yapmak için tarihi bazı araştırmalarım oldu. Buradan şunu anladım ki; Elçibey’in yaşadığı şartlarda iktidara gelerek kısa zamanda bu kadar zor ve meşakkatli işleri başaran başka bir lider yok. Çünkü iktidara geldiği şartlar çok ağır. Devlet borç içerisinde, Karabağ bölgesinde savaş var. Tüm bunların yanında, şu an Ermenistan olarak bilinen, ki burada parantez açmak istiyorum; şu anki Ermenistan tamamen eski Türk topraklarıdır. 1918 yılında yapılan bir antlaşma ile, şu an ki Ermenistan’ın sadece 9.000 km2 arazisinde Ermenilere bir devlet kurma hakkı tanınmıştır. Araştırılabilir bu. Hatta bunu karşılığında Ermeniler sözde soykırım yalanı dahil tüm iddialarından vazgeçeceklerdi. Bu şekilde bir antlaşmaya imza atıldı. Ama daha sonra tabi Rusların da desteği ile, Azerbaycan işgal edildikten sonra Ermenistan 500.000 Türk’ü sürdü; bir kısmı da katledildi. Maalesef kimsenin bundan haberi bile olmadı. Kimse konuşmuyor bile bu meseleyi. Azerbaycan bile o dönem buna sesini çıkartmadı.

[Elçibey, 1992 yılında TBMM binası askeri geçiş töreninde, Türkiye Cumhuriyeti 8. cumhurbaşkanı Turgut Özal ile birlikte]

İşte bu şartlarda iktidara geliyor Ebulfez Elçibey. Ve dahası iktidara geldiğindeki tüm kadrolar Sovyetlere ait; büyük çoğunluğu KGB ajanı. (KGB – Eski Sovyet istihbarat servisi) Hatta bu bahsettiğim araştırmalar neticesinde ortaya çıktı ki, o zaman Azerbaycan’ın nüfusu ortalama beş milyon iken 200.000 KGB ajanı varmış Azerbaycan’da. Bunların arasından sadece küçük bir kısmının kaydı Azerbaycanda’yken, yüz seksen beş bin tanesinin kaydı yok. Yani bunu o dönem Azerbaycan Devleti de bilmiyor.

Kısaca şöyle düşünün daha anlaşılır olacaktır bütük meseleler; Elçibey’in iktidarının henüz altıncı ayında, Rusya’nın Bakü Büyükelçisi, Moskova’ya bir rapor yazıyor. Raporda ilk olarak, Elçibey’in 3 yıl iktidarda kaldığı takdirde, Türkiye ordusu gibi bir ordu kuracağını söylüyor. Burada da bir es vermek istiyorum. Ben askerliğimi zorunlu olarak Sovyet ordusunda yaptım. Bir tatbikat esnasında tesadüfen, üst düzey Rus subaylarının kendi aralarındaki bir konuşmaya denk geldim. Dünya ordularını değerlendiriyorlardı. Türk ordusunun savaş ruhu ve disiplin bakımından bir numara olduğunu onlardan duymuştum ve çok gururlanmıştım açıkçası. Bunun için özellikle Elçibey’de Azerbaycan ordusunun kurulmasını Türk paşalara emanet ettiği için böyle söylüyor raporda ilk olarak büyükelçi.

İkinci olarak çok güçlü bir ekonomiye sahip olacağını söylüyor. Niçin? Çünkü sadece ilk altı ayda Elçibey Azerbaycan’ın eski 4 aylık borçlarını ödüyor, öğretmen maaşlarını 3 kat arttırıyor, öğretmenleri tüm sosyal ödemelerden muaf tutuyor, tüm bunların yanında tüm işçi maaşlarına 2 kat zam yaptırtıyor. Ermenilerin işgal ettiği toprakların %65’i kurtarılıyor ve yıllık bütçenin üzerinde bir döviz rezervi toplanıyor devletin kasasına. Dünyada bunun bir örneği yoktur.

Üçüncü olarak da aynı raporda, Azerbaycan’ın tam bağımsız olacağı ve çevre ülkelere de örnek teşkil edeceği ve böyle gittiği takdirde tüm Kafkasya’nın kaybedileceği yazılıyor, acil önlem alınması gerektiği söyleniyor. İlginçtir ki, aşağı yukarı aynı tarihlerde İngiliz Dışişleri Bakanlığı’ından BP’ye bir talimat geliyor; Elçibey’in devrilmesi için. Bunun akabinde dönemin ABD Başkanı ve Rusya Devlet Başkanı ortak açıklama yapıyorlar. Dağlık Karabağ’daki Ermeniler ile ilgili endişe duyduklarını ve savaşın durdurulması gerektiğini söylüyorlar. Elçibey’de buna yönelik, Azerbaycan’ın tamamen haklı olduğunu, bunun bir anti-terör operasyonu olduğunu belirterek karşı çıkıyor. İran zaten malum, hala istemez Azerbaycan’ın bağımsızlığını. Çok büyük bir korkusu vardır İran’ın; içerisindeki milyonlarca Türk bir gün ayaklanır da devletleşirler diye…

Tüm bu ortak kanaatin ardından zaten bilindiği gibi bu devletler, normal yolla deviremedikleri Elçibey’i silah kullanarak devirdiler. İstese direnirdi belki ama kendisi de ifade ediyor zaten, iç savaş çıkmasın diye doğduğu kasbasına geri döndü. Yani bu anlamda koltuğunu bırakması bile ülkesine bir hizmet oldu Ebulfez Elçibey’in."

Elçibey enerjinin %30 payını direkt olarak Türkiye’ye aktaracaktı

Kıraç HTS, hem savunma sanayiine hem de tarım sektörüne faydalı olmak için hizmet veriyor Kıraç HTS, hem savunma sanayiine hem de tarım sektörüne faydalı olmak için hizmet veriyor

Ebulfez Elçibey'in Türkiye sevdası herkes tarafındanı bilinen bir gerçek. Tüm Türk dünyası adına kalkınması için enerji payından tam %30 payı direkt olarak Türkiye'ye vermeye çalıştığını dile getiriyor Semedbeyli;

"Siyasi olarak Elçibey bir Türk milliyetçisi ve turancıydı. Milliyetçilik maalesef bugün yanlış anlaşılıyor. Elçibey döneminde Azerbaycan’daki azınlıklar konusunda Elçibey’in imzaladığı ferman konusunda Avrupalı bazı siyasiler ve denetimciler, Avrupa’da bile böyle hakların sağlanmadığını söylediler. Hak konusunda merhum kimseye kesinlikle ayrım yapmazdı. Turancılık konusunda da yine toplantılarında kendi açıklıyor. Avrupa örneğini veriyor mesela. Onların birbiriyle savaşsa da birlik kurabildiğini fakat biz aynı atanın torunları olmamıza rağmen birlik olamadığımız için söz sahibi olamadığımızı vurgulardı hep toplantılarında. Bunun kime ne zararı varda yanlış anlaşılabiliyor bugün? Bugün Türk Milleti kadar hak konusunda hassas başka bir millet var mı?

İngilizler geçmişte araştımışlardı; Hazar havzasında beş trilyon dolarlık bir enerji vardı; bu tabi o dönem için. Daha sonra başka da bulundu. Elçibey bunun %30 payını direkt olarak Türkiye’ye ayırmak istiyordu. Bunun dışında Azerbaycan ve Türkiye’nin sınırlarını muhtemelen kaldıracaktı. Bu bütünleştirmenin arkasından da İran’da İngilizler tarafından bağımsız olabilmelerinin yolu kapatılan Türkler için çalışmalar başlatacaktı. Bugün İran’da yaşayan elli milyon Türk’ün hakkı hukuku yok! Turanın önündeki en büyük engel İran’dır. Ermenistan bu açıdan küçük sorun. Çünkü Türkistan’a İran’dan açılıyorsun. Bugün İran’ın İstanbul’da el-Mustafa üniversitesi var; Pers ajanı yetiştirmekle meşgul! Elli milyon Türk’ün bir üniversitesi yok İran’da…"

Türkiye, Türk ve İslam aleminin lokomotifidir

Sözlerini Elçibey'in yine Türkiye düşüncesiyle noktalayan Elçibey Vakfı Başkanı Agil Semedbeyli, ideallerinin bir gün mutlaka gerçekleşeceğine olan inancını yineliyor;

"Elçibey Türkiye’yi Azerbaycan’dan daha çok seviyordu. Çünkü derdi ki, Azerbaycan sadece kendine yeter. Ama Türkiye, Türk ve İslam aleminin lokomotifidir, lideridir. Türkiye’ye bir şey olursa hepimiz kaybederiz düşüncesindeydi. Bu açıdan evvela Türkiye’nin güçlü olması Elçibey’in bir numaralı önceliğiydi. İşte söylediklerinin ne kadar doğru olduğu vefatının 20. Yılında daha da iyi anlaşılıyor. Bugün Türkiye gerçekten liderlik ediyor. Azerbaycan’da yaşanan son olaylarda Türkiye’nin koyduğu tavır Rusları da Ermenileri de susmaya mecbur bıraktı. Zaman Elçibey’i haklı çıkartıyor. İnşallah bu devam eder. Kendisi Doğu Türkistan’ın da bağımsızlığını kazanacağını ve Çin’in günün birinde dağılacağını söylerdi. Benim şüphem yoktur, onun idealleri gerçekleşecektir. Turan birliği oluşturulacaktır. Bunun için Türkiye’nin daha da güçlenmesi lazım. Bunlar gerçekleştiğinde merhum Elçibey’in de tüm büyüklerimizinde ruhları şad olacaktır. 

Ben çok özet konuştum burada. Elçibey’in bir yıllık süreçte yaptığı daha çok şey var. Mesela tüm bu başarıların yanında, Azerbaycan’da yer alan 75.000 kişilik Rus askerlerini ülkeden çıkartması vardır ki bu bir ilktir Sovyetlerde. Şu an ki mevcut devletimizin kurumlarının birçoğu Elçibey’in fermanıyla atılmıştır. Savaş durumunda olan bir ülkenin bütçesinin %24’ü eğitime ayrılmıştır. Öğretmenlerden fatura bile alınmamıştır. Gençlere de bu kadar önem veriyordu rahmetli. Daha konuşulacak çok detaylı bir kişilik kendisi. Bu sohbet içinde size ayrıca çok teşekkür ederim, kendisinin ideallerinin gerçekleşeceğine benim şüphem yok. İnşallah tüm Türk ve İslam coğrafyası birleşecektir!"