Grafen üretiminden ve grafenin niteliğinden bahseden Yunus Emre Deli, ABD ve Avrupa ile projeler yürüttüklerini söyledi.
“100 tonun üzerine çıkarabileceğimiz 'grafen' seri üretim tesisi çalışmamızı başlattık”
Nanografi’nin tarihçesini anlatan Yunus Emre Deli, “Nanografi 2011 yılında Türk mühendislerince ODTÜ Teknokent’te kurulmuş olan bir ileri malzeme geliştirme şirketi. Ülkemizin aynı zamanda ilk nano teknoloji şirketi de olan Nanografi çatısı altında nano ve biyo teknoloji olmak üzere 2 ana odak teknoloji alanı üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Nano teknoloji çalışmalarımız kapsamında ileri malzeme teknolojilerinde AR-GE ve üretim faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Grafen, karbon nanotüp, fulleren ve değerli metallerin nano ve mikro boyutlarını üretebiliyor, bunların ürün geliştirme çalışmalarını da hayata geçiriyoruz. 2011 yılında nano teknoloji odağı ile başlattığımız çalışmalarımız kapsamında o tarihlerde ülkemizin ithal etmekte bile zorlandığı grafen ve karbon nano tüp malzemelerini yurtdışına lisans ve bilgi birikimi bağımlılığı olmadan kendi gayretlerimiz ile üretebildik ve 2015 yılına geldiğimizde ise grafenin endüstriyelleşmesine uygun bir modelini geliştirerek çevre dostu ve yüksek performanslı bir şekilde, endüstrinin de kullanabileceği bir maliyette üretmeye başladık. Bunu takip eden dönemde ise 2018 yılına geldiğimizde Sanayii ve Teknoloji Bakanlığı ile başladığımız müşterek programda yıllık kapasitemizi 100 tonun üzerine çıkarabileceğimiz grafen seri üretim tesisi çalışmamızı başlattık. Ülkemizin ilk, Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük grafen yatırımını da böylelikle hayata geçirdik ve 2021 başında tesisimizin açılışını gerçekleştirdik. Grafen seri üretim modelindeki avantaj ve kazanımlarımızdan dolayı Avrupa Birliği tarafından mükemmeliyet ödülü aldık ve Avrupa Birliği’nin grafen seri üretimi için verdiği ilk desteği de Nanografi olarak bizler kazanmış olduk.” dedi.
“Bu modelimiz her yönüyle ekonomik”
Grafen üretme modelinden bahseden Nanografi Yönetim Kurulu Üyesi Yunus Emre Deli, “Bilindiği üzere grafenin yüksek performansları var. Zaten Nobel Ödülü almasının da sebebi buydu. Ancak grafen yüksek niteliklerde bir nano malzeme olduğu kadar üretim süreçleri itibariyle ciddi handikaplar da içeriyor. Dünyada çoğunlukla başvurulan kimyasal üretim modellerinde ciddi bir atık ve su kaybı ortaya çıkıyor. Bu yöntemle üretilen grafenin de tabii ki üretim sürecinden dolayı nitelik itibariyle olumsuzlukları oluşabiliyor. Haliyle hem çevre dostu olmayan hem de maliyeti yüksek ve istenilen performansı sağlayamayan grafen üretim modelleri grafen malzemesinin endüstriyelleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımızda duruyor. Ancak bizler mekanik bir yöntem ile Avrupa Birliği tarafından da teyit edilmiş bir şekilde sıfır atık oluşturan bir model geliştirdik. Bu model kimyasal reaksiyonlar barındırmıyor. Daha hızlı ve yüksek performanslı üretimler gerçekleştirebiliyor ve endüstrinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek maliyetleri de sağlayabiliyoruz. Özetlemem gerekirse bu modelimiz hem her yönüyle ekonomik.” ifadelerini kullandı.
“Grafen çelikten 100 kat daha mukavemetli”
Grafenin malzeme teknolojisinde kapsamlı bir dönüşümü sağlayacağını söyleyen Yunus Emre Deli, “Malzeme teknolojileri insanlığın gündelik hayatının hep içinde olageldi. Taş, bakır, tunç ve kömürü düşünün, bunlar o günün teknik altyapısını, teknolojik dönüşümünü belirleyen ana hammaddelerdi. Grafen de benzer bir şekilde bu malzemelerin hemen tüm performanslarını tek başına karşılayabiliyor. Örnek vermek gerekirse 130 Gpa gerilme mukavemeti ile çelikten 100 kat daha mukavemetli, bakırdan yüzlerce kat daha iletken, aynı zamanda havadan hafif ve esnek bir malzemeden bahsediyoruz. Bu malzeme ile neler yapabileceğiniz sizin hayal gücünüz ile sınırlı. Yüzey alanının geniş olmasından dolayı yüksek kapasiteli bataryalar da üretebilirsiniz, mukavemet değerlerinden dolayı kilolarca ağırlıktaki kurşun geçirmez balistik plakaları hiç olmadığı kadar hafifletebilirsiniz de. Ancak sadece elimizdeki performans değerlerine göre bile diyebiliriz.” diye konuştu.
“Grafen kullanımı yakın zamanda artacak”
Grafenin Türkiye içi kullanımı hakkında bilgi veren Deli, “Grafenin halihazırda çok hızlı entegre olduğu sanayii alanlar var. Bunların başında, grafenin iletkenlik özelliğinden dolayı plastikler geliyor. Plastiklerde mukavemet, hafiflik, termal ve elektriksel iletkenliği sağlayabiliyorsunuz. Ülkemizde de küresel eğilime benzer şekilde bu alanlarda kullanım gün geçtikçe artıyor. Buna ek olarak hava ve kara araçlarında yüksek performanslı kompozit üretimleri de yakın zamanda grafen katkılanmış şekilde başlayacak. Grafenin yerli sanayiimizde kullanılması hem küresel trentlerin yakalanması hem de ihracat kalemlerimizdeki katma değeri yüksek ürünlerin sayısının artması açısından ayrıca dikkate değer. Öyle sanıyoruz ki yakın zamanda kullanımlar daha da artacak.” dedi.
“Nanografi olarak dikkate değer AR-GE çalışmaları gerçekleştiriyoruz”
Grafenin özellikle yüksek teknolojik ürünlerdeki kullanımını önemsediklerini dile getiren Yunus Emre Deli, “Tabi ki endüstrinin hemen her alanında kullanılabilir ancak böylesine nitelikli bir malzeme ile dünyanın büyük sorunlarına odaklanmamız gerektiğine inanıyoruz. Bu sebepler Nanografi olarak dikkate değer AR-GE çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bunlar arasında mevcut lityum-ion bataryaların performanslarını hiç olmadığı kadar artırmak da var grafen katkılı kaplamalar ile insanlığın en büyük sorunlarından olan metal korozyonuna uzun yıllara sari çözümler sunmak da. Ayrıca nano kompozit çalışmaları, su arıtma filtreleri, iletken plakalar ve özelleştirilen kimlikler şeklinde yakın zamanda kullanılmaya başlanacak olan etiket teknolojisinin nano kapsülleme çalışmalarını da yürütüyoruz. Katma değeri ile çok yüksek olan bu çalışmalar diğer yandan yüksek teknolojideki geleceğin normalleri olarak da görülebilir.” diye konuştu.
“Halihazırda ABD ve Avrupa ile projeler yürütüyoruz”
Nanografi’nin çalışmalarından ve paydaşlarından bahseden Nanografi Yönetim Kurulu Üyesi Yunus Emre Deli sözlerini, “Açıkçası bilimsel faaliyetler hep müşterek olarak ilerler. Bu yüzden bilim için insanlığın ortak gayreti diyoruz. Bizler de bu kabulle tüm güncel yayınları takip ediyor ve hemen tüm ilerlemeleri takip etmeye çalışıyoruz. Bunun yanında malzeme teknolojilerindeki tecrübelerimizden dolayı yurtdışında, büyük enstitülerden proje davetleri alıyoruz. Halihazırda Avrupa’nın, Amerika’nın en büyük enstitü, şirket ve üniversiteleri ile müşterek projeler yürütüyoruz. Bu iş birlikleri karşılıklı teknoloji transferi imkanı sunduğu gibi global trendleri takip etmemiz için de büyük imkanlar sunuyor. Yabancı gruplarla yaptığımız iş birliğine ek olarak ülkemizde de çeşitli araştırma enstitüleri ile önemli çalışmalar hayata geçirdik ve yenilerini de sürdürüyoruz. Bunların da bilgilerini sizlerle yakın zamanda paylaşabilmeyi umuyoruz.” diyerek sonlandırdı.