İsrail’in işgal atındaki Doğu Kudüs’te gerçekleştirdiği saldırılar, küresel anlamda kınamalara yol açarken Güney Asya’nın devasa ülkesi Hindistan’da alkışlarla karşılandı.
Al Jazeera tarafından yapılan habere göre, Filistin’de İsrail tarafından öldürülen 63’ü çocuk 200’den fazla sivil insana rağmen Hint hükümeti ve Hindular İsrail’i her anlamda destekliyorlar.
Filistin’de Ramazanın son günlerinde başlayan ve bayramda zirve yapan İsrail saldırılarına cevap niteliğinde Hamas tarafından İsrail hava sahasına gönderilen roketler, Hindistan’da geniş halk yığınlarını harekete geçirdi. Hindu toplumu tarafından #ISupportİsrael, #IndiaWithİsrael, #IndiaStandsWithİsrael ve #IsrealUnderFire gibi hashtagler başlatıldı ve Cumartesi gecesi #PalestineTerrorists hashtagi Twitter’da Güney Asya’nın en popüler konusu oldu.
İktidarda bulunan Hindistan Halk Partisi (Bharatiya Janata Party, BJP) de parlamenterleri, gazetecileri, STK’larıyla İsrail’in yanında konumlandı. 12 Mayıs'ta, Müslüman karşıtı söylemleriyle tanınan BJP Parlamento üyesi (MP) Tejasvi Surya Twitter hessabından “Biz Sizinleyiz. Güçlü Ol İsrail.” ifadeleriyle bir paylaşımda bulundu. Surya’nın paylaşımı 50 bine yakın beğeni aldı.
We are with you.
— Tejasvi Surya (@Tejasvi_Surya) May 12, 2021
Stay strong, Israel. https://t.co/is3HCd00N1
Parti Sözcüsü Gaurav Gorel ise konuyla ilgili olarak, ‘’Sevgili İsrailliler, siz yalnız değilsiniz, biz Hint halkı sizinle birlikteyiz, beraberiz.’’ifadelerini kullandı. Bunlarla beraber Filistin’e destek olmak için pankart hazırlayan Müslüman bir grup tutuklanırken Filistin lehine atılan tweet'ler şikayet ve hakaret bombardımanına tutuldu.
Hindistan’ın 180 derece değişen Filistin politikası
Hindistan, 1947'de elde ettiği bağımsızlığını takiben sömürge karşıtı dayanışmacı ruhun bir parçası olarak Filistin'in kendi kaderini tayin etmesini tarihsel manada desteklemiştir. Aynı zamanda Hindistan, Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) ‘’Filistin halkının tek meşru temsilcisi” olarak tanıyan Arap devletleri dışındaki ilk ülkedir. 1975 yılında Yeni Delhi'de bir FKÖ ofisi kurulmasına dahi izin verilmiştir.
Hindistan’ın Filistin ile olan ilişkileri bağımsızlık öncesi döneme kadar uzanır. O dönemde Hint özgürlük savaşçıları, Filistinlileri ‘’Esaret Altındaki Kardeşler’’ olarak nitelemekteydiler. Hindistan’ın kurucu babası Mahatma Gandhi 1938 yılında yaptığı bir konuşma esnasında, ‘’Filistin, İngiltere’nin İngilizlere ya da Fransa’nın Fransızlara ait olduğu anlamda Araplara aittir.’’ ifadelerini kullandı.
Hindistan, 1950 yılında İsrail’i devlet olarak tanımış olsa da 1992 yılına dek herhangi bir diplomatik temas kurmayı reddetti. Tüm bu sürecin sonunda aşırı sağdaki BJP’nin iktidara gelmesiyle beraber İsrail-Hindistan ilişkilerinden bütüncül bir değişim başladı.
Mevcut Başbakan Nerandra Modi, 2017 yılında İsrail’e giden ilk Hindistan Başbakanı oldu ve Theodor Herzl’in Kudüs’deki mezarını da ziyaret etti. Modi öncülüğünde iki ülke arasında savunma sanayii başta olmak üzere diplomasi, teknoloji, tarım gibi bir çok alanda ortaklıklar kuruldu. Bu süreçte, Hindistan, İsrail’in çok silah ihraç ettiği ülke haline gelirken; ne zaman Pakistan yahut Çin ile bir savaşın eşiğine gelinse İsrail savunma endüstrisi ilk başvurulan yer oldu.
Hindutva ideolojisinin İsrail görüşü
BJP’nin İsrail’e bakışının, bağımsızlıktan bugüne gelen devlet politikasından ayrışmasının arkasında partinin ‘’Hindutva’’ ideolojisinin yattığı değerlendirmesinde bulunuluyor. Hindutva ideolojisi özü itibarıyla Hindistan’ı sadece Hindulara ait kutsal topraklar olarak görmektedir. Hindutva ideojojisi ve İsrail’in Filistin’e yaklaşımı birçok benzerlik taşır.
Hindutva görüşünün kuramcısı Viyanak Demodar Savarkar tarafından kaleme alınan Hindutva’nın Temelleri isimli kitapta Hinduların, Hindutva kavrayışına yalnızca Yahudilerin anlayış geliştirebildikleri açıkça ifade edilir. Başta iktidar partisi olmak üzere Hindutva görüşünü benimseyenler tıpkı siyonizmde olduğu gibi yıllarca Müslümanlar tarafından ‘’işgal edilmiş’’ topraklarda tutunmak için yapılacak her türlü eylemi meşru görürler.
BJP iktidarı, bağımsızlıktan bugüne ülkenin en önemli sorunu olarak kabul edilen Keşmir meselesi ile Filistin’de yaşananlar arasında da bir benzerlik kurmaktadır. Hindutvacılar, Keşmir hakkındaki Birleşmiş Milletler kararlarının yok sayılarak bölgenin Hindistan’ın mutlak egemenliği altına girmesi gerektiği görüşünü savunurlar.
Tüm yaşanan gelişmeler göz önüne bulundurulduğunda, Hindistan topraklarında yaşayan 200 milyonu aşkın Müslümana rağmen Hindistan’ın merkezi hükümetinin İsrail’in Filistin’de yapacağı her türlü eylem ve saldırıya kayıtsız, şartsız desteğinin devam edeceği çıkarımında bulunulabilir.