Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi Başkanı İlhan Bağören, Radyolink'in yerlileştirilmesinin önemini, HTK'nın nasıl kurulduğunu, Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Şebeke Projesi'nin detaylarını SavunmaTR'ye verdiği özel röportajda değerlendirdi.
HTK'nın kuruluş amacını ve nasıl kurulduğunu anlatan İlhan Bağören, HTK'nın 2017 yılından 2021 yılına gelinen sürecini ve yerli üreticisinin kazanımlarını aktardı. İlhan Bağören şu şekilde konuştu:
"Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi 2015-2016’da 4,5G yetkilendirme ihalesi yapılmıştı. Orada yerli sektörü desteklemek için BTK ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yüzde 45’e varan, ilk yıl yüzde 30 başlayıp ikincisinde 40 üçüncüsünde 45 ve ondan sonra 45 kalacak şekilde yerli üreticilerden satın alma mecburiyeti getirmişti. İlk sene bu yüzde 1’i geçmedi. Yani yüzde 30 olması gerekirken yüzden 1’in altında kaldı. Bunun üzerine BTK Başkan Yardımcımız Gazali Çiçek arayışa girmiş yani 'Bir taraftan operatörlere ceza keselim ama diğer taraftan da önlerine satın alacakları sistemleri üretecek bir ekosistem oluşmasına yardımcı olalım.' demiş. Ankara'da bu çeşit kümeleri kurmakta uzmanlaşan OSTİM var. 6 tane kümesi vardı, arasında savunma sanayi kümesi de var OSSA diye. Onlarla iletişime geçmiş. Onlar da Türkiye’de bu konuda çalışan firmaları toparlamak için bir çağrı yaptılar. Daha ilk günden fazlasıyla karşılık buldu. 120-130 firma bir araya geldi kısa zamanda, 2017 şubat bu örgütlenmenin başlangıcıydı.
Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi, 2017 ağustos sonunda ilk genel kurulunu yapıp kuruldu. İlk başkanı Veli Murat Çelik Bey’di. Ben de yönetim kurulundaydım. Bir taraftan firmalarımızı bir araya getirip neler satılmasına yardımcı olabiliriz diye inceledik, o firmaları ondan sonra örgütleyip operatörlere çalıştaylar yapıldı. Her operatöre gidilip 'Yerli üreticilerin elinde bunlar var. Sizin ihtiyaçlarınız neler? Yarım gün siz anlatın yarım gün siz anlatın. Sonunda da satabileceklerini satsınlar.' denildi. Kısa zamanda da anladık ki aslında üreticilerin elinde işletmecilere gereken teknolojik birikim var. Ancak onları ürünleştirmekte zorlanıyorlar. Yahut tek başına bir tanesi yapamıyor birden fazla firmanın bir araya gelmesi gerekiyor. Bir taraftan bunu örgütlerken diğer taraftan da baktık 4,5G teknolojisini üretmeye başlamak için çok geç. Yani 2011’de dünya 4,5G’ye başlamış. 2018 yılında dünyadan 6-7 sene geç girmek mantıklı değil çünkü o çeşit yatırımlarla sadece bir ülkenin operatörlerine satmanız mantıklı değil. Global bir pazar yaratmanız lazım. 4,5G'de oraya girmek için çok geçti. Biz de 5G’yi o zaman hedefleyelim, eninde sonunda 5G alınmaya başlandığı zaman elimizde hazır ürünler olsun dedik. 2017’da üç operatörle de toplantılar yaptık sonra o gereksinimleri HTK üyesi firmalara sunduk. Kim bu konularda ürün yapabilecek birikime sahip. 16 firmamız “Bizde bu yeterlilik var, yaparız" dedi.
"Radyolink ürünü çok önemli bir kazanım"
HTK Başkanı İlhan Bağören, mesela yerli ve milli radyolink ürününde 8 firmanın emeği olduğunu söylerken böyle ürünlerin devamının geleceğine inandığını söyledi. Bağören sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Sanayii ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK destek verdi ve bir proje başlattık. İsmi 'Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Şebekesi Projesi' olan proje, TÜBİTAK’ın o zamana kadarki tarihinin en büyük projesiydi. 200 milyonluk bir bütçesi olan projeye 2018’in başında başlandı. 2021’in de başında bitmesi gerekiyordu. Üç senelik bir proje. Pandemiden dolayı TÜBİTAK birçok projeyi üç ay uzattı. Bize de o hakkı verdi. Proje üç ay uzatıldı. Gelecek martın sonunda 5G için gereken altyapıların en önemli parçalarının prototiplerini yani Ar-Ge’sini bitirmiş olacağız. Şu anda 2022’nin sonunda elimizdeki bütün ürünleri ticarileştirmeye hazırlanıyoruz. Geçen Salı günü yaptığımız toplantıda konuşulanlar, mart ayından sonrasını projenin Ulaştırma ve Altyapı Bakanımızla ve BTK Başkanıyla planlamak, ihtiyaçlarımızı anlatmak üzerineydi. Umarım gereken devlet desteği gelecektir, zamanında tamamlanacaktır. Öncelikle biz daha 5G’yi geliştirmeye başlamadan dört sene evvel ASELSAN, NETAŞ ve Argela ortaklığında 4,5G geliştirilmeye başlanmıştı. O projenin yöneticisi ASELSAN idi. Dolayısıyla savunma sanayinde önemli bir birikim olmuş oldu. Zaten bizim kümemizin kurulduğu tarihlerde ULAK A.Ş. firması da aşağı yukarı aynı tarihlere denk geldi. ULAK A.Ş. bizim modelimize uymadığı için projeye ilk baştan girmedi. ULAK o zaman girmemişti projemize, HAVELSAN girdi. En büyük paydaşlarımızdan biri projede HAVELSAN idi. 2020’nin başında ULAK’ın da girmesi için yeterince neden oluştu, yani iki ayrı yoldan gidilmesindense ULAK’ın da projenin içerisinde yer alması… Dolayısıyla bir senedir ULAK da projenin içinde. Projede temel olarak 5G’nin ihtiyaç duyacağı en önemli dört ürün grubuna yönelik çalışmalar yapılıyor, çekirdek şebeke, baz istasyonunun 5G için ayrılmış alt sistemleri ve radyolink. Baz istasyonu 5G’de donanım bazlı ve yazılım bazlı olarak iki ayrı ürün olarak görebilirsiniz. Yeni radyo deniyor donanımlı olana, diğerine de radyo erişim şebekesi deniyor. Dolayısıyla yeni radio, radyo erişim şebekesi, çekirdek şebeke, üç tane ana ürün bir de bunları birbirine bağlayan radyolink var. Bunların prototipleri bitmek üzere, geçtiğimiz aylarda hepsinin demoları yapıldı. Uçtan Uca 5G Projesi'nde 16 firma çalıştı. 5G projesi ile gurur duyuyorum. Radyolink ürününü 8 firma yaptı. Bu ürün çok önemli bir kazanım bunların devamının da geleceğine inanıyorum. Ankara’da OSTİM’le 12 km uzakta bir yere bir radyolink testi yapıldı, Sayın Sanayii Bakanımız Mustafa Varank’ın katılımıyla. Aralık ayındaki son çalıştayda İstanbul’da boğazı geçecek şekilde 5G demosu yapıldı. Dolayısıyla az çok ticarileşme çalışmalarına başlamaya hazırız."
"5G'de yaşanacak olası siber risklere karşı yazılımlar geliştirilecek"
5G'de olası yaşanacak siber saldırılara karşı önlemlerin alınacağını aktaran Bağören, 5G'nin ihraç edilmesi için formüllerin arandığını ifade etti ve şu cümleleri kullandı:
"5G'de önemli siber riskler var. Lakin siber risklere karşı da önemli yazılımlar ve donanımlar geliştirilecek. ULAK’ın çok önemli birikimleri var. Savunma Sanayii Başkanlığı bu birikimleri özel sektöre sevk etmek istiyor. 5G şu anda devletlerin güvenliği noktasında çok önemli bir teknoloji haline geldi. 5G güvenli olmazsa eskisinden çok daha fazla riskler var. Eğer 5G güvenli olmazsa kötü niyetli 2 korsan ülkeyi ciddi şekilde tehdit edebilir. Dolayısıyla bu ülke için çok önemli bir teknoloji, bunun yerliliği de önemli. Bir ülkenin savunma sanayiinin 5G teknolojisini geliştirmesi demek, bunun ihracatının çok zorlaşması demek. Siz kalkıp başka bir ülkenin askeri altyapısının geliştirdiği 5G’ye güvenmezsiniz. Bizim 5G projesinde ULAK ve HAVELSAN’ın çok fazla katkısı var. Şimdi bu katkıları sivil bir yapılanmaya dönüştürmenin formülünü arıyoruz. Hem ülke çıkarlarına yarayacak bir formül hem de kamunun olmadığı formülü arıyoruz. 5G teknolojisini sadece Türkiye için yapamazsınız. Bütün dünyaya ihraç etmeniz gerekiyor. Bunun için kamu kuruluşu olmaması lazım ama kamunun da çok katkısı oldu, bundan bir şekilde kazancı olması lazım. Dolayısıyla 5G’de buna çok yaratıcı bir çözüm getirebileceğimizi düşünüyorum. BTK, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Savunma Sanayii Başkanlığı’nın isteklerinin bu yönde olduğunu biliyoruz. Biz de çoğunluğu kobi olan özel sektör kuruluşlarıyız. Özel sektörden olan firmalarımız GTENT adında bir firma kurdu ve bu projede geliştirdikleri ürünleri tek bir çatı altında ticarileştiriyorlar. Bizim düşüncemiz Samsung ve Huawei modelinde bir Türk firması çıkartmak."
"Baz istasyonunun fazla olmasından çekinmemek lazım"
5G'ler için yeni baz istasyonları kurulucağını aktaran HTK Başkanı İlhan Bağören, fazla baz istasyonunun yayın miktarını düşüreceğini ifade etti.
"Baz istasyonlarında pandemi sürecinde bir geçiş döneminde aksama yaşandı. Lakin; şu anda bu durum aşıldı. 5G ile ise yepyeni baz istasyonları kurulacak. Yeni baz istasyonları büyük ihtimalle daha fazla sayıda olacak. Çünkü 4G’de daha düşük frekanslar daha uzağa yayılıyor. 5G’de daha yüksek frekanslarda daha fazla bilgi gönderilebiliyor ama aynı uzaklığa gönderemiyorlar. Yani frekans ne kadar yükselirse o kadar yayılımı azalıyor. 2G’de 10 km gidiyorsa 5G’de belki 1 km gidecek. Onun içinde daha fazla baz istasyonu olacak. Bazı insanlar baz istasyonunun fazla olmasından korkuyorlar. Baz istasyonunun fazla olmasından çekinmemek lazım. Çünkü toplam yayın miktarını düşürecektir."
"Yerlilikte de millilikte de çok önemli yol katettik"
Türkiye'nin son dönemde teknoloji ve haberleşme noktasında attığı adımların yerinde olduğunu vurgulayan Bağören, ayrıca Ar-Ge yetkinliğimizden dolayı şanslı olduğumuzu dile getirdi.
"Yerlilik ve millilik, bu dönemde çok tartışılan bir kavram. Özellikle haberleşme alanında çok gündemde olan bir konu. Yerlilik denince bunu eğer yerlilik belgesi alabilen ürün dediğiniz zaman, burada maalesef teknolojik birikime çok fazla yer yok. Parçaları bir araya koyuyorsanız o yerli sayılıyor. Halbuki arkasındaki belki senelerce yatırıma ve tasarıma yer yok yerlilik kavramında. Millilikte de bunun tam tersi olabiliyor. Tasarımı burada yapabilirsiniz, üretimi Çin’de yapabilirsiniz. Yerlilikte de millilikte de çok önemli yol katettik. Yerlilik denince raylı sistemlerde yüzde 15’lerden yüzde 65’lere gelindi. Savunma sanayiinde yüzde 80-90’a ulaşan oranlar var. Bir kısmı çaresizlikten oldu. Satın alamamak sizi kendi çözümünüzü bulmaya itiyor. Bazen politik nedenlerden parçaları alamaz oluyorsunuz. Bu dediğim Ar-Ge yetkinliğiniz varsa bu durumu çözebiliyorsunuz. Biz bu Ar-Ge yetkinliğimizden dolayı şanslıyız. "