MKEK’in yıllarca en büyük alt yüklenicisi konumunda olduklarını belirten Şenol Özcan, MKEK dışında da güvenlik güçleri için de teslimatlar yaptıklarını söyledi.

“Uzun yıllar da MKEK ile çalıştık, halen de çalışıyoruz”

Birçok şeyin aslında kendi iradeleriyle gelişmediğini söyleyen MERTSAV Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Özcan, “Bir takım olayların, bir takım tesadüflerin, bir takım sizin iradeniz dışında gelişen olayların etkisi de büyük. Biz savunma sanayiine girelim diye başlamadık. 1985 yılında ben mühendis oldum. 1988 yılında Gedik Holding’e girdim. Orada çalışırken tesadüf bu ya Saddam’ın medyada da meşhur olan 'Cehennem Topu' projesi vardı. Biz bu projenin içine düştük. Onun parçalarını yapıyormuşuz. Böyle bir çalışma hayatıyla başladık. Tabii 1990 krizi ile beraber o proje Türkiye’de son buldu. Devamında biz av sektörüne girdik çünkü savunma sanayii sektörü bu kadar revaçta değildi. Av tüfeği imalatımız söz konusu oldu ve bu sektörde faaliyet yürütmeye başladık. Bu söylemiş olduklarım benim muhtelif firmalarda profesyonel mühendis olarak çalıştığım döneme tekabül ediyor.

1994 yılında biz kendi iş yerimizi kurduk, üç ortak. Yine av sektörüyle devam ederken 1997 senesinde biz MKEK ile tanıştık. MKEK o zaman Türkiye’de üretilen hafif silahların tek üreticisi pozisyonundaydı. Biz MKEK ile yaptığı projeler itibarıyla G3, MG3, uçaksavar, bombaatar, MP5, HK33 gibi piyade tüfeklerinin üretimine dahil olduk. Onların alt yüklenicisi olarak çalıştık. O dönemde de hem git gide hacmimiz büyüdü, hem yaptığımız işlerin niteliği gelişti. Silahtaki en önemli parçaları yapmaya başladık. Çok kısa bir sürede MKEK’in en büyük alt yüklenicisi hem de en problemli parçalarını üretirken bulduk kendimizi. Uzun yıllar da MKEK ile çalıştık, halen de çalışıyoruz. Bu süre zarfında başka projelere de imza attık. Emniyetin, jandarmanın, polis bomba imhanın kritik parçalarını yaptık. Gaz tüfeklerini yerlileştirdik, bomba imha aletlerini yerlileştirdik ve bu tür projelerde MKEK dışında da güvenlik güçlerine hizmet etmiş olduk. Senelerdir savunma sanayii sektöründe hizmet etmekte olan firmamız da şu anda çok ciddi bir ihracat anlaşmasının arifesinde diyebilirim. 20 yılı aşkın tecrübemizle Türk savunma sanayiine hizmet etmeye ve ihracat potansiyelimizle ülkemize katkı sunmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“Üreteceğimiz bir tüfek için daha az malzeme kullanıp daha çok mukavemeti sağlamaya çalışmaktayız”

Bütün sektörlerin birbiri ile etkileşim halinde olduğunu söyleyen MERTSAV Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Özcan, “Biz işimiz ve sektörümüz gereği dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Yani üreteceğimiz bir tüfek için daha az malzeme kullanıp daha çok mukavemeti sağlamaya çalışmaktayız. Sonuçta sahada görev yapan bir piyadenin yaklaşık olarak 40 kg ağırlık taşıyarak hareket ettiğini biliyoruz, biz onların rahatlığı ve kullanacakları silahların onlara rahatlık sunması için çalışmalar yapıyoruz.

Ar-Ge faaliyetlerimiz tamamen kullanıcı rahatlığı ve daha az maliyetle daha çok mukavemet için gelişmekte. Biz mesela namluyu 1 kg’den yapıyorsak bunu 800 gram yapıp çeliğini nitelikli hale getirmek için çalışıyoruz. Yani aslında önemli olan daha az malzeme ile daha çok mukavemet. Bunun için de doğru geometri ve doğru fizik bilmek gerekiyor. Yani fizik kurallarını iyi biliyorsanız ve bunu tasarımınıza yansıtabiliyorsanız, malzemenizin de özelliklerini biliyorsanız bunların birleşiminden aynı fonksiyonları veren daha hafif silah üretebilirsiniz. Her zaman malzeme çok kalın olmak zorunda değil. Daha nitelikli malzeme ile daha etkili silahlar tasarlayabilirsiniz. Geometrideki lüzumsuz ağırlık teşkil eden yerleri iyi biliyorsanız, silahın ihtiyacına göre onları çıkartabilirsiniz ama bunun dışında biz dünyadaki gelişmeleri takip ederek daha doğru şeyleri ortaya çıkarabiliriz.” dedi.

“Önümüzdeki bir buçuk sene bizim patlama senemiz olacak”

MERTAV firmasının üretim kapasitesinden bahseden ve firmasının kabiliyetlerini anlatan Özcan, “MKEK’in bir piyade tüfeğini 40 bin adet olarak üretebildik. Mesela biz namlu yapıyoruz ve 80 bin namlu üretebilecek kapasitemiz var. Şimdi bizim ürün çeşitliliğimiz artacağı için ve böyle rakamlarda ihtiyaçlar söz konusu olmadığı için biz kapasitemizi dağıtacağız. Yani A ürününden 15 bin, B ürününden 8 bin şeklinde talebe göre, ihtiyaca göre üretebiliriz. Bir makinalı tüfeği 2 bin adet yapmak isteyeceğiz, bir revolver tabanca girdi şimdi üretim bandımıza ve şu anda, müşterinin bizden talebi minimum 25 bin şeklinde. Bu satışa göre 35 bine de çıkabilir 45 bine de. Bizim ekibimiz hazır ve gelen talebe göre üretime geçebilecek noktadayız.

Ekibiniz olduktan sonra istediğiniz kadar ürünü üretebilirsiniz. Bunu üretmek çok zor değil. Yani ben şu anda 25 bin tabanca üretebiliyorsam 50 isterlerse de yapabilirim. Bizim kapasite sorunumuz yok. Bizim üretim sayımız tamamen pazarla ve ürünün talebiyle doğru orantılı. Bunu üst seviyelere taşımak için de bizim sahada iyi bir imaj yapmamız gerekiyor. Bunun için de son evreye girdik. Önümüzdeki bir buçuk sene bizim patlama senemiz olacak. Bu iddiadayız, ondan sonra çok yüksek rakamlar konuşacağız. Şu anda bize gelen siparişlerin hepsini yapsak sektördeki beş firmadan biri oluruz. Buna rağmen biz daha iddialı rakamları hedefliyoruz, bunun için de biraz daha süreye ihtiyacımız var. Yani bu düşündüklerimizi uygulamak için kısa bir süreye ihtiyacımız var.” diye konuştu.

“Gaz tüfeklerini ilk olarak biz yerlileştirdik”

CANİK dünyanın 69 ülkesine silah ihraç ediyor CANİK dünyanın 69 ülkesine silah ihraç ediyor

MERTSAV’ın yurtiçi ve yurtdışı satışlarını anlatan Şenol Özcan, “Küçük küçük ihracatlarımızı bir kenara koyacak olursak lokal, muhtelif ülkelere ihracatlarımız olmuştur ama dışarıda en çok ihracat yaptığımız ülkeler ABD ve İtalya’dır. Yurtiçinde de montajını yapmasak bile MKEK’e sattığımız ürünler nihai ürüne yakın ürünlerdi. Bizim eskiden üretim izinlerimiz olmadığı için Türkiye’de nihai ürün yapamıyorduk. Bu süre içerisinde biz, hafif silah manasında özel sektörün kısıtlamaları olduğu sürede bile biz, mesela gaz tüfeklerini yerlileştirdik. Yurtdışından 900 ile 1100 dolar arasına alınan gaz tüfeklerini biz, 300 dolara emniyet güçlerine teslim ettik. Biz bu ürünü teslim etmeye başladığımızdan beri bu alanda emniyet güçlerinin envanterine ithal ürün girmedi. Yani biz o üründen, değişik zamanlarda, 15 bine yakın vermişizdir ve emniyet güçlerimiz de bu sayede 10-15 milyon dolara yakın tasarruf etmiş oldu.

Sonra bu konuda ikinci bir üretici daha denkleme dahil oldu ve bu sayede maliyetler 250 dolar civarına düştü. Bu sayede de emniyet güçlerimizin tasarrufu artmış oldu. Şu anda kısmen o firma bu ihtiyacı tedarik ediyor kısmen de biz. Hatta yakın bir zamanda bir teslimatımız daha gerçekleşecek emniyet güçlerine. Yine benzeri bomba imha şubesinin kullandığı şüpheli paketlerin imha edilmesi için kullanılan ve daha önce İngiltere’den ithal edilen ürünü biz iki sene önce Kara Kuvvetleri’ne 139 set, emniyete ise 200-250 set olmak üzere teslim ettik. Yani yurtdışında 15 bin dolar civarında olan ürünleri biz 5 bin dolar seviyelerinde teslim ettik. Böyle bir hizmetimiz oldu. Bu ürünü yerlileştirdik. Genelde yaptığımız işlerde biz hedefimizi yurtdışı olarak seçiyoruz. Yani yurtiçinden bir firma bir şey yapmış değil, Türkiye’de ne yapılamamış ben onu yapayım şeklinde ilerliyoruz.

Bizim birinci hedefimiz Türkiye’de yapılmamış olanı yapmak. Bunun yanında diyelim ki dünyadan örnek aldık; ‘o yapılanın üstüne ben daha iyi ne yapabilirim’ onu düşünmeliyiz. Yani bizim bakışımız bu olduğu için yönelimlerimiz de bu yönde. Bundan sonra da bizim pazarımız Türkiye olmayacak. Bizim amacımız ürünlerimizi dünyaya sunmak. Bizim rakibimiz de dünya, pazarımız da dünya. Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Şu anda biz ihracat patlamasının arifesindeyiz, yaptığımız sözleşmeler hayal değil, biz sözleşme yaptık. Bizim 2021 yılında satacağımız ürünlerin fiyatı belli. İhracat rakamımız da bizim ölçeğimizde bir firma için oldukça fazla olacak. Şimdiye kadar yaptığımız ihracatlar İtalya ve ABD ile sınırlıydı, muhtelif Afrika ülkelerine de küçük küçük ihracatlarımız oldu, Asya ülkelerine de direkt veya endirekt ihracatlarımız oldu ama bunları ben çok kayda değer görmüyorum. Bunlar küçük ihracatlardı ve sürekliliği yoktu. Bu yüzden ben bunları saymıyorum. Sürekli olarak İtalya ve ABD’ye ihracatlarımız var ama bu rakamlar bizi çok tatmin eden rakamlar değil, bu 2021 yılında daha büyük rakamlar hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Biz diğer sektörlerle de iç içeyiz”

Üretim aşamalarında yapmış oldukları çalışmaları anlatan MERTSAV Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Özcan, “Yüzde 100 diye bir şey imkansız. Bizim farklı sektörlerden faydalanma zorunluluğumuz var. Yani diyelim ki ben bir krom kaplama yaptıracaksam, bunu bu işin uzmanına yaptırmak zorundayım. Isıl işlem yapacaksam bunu kendi bünyemde yapmak gibi hem mecburiyetim yok hem de yetkinliğim yok. Ben işlerimde, işlerin uzmanlarıyla çalışıyorum, yukarıdaki örneklerde anlatmış olduğum işleri de dışarıya yani işin uzmanlarına yaptırıyorum. Dolayısıyla biz diğer sektörlerle de iç içeyiz. Biz her parçayı kendi bünyemizde yapmasak da yüzde 85 oranında ürünlerimiz kendi bünyemizden çıkıyor. Yani silahın özünü biz yapıyor ama dışardan destek aldığımız alt yüklenicilerimiz de var.” dedi.

“Bir iş sevmekle ve hayal etmekle başlar”

Sektör tecrübesini ve MERTSAV’ın hikayesini anlatan Şenol Özcan son olarak, “Sektör için tavsiye verecek ya da ahkam kesecek seviyede miyim bilmiyorum ancak klişe laflar olacak ama bir iş sevmek ve hayal etmekle başlar. Amaç para kazanmaksa birçok sektörde kazanılabilir, kolay para kazanmak için çok seçenek var. Savunma sanayiine yönlendiren motivasyon çok önemli ama şu bilinmeli ki dünya bir köy, dünyayı okumak zorundalar. Dünyanın her sektöründen haberdar olmaları gerekmekte. Kendi mühendislik altyapılarını buna göre geliştirmeleri gerekiyor. Hayal kurmaktan korkmasınlar ve istedikleri yönde çalışmaya devam etsinler.”