Evanjelizmin Türkiye Senaryosu ve Brunson Krizi

ABD siyasetinde “din” mefhumunun varlığı, meseleye uzaktan bakanlar için çok da etkili bir noktada olmayabilir. Ancak işin iç yüzüne bakıldığında ABD’nin siyasal tarihinde, din merkezli yönlendirmelerin kırılma noktaları oluşturacak kadar derin olduğunu görmek zor değil. Özellikle 1970’lerin ortalarından itibaren ABD yönetiminin, Hristiyan Siyonizmi olarak da isimlendirilebilen “Evanjelik” öğretiyle iç içe olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Evanjeliklerin ABD yönetimine gelmesiyle, söz konusu öğreti doğrultusunda şekillenen bir dış politika olması nihai sonuçtur. ABD’nin Türkiye politikasındaki Evanjelik etkinin en güncel göstergesi, 2016-2018 yılları arasında yaşanan Brunson Krizi oldu. Geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tarafından yapılan bir paylaşım, Brunson meselesini tekrar gündeme getirdi. ABD Başkanı Donald Trump ve Rahip Brunson ile kendisinin bulunduğu bir fotoğrafı paylaşan Mike Pompeo, “Biz asla ama asla insanlarımızı ABD’ye getirmek için para vermedik. ABD’nin itibarını geri kazandık. Artık diktatörlere ve zorbalara, sahte ‘kırmızı çizgiler’ veya para yüklü paletler yok.” ifadelerini kullandı.  Pompeo’nun Türkiye’de bulunan bir rahibin ABD’ye geri dönmesini “itibar” noktasında değerlendirmesi şaşırtıcı olmadı. Pompeo, hamasi bir tavırla açıklama yapmış olsa da Brunson davasıyla ortaya serilen gerçeklerin ABD’nin Orta Doğu’daki suçlarını açığa çıkardığı düşünüldüğünde, gerçekten de ABD’nin itibarı için önemli bir mevzu olduğu söylenebilir.

Armageddon Savaşı’na giden yolda Türkiye’nin yeri

4 İncil’den biri olan Aziz Yuhanna’nın anlatılarını esas alan Evanjelistler, dünyanın sonunu getireceği düşünülen ve Yahudilerin önderlik edeceğine inandıkları Armageddon Savaşı’nı “kurtuluş günü” olarak nitelendirirler. Evanjelistler, Siyonist din adamlarının belirlediği sınırlar doğrultusunda oluşacak İsrail Devleti’nin* sonsuz destekçisidir.

Tanrı’yı seçen ve böylelikle kaderinin kontrolünü ele alan insan iradesini yücelten Evanjelik liderlerin ABD yönetiminde yer aldıkları süreçlerde, Türkiye politikası da dahil olmak üzere hemen her noktada öğretinin gerekçelerini faaliyete geçirme isteklerinin olduğu görülmektedir. Örneğin önde gelen Evanjelik liderlerden biri olan Ronald Reagan’ın, İran’daki rehineler krizine “İncil mesajıyla özdeşleşen ve ABD’yi yeni bir Kudüs yapacağı düşülen Amerikan vatanseverliği” ile ortaya çıkarak karşılık vermesi diğer adaylar arasında öne çıkmasına fırsat vermiştir. Bu örneklerden bir diğeri, Bush’un 11 Eylül saldırılarında kendisini “Tanrısal bir görevi yerine getiren mehdi” gibi pazarlaması olabilir. Brunson krizinin yaşandığı yıllarda lider olan Donald Trump, bu örneklerden biraz farklıdır. Diğer misallerde olduğu gibi kendisini tamamen Evanjelik öğretiye adamış gibi görünmeyen Trump, Hristiyan Siyonistlerin desteğini daima gözeten politikalar izledi. Bir diğer noktadan bakıldığında Brunson Krizi yaşanırken ABD’nin muhalif kesiminin de daima hükümet yanlısı davranması, ABD’nin Orta Doğu faturasının çarşaf çarşaf serilmesine yönelik imtinanın göstergesiydi. Başka bir deyişle Brunson Krizi, ABD kutuplarını ortak suç hafızasında birleştirme özelliğine sahipti.

Misyonerlikten casusluğa Rahip Brunson

Brunson’ın eğitim geçmişi, Evanjelik politikalar için casusluk faaliyetlerinin yürütülmesi adına eşsiz bir profil olduğunu gösterir. Trinity Evangelical Divinity School mezunu olan Brunson, yüksek lisansında Evanjelizm üzerinde çalıştı. Doktorasında da aynı mesele üzerine yoğunlaşan Brunson, ABD yönetiminin Evanjelik misyonunun Türkiye ayağı için adeta biçilmiş kaftandı. Kendilerini “Yeniden Doğmuş” olarak isimlendiren Evanjelik kitlenin mensuplarından biri olan Brunson, Türkiye’deki görevine “Yeni Doğuş” isimli kilisede başladı. Aziz (Yuhanna) St. John’un mezarına ev sahipliği yapan İzmir bölgesinde yaşamaya başlayan Brunson, 2016’nın ekim ayında; FETÖ ile bağlantı, PKK ve destekçileri ile iş birliği ve ABD’ye casusluk yapma suçlarından tutuklandı.

Tutuklamanın gerçekleşmesinin ardından, azılı bir Evanjelist olduğu bilinen ve ABD Başkan Yardımcısı olan Mike Pence tarafından yapılan açıklama; kimilerine göre üst düzey bir kaygının belirtisi kimilerine göre küstah bir çıkıştı. Neticede Rahip Brunson’ın serbest bırakılmaması üzerine Türkiye’ye çeşitli yaptırımlar uygulandı. Brunson Krizi ile başlayan ABD-Türkiye gerilimini, Türkiye’yi S-400 almaya yönlendiren yaptırımlar takip etti.

Teröristler ile boy boy fotoğrafları olan Rahip Brunson, Türkiye’nin bölünmesi planına farklı noktalarda hizmet etti. II. Vatikan Konsili’nden bu yana “geniş perspektif-yaygın etki” karakteri edinen misyonerlik anlayışı, Evanjeliklerin işine geldi. Ortak noktaların üzerine gidildi ve özellikle “Mesih” kavramı üzerinden iş birlikleri için çaba sarf edildi. Brunson’ın FETÖ ile bağlantısı da bu açıdan değerlendirilebilir. Haham, Papaz ve Müftü huzurunda kıyılan karma nikah örneğinde olduğu gibi “Dinlerarası Diyalog” adına muhtelif faaliyetler ortaya koyan Brunson’ın “yıkım”a hizmet eden uygulamaları çeşitlendirilebilir.

Hain FETÖ darbe girişiminin ardından gelişen süreçte tutuklanan Rahip Brunson, 12 Ekim 2018’de hapiste bulunduğu süre göz önünde bulundurularak serbest bırakıldı. Brunson davasından geriye, yaptırımların uzun süren etkisi ve Türkiye’nin çok yönlü mücadele alanına işaret eden bir misal kaldı.

Heather Hendershot, eserinde Evanjeliklerin büyük bir kısmının “köktenci” tanımını kabul etmediğini yazar. Bilhassa Brunson’ın yaptığı casusluk ve bölücülük faaliyetleri özelinde değerlendirildiğinde, durumun pek de “radikal” çizgiden uzak olmadığı görülür. Lafın kısası Evanjelikler, İsral Devleti’nin kurulması ve kendilerince nihai kurtuluş olan dünyanın sonuna ulaşmak için onlara çok uzak kalan coğrafyaları parçalamaya cüret edecek kadar köktencidir.

Kaynakça

Gilles Kepel, Tanrı’nın İntikamı, çev. Selma Kırmız, İletişim Yayınları, İstanbul 1992.

Heather Hendershot, Evanjelizm – Medya ve Muhafazakarlık, çev. Güneş Ayas – Bora Çağlayan, Salyangoz Yayınları, İstanbul 2006.

 ORDAF Araştırma Grubu, “Rahip Brunson Davası: Türkiye-ABD İlişkilerinin Çıkmazı”, Eylül, 2018.

Gökalp Saylam, ABD Dış Politikası ve Evanjelizm, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2019.

Yunus Emre Sürmen, “Siyasi Krizlerin Türkiye’nin Dış Ticaretine Etkisi: Rahip Brunson Davası”, ARHUSS, c. 2, S. 2, 2019.

https://www.tepav.org.tr/tr/blog/s/6327

https://www.haber7.com/dunya/haber/3051927-abd-turkiye-ile-yasanan-brunson-krizini-tozlu-raftan-indirdi-pompeodan-tepki-cekecek-sozler


Doğu’da Ürdün, Suudi Arabistan’ın büyük bir bölümü, Kuveyt, Fırat Havzası ve Irak’ın bir kısmı, güneyde Sina Yarımadası, Kahire ve Mısır’ın bir bölümü, Batı’da Kıbrıs, Kuzey’da ise Lübnan, Suriye ile Van Gölü’ne kadar uzanan Türkiye topraklarının bir kısmı

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.