Rusya’nın Kırım’daki yaptırımlardan kurtulma yöntemi: Gizli yatırımcılar

Rusça’da “sınır ülkesi” olarak geçen Ukrayna bölgesi, Rusya’nın stratejik planları için ezelden beri önem arz ediyor. İsminin manasından da anlaşılacağı üzere Ukrayna, her şeyden önce Rusya için “tampon” bölge olması hasebiyle önemlidir. Ancak enerji politikaları bağlamında değerlendirildiğinde Ukrayna, yalnızca Rusya için değil Batı devletleri için de mühim bir konuma sahiptir. Bu doğrultuda, 2014 yılında cereyan eden Rusya-Ukrayna krizinin uluslararası bir mesele haline dönüşmesi, anlaşılması güç olmayan bir durumdur.

Rusya’dan Ukrayna’ya giden 3 güzergah ve 7 adet boru hattının bulunması Ukrayna’yı, Rusya’dan Avrupa’ya yapılan gaz tedariki açısından kritik bir noktaya getirmektedir. Söz konusu hatlar vasıtasıyla 130 milyar m3/yıl doğal gaz taşınmaktadır. Buna bağlı olarak Rusya’nın Batılı devletlere yönelik politikalarında Ukrayna’yı ve enerji güzergahı mecburiyetini bir araç olarak kullanması, sabırları taşıran nokta oldu ve olaylar bu yönde şekillenmeye başladı. Öyle ki Rusya, Ukrayna üzerinden Avrupa’ya açılan doğalgaz vanasını kapatacak kadar ileri gitti. Bu durum Ukrayna için “enerji krizi” manasına geliyordu (2009). Nitekim kriz sonrasında Ukrayna’da iktidar değişikliği yaşandı ve Rusya yanlısı politika izleyen bir lider Ukrayna yönetiminin başına getirildi.

2014’te yaşanan kriz de yine yalnızca Rusya ve Ukrayna ilişkilerini ilgilendirmiyordu. Rusya yanlısı politikalarıyla tepki çeken Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamaması ve Kırım’daki Sivastopol Üssü’nü 2047 yılına kadar Rusya’ya kiralaması, Ukrayna’nın AB yanlıları ve Rusya yanlıları olarak ikiye bölünmesine sebep oldu. Protestoların artması ve erken seçim talebi neticesinde, 2014 yılında Batı yanlısı politikalarıyla ön plana çıkan Oleksandr Turçinov lider oldu. Ancak bu durum Kırım için olumlu bir gelişme ve Rusya’nın mağlubiyeti gibi görünse de ilerleyen süreçte yaşanan gelişmeler bunun farklı okunması gerektiğinin de göstergesi oldu. Batı ile yakın bir Ukrayna’nın kendisi için tehdit olduğunu öne süren Rusya, Kırım’a asker çıkardı. Ardından yapılan bir referandum ile Kırım resmen Rusya tarafından ilhak edildi.

Yaptırımlarla karşılık verildi

Yaptırımlar özellikle II. Dünya Savaşı’nın ardından yoğun olarak uygulanan ve uluslararası ilişkilerde baskı unsuru görevi gören politikalardır. Batı dünyasının Rusya’ya yönelik Kırım yaptırımları 3 aşamalı olarak değerlendirilebilir. AB tarafından uygulanan ilk yaptırım ilhak sürecinde yer alanların varlıklarının dondurulması ve seyahat kısıtlamalarının uygulanması oldu. İkinci aşamada ise Avrupa Yatırım Bankası ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tarafından fonlanan ve Rusya’da gerçekleştirilen yeni programlar donduruldu. Üçüncü ve son aşamada ekonomik yaptırım üzerine yoğunlaşıldı. Buna göre Rusya’ya ait 5 finansal kurumun birincil ve ikincil Avrupa sermaye piyasalarına erişimi sınırlandırıldı. Ayrıca Rusya’ya silah satışı ambargosu uygulandı. Ancak işgalci Rusya, yaptırımlara beklenen refleksi göstermedi. Hatta yaptırımlar bir etkileri olmaması hasebiyle uzun süre eleştirildi.

Kırım özelindeki yaptırımlara göre:

  • Ukrayna Sertifikası olmadığı sürece Kırım ve Sivastopol kökenli malların ithalatı yasaklandı
  • Avrupalı ve AB temelli şirketlerin Kırım şirketlerini finanse etmesi ve Kırım’da yatırım yapılması yasaklandı
  • Kırım ve Sivastopol’deki turizm hizmetlerine destek engellendi
  • Taşımacılık, Telekomünikasyon, enerji ve maden arama, petrol, gaz ve kaynakların araştırılması için kullanılan ürünlerin; Kırım şirketlerine ihraç edilmemesi veya Kırım’da kullanılamaması kararı alındı
  • Belirtilen alanlardaki altyapı için teknik destek, komisyonculuk, inşaat veya mühendislik hizmetlerinin kullanılması yasaklandı.

Özel idari bölgeler kurulacak

Son zamanlarda Rusya’nın izlediği politikalar ise yaptırımların etkili olduğunun göstergesi oldu. Rusya, Kırım’a yatırım çekmek için politikalar yürütmeye başladı. Rusya’nın bölgede özel idari bölgeler kuracağı öğrenildi. Bölgede faaliyet göstermek isteyen Rus yatırımcıların bilgilerini gizlemek suretiyle Batı tarafından uygulanan yaptırımlardan kurtulmak hedefleniyor.

Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Verilere erişimin kısıtlanması, bu şirketlerin yaptırım çekincesi olmadan ve kayıtlı oldukları bölgeden bağımsız olarak özel idari bölgelerde yatırım yapmalarına imkan tanıyacak.” ifadeleri kullanıldı.

“Özel yasal çerçeve” ile ilgili yasa tasarısına göre özel idari bölgelerde, Kırım ve Sivastopol’ün sosyo-ekonomik kalkınması hızlandırılacak ve bölgede cazip bir yatırım ortamı oluşturulacak. Özel idari bölgelerde yatırım yapabilen şirketler, yarımadanın sınırları dışında şube veya temsilcilik açamayacak. Resmi kayıtlarda gizliliği korunacak yatırımcıların bölgede yatırım yapabilmesi için çeşitli şartlar da belirlendi. Buna göre Kırım ekonomisine en az 150 milyon ruble yatırım yapmak zorunda kalacak.

Analistlere göre Kırım’ı ilhakın ardından yapılan yaptırımlar Rusya’yı ciddi bir şekilde etkiledi. AB ve ABD’nin yaptırımları neticesinde ruble büyük oranda düşüşe geçti, enflasyon ve işsizlik arttı. Aynı zamanda ciddi bir sermaye kaybı yaşandı. Rusya, “gizlilik” yöntemiyle işgal altındaki bölgeleri kalkındırmaya çalışsa da bu hareketine karşılık nasıl bir tepki ile karşılaşacağı merak konusu. Ancak Rusya’nın böylesi bir planla bölgede kalkındırmayı artırma çabası, ileriye dönük hedeflerinde işgal anlayışına devam edeceğinin göstergesidir. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ABD, Rusya ve İngiltere tarafından garanti altına alındığı 1994 Budapeşte Anlaşması’nı öne sürerek “garantörlük” hakkını kullandığını savunan ve ilhakın sebebinin bu yönde olduğunu belirten Rusya, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü derinden yaralayarak “kılıf” niteliğinde bir savunma çelişkisi sunmaya devam etmektedir.

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.