İsrail’in, Katar’ın başkenti Doha’da Hamas’ın üst düzey yöneticilerini hedef alan hava saldırısı, ABD’nin Orta Doğu’daki diplomatik ve güvenlik stratejisini zorlayıcı bir sürece soktu. İsrail Savunma Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği saldırılar, ABD’nin bölgedeki askeri karargâhı olan El-Udeyd Hava Üssü’ne yalnızca 50 kilometre mesafede gerçekleşti. Bu durum, birçok gözlemci tarafından ABD Başkanı Donald Trump’ın operasyonu önceden onayladığı şeklinde yorumlandı.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, saldırının ardından yaptığı açıklamada, ABD’nin saldırıdan İsrail değil, kendi askeri kaynakları aracılığıyla haberdar olduğunu belirtti. Leavitt ayrıca, ABD özel temsilcisi Steven Witkoff’un Katar yetkililerini bilgilendirdiğini, Başkan Trump’ın da Katar Emiri Şeyh Temim ile görüşerek olayın tekrarlanmayacağı yönünde güvence verdiğini açıkladı. Ancak Katar Dışişleri Bakanlığı, bilgilendirmenin patlamalar başladıktan hemen sonra yapıldığını belirtti.
İsrail basını ise farklı bir tablo çizdi. Kanal 12’ye konuşan İsrailli yetkililer, Başkan Trump’ın saldırıya yeşil ışık yaktığını öne sürdü. AFP’ye konuşan bir Beyaz Saray yetkilisi de “önceden bilgilendirildik” ifadesini kullandı. Bilgi akışı ve zamanlamaya dair çelişkili açıklamalar, operasyon öncesi ABD-İsrail koordinasyonunun düzeyine ilişkin belirsizlik yaratıyor.
Saldırıda Hamas lideri Halil el-Hayye’nin oğlu Humam el-Hayye ile birlikte üç Hamas yetkilisinin ve Katar güvenlik güçlerinden bir kişi ile el-Hayye’nin ofis yöneticisinin hayatını kaybettiği bildirildi. Hamas’ın üst düzey kadrosunun çoğunun saldırıdan sağ kurtulduğu açıklandı.
Olay, yalnızca diplomatik değil, ekonomik etkileri de beraberinde getirdi. Körfez İşbirliği Konseyi üyesi bazı ülkeler, İsrail’in eylemine tepki göstererek Katar’la dayanışma mesajı yayımladı. Körfez ülkeleri, bölgenin güvenli bir yatırım ve turizm merkezi olarak algılanmasının, ekonomik çeşitlenme planları için kritik olduğunu vurguluyor.
İsrail’in bu operasyonu, Doha’da Hamas yetkililerinin ABD’nin esir takası planını değerlendirmek üzere toplandığı sırada gerçekleştirdiği bildirildi. Planın, Başkan Trump ve özel temsilcisi Witkoff’un arabuluculuğunda oluşturulduğu ve İsrailli barış aktivisti Gershon Baskin’in katkı sunduğu ifade ediliyor.
Bazı yorumlara göre bu saldırı, Hamas’ın ABD teklifine olumlu yanıt vermesinin önünü kesmeyi amaçladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve bazı sağcı kabine üyelerinin, savaşın bitmesini istemediği, özellikle Gazze Şehri’nin tamamen yıkılması hedefi doğrultusunda hareket ettikleri iddia edildi.
ABD-İsrail ilişkilerinde bu tür eşgüdüm eksikliklerinin, bölgesel dengelere olası etkileri yeniden gündeme taşırken, Washington’un Körfez’deki güvenilirliği de sorgulanmaya başladı. İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde İsrail ile Körfez ülkeleri arasında kurulmaya çalışılan yakınlaşmanın da bu olaydan etkilenebileceği değerlendiriliyor.
Kaynak: The National Interest






