Mısır’ın önde gelen medya kuruluşlarından Ahram News, Türkiye’nin Afrika’nın Sahel kuşağında yükselen güvenlik rolünü detaylı bir analizle değerlendirdi. Haberde, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bölgeden çekilmesiyle oluşan güvenlik boşluğunun, Türkiye tarafından hızla ve etkin bir şekilde doldurulduğu vurgulandı. Özellikle Mali, Nijer, Burkina Faso ve Çad gibi ülkelerde, Türkiye’nin savunma politikası klasik silah ihracatının ötesine geçerek, uzun vadeli ve çok katmanlı bir iş birliği modeline dönüştü.
Ahram’a göre, Türkiye’nin bu ülkelerdeki askeri etkisi; SİHA sistemleri, zırhlı araçlar, komuta-kontrol altyapısı, eğitim programları ve sahada bakım/lojistik destek gibi unsurları içeren geniş kapsamlı bir stratejiye dayanıyor. Baykar, Aselsan, Otokar gibi önde gelen Türk savunma sanayi şirketlerinin rolüne dikkat çekilen analizde, Ankara’nın sadece ürün değil, bir çözüm paketi sunduğu ifade edildi.
Bu stratejik dönüşüm, Kasım 2025’te Mali’nin ev sahipliğinde düzenlenen BAMEX 2025 savunma fuarında da somut biçimde ortaya kondu. Türkiye, fuarda yaklaşık 30 savunma sanayi şirketiyle geniş çaplı bir katılım sergiledi. Sadece statik tanıtım değil, saha testleri de gerçekleştirildi. Ahram News, Türkiye’nin bu fuarda adeta tek başına lider pozisyonda yer aldığını ve bölgeye dönük güvenlik vizyonunu doğrudan sahada gösterdiğini kaydetti.

Haberde, Türk yapımı insansız hava araçlarının (özellikle Akıncı ve TB2) Sahel’in coğrafi koşullarına uygunluğu ve operasyonel başarıları da öne çıkarıldı. Akıncı SİHA’ların 1.500 kg’a varan yük kapasitesi ve 25 saatten uzun uçuş süresiyle, gözetleme ve hassas vuruş görevlerinde etkin rol oynadığı belirtildi. Bu araçların, Mali’de isyancı gruplara karşı, Nijer’de sınır güvenliği, Burkina Faso’da kuzey ve doğu operasyonları ve Çad’da Fransız uçaklarının boşalttığı üslerde aktif olarak kullanıldığı ifade edildi.
Türkiye’nin kara kuvvetlerine yönelik desteği de haberde yer aldı. Kirpi, Ejder Yalçın ve Hızır gibi zırhlı araçların, özellikle mayın ve el yapımı patlayıcılara karşı yüksek koruma sağladığı, Batı menşeli ağır sistemlerin yerine daha mobil ve ekonomik bir alternatif sunduğu kaydedildi.
Ahram News, Türkiye’nin askeri desteğinin yalnızca ekipmanla sınırlı kalmadığını, astsubaylara, özel birliklere ve sınır güvenlik personeline dönük eğitim programlarıyla, asimetrik savaş, istihbarat entegrasyonu, terörle mücadele ve kriz yönetimi gibi alanlarda uzmanlık kazandırıldığını aktardı. Örneğin Mali’de özel kuvvetler, Burkina Faso’da jandarma birlikleri, Nijer’de sınır muhafızları ve Çad’da çöl gözetleme birlikleri Türkiye’nin bu programlarından yararlandı.
Haberde ayrıca, Türkiye’nin sürdürülebilirlik odaklı bir model izleyerek saha bakım merkezleri, lojistik destek üsleri ve teknik servis altyapısı kurduğuna işaret edildi. Mali’de SİHA bakım merkezleri, Nijer’de Libya sınırında operasyon noktaları, Burkina Faso’da zırhlı araçların devamlılığı için kurulan mobil bakım hatları ve Çad’da yeni lojistik ağların temelleri bu kapsamda örnek olarak verildi.
Ahram News’in aktardığına göre, Türkiye’nin Sahel’deki etkisi sadece devlet düzeyinde değil, özel güvenlik şirketleri aracılığıyla da genişliyor. SADAT gibi yapıların Mali ve Nijer’de bazı güvenlik birimlerine eğitim verdiği, 2023’ten bu yana Suriyeli paralı askerlerin bazı hassas tesislerin korunmasında kullanıldığı bilgileri de analizde yer aldı.
Ahram, Türkiye’nin bölgeye yönelik hedeflerinin kısa vadeli operasyonel başarıların ötesine geçtiğini, savunma sanayi için yeni pazarlar, stratejik derinlik ve hammadde güvenliği gibi uzun vadeli çıkarlarla iç içe geçtiğini ifade etti. Mali’de altın ve lityum, Nijer’de uranyum, Burkina Faso’da altın gibi kaynaklara erişimin, Türkiye’nin enerji ve ileri teknoloji alanlarındaki planları için kritik olduğu belirtildi.





