ABD Türkiye’ye silah satışlarını son 2 yıldır gizlice engelliyor

İki NATO müttefiki arasındaki artık iyice derinleşen bölünmüşlüğün bir başka tezahürü ve daha şimdiden Türkiye’nin F-35 ortak savaş uçağı üretim programından çıkarılmasına yol açan bir bozulma olarak görülüyor.

Tam olarak kaç potansiyel satışın engellendiği veya geri çekildiği belirsiz olsa da bu konuda en az iki önemli anlaşma kesinlik kazanılmış durumda yer alıyor. F-16’ların yapısal yükseltmelerinin devamıyla alakalı olan sözleşme ve Türkiye’nin Pakistan’a 1,5 milyar doları bulması beklenen saldırı helikopterlerinin satışını yapabilmesi için ABD yapımı motorlarla alakalı alması gereken ihracat lisanslarının durdurulması anlaşması kesinleşen önemli anlaşmalar arasında bulunuyor. İki ülke arasındaki tarihe bakıldığında Amerika Birleşik Devletleri’nin, Türkiye’ye en çok silah ihracatı yapan ülke konumunda olması bu kesinliği daha da önemli hale getiriyor. 

Kongre tanklar, uçaklar ve gemiler gibi büyük silah sistemlerinin satışını bekletmeyi, bir ülkenin belirli askeri veya siyasi eylemlerini kınama amaçlı kullanıyor. Örneğin, kongre üyeleri 2019’da Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yapılan satışları da engellemeye çalışmıştı. Silah satışlarının dondurulması seçeneği, Türk Ordusu’nun Kıbrıs Harekatı’ndan sonra ABD’nin Türkiye’ye karşı hiç kullanmadığı diplomatik bir araç olarak masada duruyor. 

Defence News’in haberine göre yönetim ve savunma sanayindeki kaynakların tamamı çeşitli hassasiyetler nedeniyle anonim kalmak istediklerini bildirdi. Senato Dış İlişkiler Komitesi başkanı Jim Risch, R-Idaho ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler üyesi Temsilci Mike McCaul, Defence News kendileriyle temasa geçtikten sonra anlaşmaları dondurma eyleminin bir parçası olduklarını kabul etti.

Yabancı askeri satışları onaylayabilen Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Eliot Engel ve Senato Dış İlişkiler Komitesi kıdemli üyesi Senatör Bob Menendez birden fazla Capitol Hill (ABD Hükümeti merkezi) kaynağına göre bu engellemelerin bir parçası olarak kabul ediliyor. İki yetkilide henüz konuya ilişkin bir açıklama yapmadı.

“Türkiye’ye silah satışını desteklemeyeceğim”
Senato Dış İlişkiler Komitesi başkanı Jim Risch, Defence News’e yazdığı bir e-postada, “Türkiye’nin S-400’ü satın alması konusunda her iki parti ve Hill’deki her iki bölümde ciddi endişeler var ve bu satın alma ile ilgili sorunlar çözülene kadar Türkiye’ye silah satışını destekleyemem ve desteklemeyeceğim” dedi. 

Türkiye’nin ABD ve özellikle de Kongre ile ilişkileri birkaç yıldır gergin
Senatörler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile derinleşen ilişkisini üst perdeden dile getirdi. Erdoğan’ın, ABD’nin Rus yapımı S-400 yerine Patriot karadan havaya füze sistemini satın alma teklifini reddetmesi ve geçen yıl Türkiye’nin Kürtlerin kontrolündeki Kuzey Suriye’ye başlattığı askeri operasyonu da Kongre üyelerini hayal kırıklığına uğrattı.

Risch, “Türkiye Amerika Birleşik Devletleri’nin uzun süredir stratejik müttefikidir. Bu ilişki son yıllarda çarpıcı biçimde kötüleşti ve hızla daha da kötüye gidiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus S-400’ü satın alması, ilişkimizin doğasını önemli ölçüde değiştirdi. Bu satın almalar düşmanımız olan Putin’e fayda sağlıyor ve NATO İttifakı’nın bütünlüğünü tehdit ediyor.” dedi. 

Genel olarak silah satışları sürecinde hükümetler, Senato Dış İlişkiler Komitesi ve Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi başkanları ve üst düzey üyelerine “dört köşe” olarak adlandırılan kişilere, resmi olmayan bir şekilde ABD Dışişleri Bakanlığı’nı yabancılara silah satışını veto hakkı verir. Söz konusu senatör ve üyeler bu verilen süreleri satış ihale ve anlaşmalarının ilerlemesini engellemek için kullanmış gibi görünüyor. Bu tür tartışmaları hassas gördükleri için de bu konularla alakalı nadiren kamuoyuna konuşuyorlar.

Çeşitli kongre kaynaklarına göre Engel, 2018’in ortasından bu yana Türkiye’ye askeri satışları imzalamayı reddederken, Risch, Türkiye’nin Temmuz 2019’da resmi olarak S-400’ü teslim almasından bu yana engellemelere devam ediyor. McCaul’un ise tam bir engelleme girişimi yok ve özellikle belirli alanlarda NATO operasyonlarını desteklemek ve satışların gerçekleşmesi için imza attı. Kongre’den bir kaynak “Geçen yıl kimse hiçbir şey için imza atmadı.Dört ofis de onaylayana kadar bu süreçlerde hiçbir şey hareket etmiyor.” dedi.

İkinci bir kongre kaynağı Türkiye’nin S-400’ü teslim almasını “oldukça berbat bir an” olarak tanımladı. Kaynak Türkiye’nin Kasım ayında ABD gibi diğer F-16 kullanıcılarına yönelik örtülü bir tehdit olarak yorumlanan bir hareket olan S-400’lerle bir Türk F-16’yı açık olarak hedef aldığında senatörleri daha da kızdırdığını ekledi.

Türkiye’nin Eylül 2017’de aldığı S-400’ü satın alma kararı Türkiye ile ittifak ortakları arasında büyük bir sürtüşme çıkardı. NATO yetkilileri, Türkiye’nin S-400’ü müttefik sistemlere entegre etmesi halinde silah sistemi hassas ittifak verilerini içeren bir ağını paylaşacağı için bunun NATO’nun güvenliğini tehlikeye atacağını belirtti. En önemlisi de Amerikalı yetkililer, sistemin F-35 hakkında bilgi toplayabileceğinden ve jetin gizlilik/stealth yeteneklerinden ödün vereceğinden endişeliler. S-400 alımlarını desteklemek için Türkiye’deki Rus ihalecilerin varlığı da ABD için bir endişe kaynağı olarak dikkat çekiyor.

Başkan Donald Trump Kongre’nin geçen yıl ABD’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne satışlarını durdurma girişimini veto etmesi olayında olduğu gibi Kongre ile Türkiye konusunda henüz yüksek profilli bir çatışma içine girmedi. Ancak Türkiye’ye muhalefetin hem iki partili hem de çift taraflı olduğuna dikkat çeken ikinci kongre kaynağına göre, hükümet milletvekillerine Türkiye ile anlaşmalar lehine bireysel lobi yapmaları için çaba gösterdi.

Trump yönetiminin satışları durdurma konusunda sessiz kaldığı gibi bu satın alımlardan ve ihalelerden kâr elde edecek ABD savunma şirketleri de sessiz kalmaya devam ediyor. Savunma primleriyle bağlantılı iki kaynak ise yeni satışlar ve genel olarak rutin görülen mevcut sözleşmelerin yenilenmesini içeren bu anlaşmaların önünü açmak için endüstriden tam ölçekli bir lobi faaliyetinin kanıtını görmediklerini dile getirdiler.

Savunma şirketleri arasında ABD ile Türkiye arasındaki gerilimler soğuyana kadar ya da yönetime Biden veya ikinci kez Trump gelirse yeni politika belirleyiciler Beyaz Saray’ın Türkiye ile çalışma isteğini değiştirene kadar beklemeleri için konuşulmamış bir fikir birliği olduğu görülüyor.

Diğer bir konu ise Trump yönetiminin yaptırımlar yoluyla Amerika’nın düşmanlarına karşı mücadele yasası yani CAATSA’nın uygulanmasına yönelik önlemler almaması. Bu yasaya göre Trump yönetimi, Rusya’dan önemli bir savunma ürünü satın alan herhangi bir ulusa karşı yaptırımları dengelemekle yükümlü. Ancak yönetim, Kongre’yi şaşkına çevirecek şekilde henüz bu yaptırımları uygulamadı.

McCaul, Defence News’e gönderdiği e-postada “Türkiye’nin Rus S-400’lerini satın alması kabul edilemez ve bu NATO’nun Rusya’nın saldırganlığından vazgeçirme misyonunu baltalıyor” dedi ve “Yönetim bu satın alma işlemine cevaben kanunun gerektirdiği yaptırımları uygulamalıdır. Türkiye ABD’nin savunma ilişkimize olan güvenini tazelemek için bu istikrarı bozucu eylemdeki rotayı tersine çevirmelidir.” diye devam etti. 

McCaul Türkiye’nin S-400’e sahip olmaması durumunda Türkiye’ye uygulanan CAATSA  benzeri yaptırımların kaldırılması önerisini destekliyor. Bu fikir meclisin de yıllık savunma politikası tasarısının bir parçası olarak kabul edildi. Şu anda Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde eski bir Pentagon yetkilisi olan Melissa Dalton yönetimin direniş göstermemesini “Türkiye’nin gerçek bir müttefik, Suudilerin sadece yakın bir ortak olması anlamına gelebilecek bir durum” olarak nitelendirdi. Ancak Türkiye’nin hem Pentagon’daki hem de Dışişleri Bakanlığı’ndaki Avrupa ve Orta Doğu ekipleri arasında zor bir duruma düştüğünü ve bu nedenle “başlamak için tutarlı bir politika oluşturmanın zor olduğunu” belirtti.

Dışişleri Bakanlığı bir sözcü aracılığıyla Türkiye’nin askeri gücü hakkında yorum yapmayı ise reddetti. Defence News’e yapılan açıklamada, Vaşington’daki Türk Büyükelçiliği “Kongre’de onay bekleyen Türkiye için çok sayıda silah temin başvurusu var. NATO’nun güçlü bir üyesi ve ABD’nin de bir müttefiki olarak bu taleplerin daha fazla gecikmeden onaylanmasının stratejik işbirliğimizin doğal bir sonucu olacağına eminiz. ABD savunma sanayiinde bir numaralı ticaret ortağımız ve bu alandaki ikili işbirliğimizi daha da artırmanın hem Türkiye hem de ABD’nin stratejik çıkarına olduğuna inanıyoruz.” diye konuştu. 

Endüstriyel etki

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü tarafından derlenen verilere göre ABD ile Türkiye arasındaki silah anlaşmaları 2015’ten 2019’a kadar yaklaşık 1 milyar dolarlık bir seviyedeydi. Bu süre zarfında Türkiye, uçak ve füzeleri içeren satın alımlarla ABD’nin ilk 20 müşterisi arasında yer aldı. Türk ordusu ise artık eğitim helikopterleri pazarında boy gösteriyor.

Türkiye’ye yapılan tüm silah satışları durmadı. Halihazırda devam etmekte olan eski anlaşmalar ve ABD hükümetinin bir arabulucu olarak hareket ettiği Yabancı Askeri Satışlar (FMS) veya ülkenin doğrudan ilgilendiği Doğrudan Ticari Satışlar (DCS) durdurulmadı. Endüstri 25 milyon ABD doları eşiğinin altında olan herhangi bir silah satışı Kongre onayına ihtiyaç duymuyor. 

Ancak genel itibariyle durmadığı bilinen doğrudan ticari satışlar düşük seviyeli FMS anlaşmaları, eskiyen ekipmanlar için yedek parçalar, mühimmat ve bakım paketleri gibi daha küçük anlaşmalardan oluşuyor. Herhangi bir modern ordunun çekirdeğini oluşturan tanklar, uçaklar ve gemilerse büyük FMS satışlarının kapsamında değerlendiriliyor.

Konuyla ilgili bilgisi olan bir kaynağa göre yaşanan tıkanma, F-16 geliştirmeleri için bir devam sözleşmesi niteliğindeki sözleşme de dahil olmak üzere birçok anlaşma için yürüyen müzakereleri felç etti. Lockheed Martin bu sonbaharda sona eren doğrudan ticari satış sözleşmesi kapsamında, Türkiye’nin eskiyen F-16 Blok 30 filosunun bir kısmında yapısal iyileştirmeler yapacaktı. 2017’de Defense News Lockheed’in anlaşmaya dahil olan 35 F-16 için değişiklikleri tamamlamasının 2023’e kadar süreceğini haberleştirmişti.

F-16 sözleşmesini derinlemesine bilen savunma sanayi kaynağı, Lockheed’in hâlâ siparişin “gereksinimlerini tamamlamayı planladığını” ve sözleşmede “herhangi bir performans değişikliği veya gereksinim değişikliği öngörmediğini” söyledi. Türk F-16 yükseltme sözleşmesi hakkında yorum yapmaları istendiğinde, Lockheed Martin yetkilileri “F-16 bakım çalışmasıyla ilgili her sorunun ABD hükümetine yönlendirilmesi gerektiğini” söylediler. 

Kongre’deki blokenin bir başka yan etkisi de  Türkiye ile Pakistan arasında 30 adet Türk yapımı T129 saldırı helikopterinin satışı için 1.5 milyar dolarlık bir anlaşmanın tehlikeye atılması olarak karşımıza çıkıyor. CTS800 orijinal olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde üretildiği için Türkiye ABD hükümetinden ihracat lisansı almadan T129’leri veya bu motoru içeren herhangi bir silah sistemini satamıyor.

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.