Avrupa’nın gelecekteki güvenliğiyle ilgili yeni bir rapor, Rusya’nın kıtaya yönelik yeni bir saldırısının “muhtemel” olduğunu ortaya koydu.
Bruegel ve Kiel Enstitüsü tarafından hazırlanan ortak raporda, NATO’nun Moskova’nın “üç ila on yıl içinde saldırıya hazır hale gelebileceği” yönündeki değerlendirmesine yer verildi.
ABD’nin Avrupa’da şu anda 80 binden fazla askeri bulunuyor ve olası bir saldırı durumunda bu sayının en az üç katına çıkabileceği belirtiliyor. Ancak son dönemde ABD ile Avrupa arasındaki ilişkilerin bozulması, Washington’un bölgeden çekilme ihtimalini gündeme getirdi. Özellikle ABD’nin Ukrayna ile ilgili müzakerelerde Avrupalı liderleri devre dışı bırakması, bu endişeleri artırdı.
Avrupa’daki ulusal orduların toplam gücü yaklaşık 1,5 milyon askerden oluşuyor ve bu sayı, kıtadaki ABD kuvvetlerinin çok üzerinde. Ancak ABD’nin askerlerini çekmesi halinde Avrupa’nın en az 300 bin ek askere, yani yaklaşık 50 yeni tugaya ihtiyacı olacağı tahmin ediliyor.
Rapora katkıda bulunan uzmanlardan Alexandr Burilkov, bu askerlerin bir kısmının zorunlu askerlik yoluyla temin edilebileceğini ve ABD Ulusal Muhafızları’na benzer büyük ve iyi eğitilmiş yedek birliklerin oluşturulmasının şart olduğunu belirtiyor.
Avrupa ordularının ortak bir komuta yapısından yoksun olduğuna dikkat çeken Burilkov, kıtanın savunma sisteminin hem personel sayısını artırmaya hem de mevcut gücün dayanıklılığını artırmaya yönelik reformlara ihtiyacı olduğunu vurguluyor.
Baltık ülkelerinde olası bir Rus saldırısını caydırmak için Avrupa’nın 1.400 tank, 2.000 zırhlı piyade aracı ve 700 topçu sistemine ihtiyacı var. Ayrıca, yüksek yoğunluklu bir savaşın ilk üç ayında kullanılmak üzere en az bir milyon 155 mm top mermisi stoklanmalı.
Ancak Bruegel-Kiel raporuna göre bu gereklilik, şu anda Fransa, Almanya, İtalya ve Birleşik Krallık kara kuvvetlerinin toplam savaş kapasitesinden bile daha fazla.
Ayrıca Avrupa’nın insansız hava araçları üretimini artırarak yıllık 2.000 uzun menzilli dolanan mühimmat üretmesi gerektiği belirtiliyor.
Burilkov, Rusya’nın son iki yılda ekonomisini ve toplumunu büyük ölçüde savaş düzenine geçirdiğini ve Sovyet döneminden kalan altyapı ile ekipman avantajını kullandığını belirtiyor. Rusya’nın yılda 1.500’den fazla tank, binlerce zırhlı araç ve yüzlerce topçu sistemi ürettiğini ifade eden Burilkov, Avrupa’nın bu duruma karşı caydırıcı bir askeri denge oluşturması gerektiğini söylüyor.
Merkezi Avrupa Reformu Merkezi’nden Luigi Scazzieri, Avrupa’nın ABD’nin çekilmesine bakmaksızın savunma kapasitesini artırması gerektiğini söylüyor.
Scazzieri, “Avrupa, caydırıcılığı sağlamak için özellikle uzun menzilli füzeler, hava savunma sistemleri, hava ikmal kapasitesi, hava gözetleme ve taşımacılık gibi alanlarda daha fazla yetenek geliştirmeli” diyor.
Ortak silah alımları, lojistik sistemlerin entegrasyonu ve askeri birimlerin koordinasyonunun önemli olduğunu belirten Scazzieri, yine de bu tür önlemlerin yeterli olmayacağını vurguluyor. Ancak Avrupa’nın gerçek anlamda ortak bir ordu kurmasının çok zor olduğunu, bunun yerine “Avrupalılardan oluşan bir ordu” kurulabileceğini dile getiriyor.
Savunma ve dış politika uzmanı Nicolas Gros-Verheyde ise Avrupa’nın asker sayısını artırmaktan ziyade mevcut kuvvetleri daha stratejik bir şekilde konuşlandırması gerektiğini savunuyor.
Gros-Verheyde’ye göre Avrupa, NATO’nun rotasyonel güçlerini Rusya’ya yakın bölgelerde kalıcı askeri üsler haline getirebilir. Bu bağlamda, Romanya’daki Köstence’de bir deniz üssü, Polonya ile Litvanya arasında Suwalki Koridoru’nda bir kara üssü ve Moldova’da Rusya destekli Transdinyester güçlerine karşı bir askeri varlık oluşturulması öneriliyor.
Ayrıca Avrupa’nın caydırıcılığını artırmak için Fransa’nın nükleer şemsiyesinin genişletilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Bruegel-Kiel raporuna göre, Avrupa’nın silahlanmasını artırmak için kısa vadede yıllık 125 ila 250 milyar euro arasında ek bir savunma bütçesi ayırması gerekiyor. Bu miktar, Avrupa’nın GSYİH’sinin %3,5’ine denk geliyor.
Bütçenin borçlanma yoluyla finanse edilmesi planlanıyor. Raporda, NATO’nun en büyük ikinci finansörü olan Almanya’nın en az yarısını karşılaması gerektiği belirtiliyor. Bu da Almanya’nın mevcut 80 milyar euroluk savunma harcamalarını 140 milyar euroya çıkarmasını gerektiriyor.
Burilkov, Almanya’daki seçimlerin ardından Berlin’in siyasi iradesinin netleşmesiyle bu planların daha somut hale gelebileceğini belirtiyor.
Rapor, başlangıçta askeri harcamalarda bir artış gerekeceğini ancak uzun vadede Avrupa’nın daha koordineli bir şekilde hareket etmesi halinde maliyetlerin düşeceğini öne sürüyor.
“Toplu siparişler, üretim süreçlerini daha verimli hale getirerek birim maliyetleri azaltabilir. Ancak talebin hızla artması, kısa vadede fiyatları yükseltecektir” ifadelerine yer veriliyor.
Koordinasyon eksikliğinin maliyetleri artıracağı ve bireysel çabaların Rusya’nın askeri gücünü caydırmada yetersiz kalabileceği vurgulanıyor.
Ortak askeri alımlar için mevcut bir araç olan Avrupa Savunma Sanayii Güçlendirme Programı (EDIRPA), 2025 yılında yerini Avrupa Savunma Sanayii Programı’na bırakacak. Ancak Avrupa Sayıştayı, bu ajansın hedeflerini gerçekleştirebilmesi için daha büyük bir bütçeye ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.