Irak’ta yasa dışı silahlar sorunu

Irak Başbakanı Kazımi’nin yaptığı Pazartesi günü yaptığı son açıklamayla Irak’ta devlet kontrolü dışındaki silahları yeniden gündeme getirdi.

Şarku’l-Awsat’ın haberine göre, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, Twitter hesabından Pazartesi günü yaptığı “kontrol dışı silahlarla hareket edilmesine ve bu silahların vatandaşın özgürlüğünü, güvenliğini ve seçim sürecine olan güvenini tehdit etmesine izin vermeyeceklerini” açıklamasıyla yaklaşan seçimle beraber devlet kontrolündeki silahların yeniden gündeme gelmesini sağladı.

Özellikle 2003 yılından beri kontrol dışı silahlar Irak’ta bir sorun teşkil ediyor. 2003’ten önce Saddam Hüseyin döneminde devletin bu konuda sıkı bir denetiminden bahsedilebilir. Fakat ABD’nin 2003 yılında Irak’a girmesinden sonra ülkede belirsizlik arttı, yönetimde bir boşluk meydana geldi. Irak ordusunun dağıtılmasıyla da yasadışı gruplarda artış yaşandı. Bütün bunlar bir güvenlik açığı meydana getirdi ve vatandaşta güvenlik endişesine yol açtı. Ülkedeki vatandaşlar güvenlik zafiyetinin oluştuğu ortamdan etkilenmemek için yasadışı yollarla silah edinmek zorunda kaldı. Bu da ülkede yasadışı silahlanma meselesinin gündemde tutulmasını sağladı. Resmi olmayan veriye göre Irak’ta kontrol dışı silahların milyonları aştığı söyleniyor.

Irak’ta yasadışı silahlanma üzerine üç unsur karşımıza çıkıyor: bireyler, aşiretler, silahlı gruplar.

Bireysel silahlanması

ABD’nin Irak’a girip Irak ordusunu dağıttıktan sonra meydana gelen güvenlik açığı bireysel silahlanmayı artırdı. Dağılan ordudan geriye kalan silahlar bazı gruplar tarafından yağmaya uğradı ve değerinin altında satıldı.  Bu satışlar belli bir kitle olmayıp yaşına bakılmaksızın parayı veren kişilerin eline geçti. E-ticaretin de gelişmesiyle ve tabi ki bu konuda da denetimin olmamasıyla silahlar sanal ortamda sunulmaya ve satılmaya başladı. Bu konuyla ilgili ABD Hükümeti Hesap Verebilirlik Ofisi’nin (GAO) 31 Temmuz 2007’de yayınladığı rapora göre 2004-2005 yılları arasında Irak güvenlik güçlerine dağıtılan 190 bin silahın kayıp olduğu kayıtlara geçti. 110 bin Kalaşnikof, 80 bin tabanca, 135 bin koruma ekipmanı ve 115 bin kaskın kayıp olduğu da kayıtlara geçenler arasında. Irak’ta Nuri el-Maliki hükümetinin döneminde bir bakanlık çalışanı ve şimdiki İçişleri Bakanlığı’nın silah depolarından sorumlu olan Albay Abbas Kazim da 2003-2006 yıllarını göstererek 190 bin silahın kayıp olduğunu söyledi.

Silah kaçakçılarının ülkeye İran sınırından rahatlıkla geçebilmesiyle da ülkeye daha fazla ucuz silah girişi oldu.  Bu her vatandaşın evinde en az bir silah olduğu manasına geliyor. Her evde bir silahın olması güvenlik zafiyetinin olduğu Irak’ta kişilerin kendi adaletini sağlamasına yol açtı.

Aşiretlerin silahlanması

Aşiretlerin varlığı Irak’ta önemli bir yere sahiptir. Bulundukları bölgede güvenliği sağlayarak devlete yardımcı olmakla bilinirler. Siyasi kararların da verilmesinde de aşiretlerin büyük rol oynadığı bilinir. Nitekim 2003’ten sonra siyasi partiler ve gruplar aşiretlerin nüfus gücünden faydalanma yoluna gitti. Bunun için de siyasi partiler siyasi geleceklerinden emin olmak için aşiretlerin silahlanmasına yardımcı oldu. Dağılan Irak ordusundan kalan ne kadar silah varsa aşiretlere verildi ve silah kaçakçılığına da göz yumuldu. Silahlanmanın artmasıyla aşiretler arası çatışmalar da boy gösterdi ve güvenlik zafiyeti daha da artmaya başladı.

Aşiretler arası çatışmalar Mayıs 2018 seçimleri ile dönemin Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin güvenoyu alabildiği 25 Ekim 2018 tarihleri arasında arttı. Abdulmehdi’nin istifasını sunmasının ardından yani 29 Kasım 2019’dan itibaren alevlendi ve şimdiki Başbakan Mustafa Kazımi’nin hükümetinin kurulduğu 7 Mayıs 2020’ye kadar devam etti.

Burada dikkat çeken en önemli unsur yönetimde oluşan boşluktur. Yönetimde boşluğun olduğu her dönem mutlaka silahlanmaların ve çatışmaların arttığı bir dönem olmuştur.

Irak Meclisi Basra Ofisi Müdürü Muhammed Kazim 21 Kasım 2018’deki açıklamasında bir yılda kent içinde aşiretler çatışması sonucu 133 kişinin öldüğünü ve 411 kişinin yaralandığını ifade etti. Basra Milletvekili Halid Ceşami de bahsedilen tarihte “kentte güvenlik alanında bir boşluk yaşandığını, aşiretler arasındaki şiddet olaylarında kullanılan silahlar karşısında emniyet güçlerinin aciz kaldığını” belirtti. Kazımi’nin başbakan olduğu ay Basra Emniyet Müdürlüğü’nden bir yetkili Irak basınına, Mayıs ayında aşiretler arasında 7 çatışmanın meydana geldiğini ve bu çatışmalarda makineli tüfek, RPG füzesi ve havan mermisi kullandıklarını açıkladı. Iraklı uzmanlar bu durumu aşiretlerin elde ettikleri silahlarla bir orduya dönüştüğü şeklinde yorumluyor. Bunun için İran’a açılan sınırların ya da limanların sürekli kontrol altında tutulması gerektiğini de ekliyorlar. Bu konuda özellikle İran’a giden bir yol olan Umm Kasr Limanı’nın da denetlenmesi gerektiği söyleniyor.

Abdulmehdi’nin istifasının ardından Kazimi seçilene kadar geçen dönemde Basra’daki aşiretler arasındaki ihtilaflar nedeniyle çatışmalar yeniden başladı. Kazimi’nin başbakanlık koltuğuna oturduğu Mayıs ayında Irak basınına bilgi veren Basra Emniyet Müdürlüğü’nden bir yetkili, mayıs ayında aşiretler arasında 7 çatışmanın meydana geldiğini bildirdi. Yetkili, çatışmalarda makineli tüfek, RPG füzesi ve havan mermisi kullanıldığını tespit ettiklerini söyledi. Iraklı uzmanların değerlendirmesine göre Basra’daki silahlar, kentteki aşiretleri birer orduya dönüştürmüş durumda. Bu silah akışında, Irak’ın Basra kentinde bulunan ve İran’a açılan Umm Kasr Limanı’nın rolünün büyük olduğunun unutulmaması gerektiği ifade ediliyor.

Silahlı gruplar

İran’da çeşitli dini yapıların da içinde olduğu silahlı gruplar kontrol dışı silah bulunduranlar arasında. Silahlı gruplardan biri olan ve İran’a bağlı Haşdi Şabi milisleri, Silahlı Kuvvetler Komutanı’na (Başbakan) bağlanarak resmi bir statü kazandı. Hizbullah Tugayları (Ketaib Hizbullah) ve Nuceba Hareketi de İran’a yakın olan gruplar olarak söylenebilir. Fakat bu grupların kurulması Irak Anayası’na aykırı bir durum olarak gözüküyor. Bu grupların düzenledikleri eylemler devletin yapısını ve itibarını zedeliyor. Devletin gücüne “paralel” olduğu düşülen bu silahlı grupların dağıtılması ve ellerindeki silahların alınması ya da orduya entegre edilmesi gerektiği de tartışılanlar arasında.

Silahlı grupların devlete entegresi

2003 sonrası kurulan bütün hükümetler, kontrol dışı silahların devlet bünyesinde bulundurulmasına dair planlara sahiptiler. Bu konuda 15 Aralık 2017’de Şii dini lideri Sistani de DEAŞ’a karşı savaşan bütün grupların devlete entegre edilmesini belirtmişti. Irak Başbakanı Kazımi de hükümetin başına geçtikten sonra aynı çizgide bir mesaj vermişti. Son olarak Kazimi’nin 6 Haziran 2021’de yapılması planlanan erken seçimler için güvenli bir ortamın oluşturulmasının kontrol dışı silahların devlet elinde toplanmasından geçmekte olduğu da bir gerçektir.

 

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.