TÜBİTAK SAGE Enstitü Müdürü Gürcan Okumuş’tan önemli açıklamalar

Önemli projelerden ve atılan yerlileştirme adımlarından bahseden Okumuş, SOM, GÖKTÜĞ, KUZGUN gibi projeler hakkında bilgi verdi.

MaviVatan.net’in sorularını yanıtlayan Okumuş, SAGE’nin gelecek vizyonunu da özetledi.

“SOM hem kara hem de deniz hedeflerine karşı kullanılacak”

SOM füze ailesinin yalnızca Türkiye’nin değil, sınıfında dünyanın en gelişmiş füze sistemlerinden biri olarak kabul edildiğini dile getiren TÜBİTAK SAGE Enstitü Müdürü Gürcan Okumuş, “Tamamen milli imkanlar ile geliştirilmiş SOM füzeleri ile Türkiye uzun menzilde hassas vuruş kabiliyeti kazanmıştır. TSK’nın ihtiyaçları doğrultusunda füzelerimizin üretimlerine devam ederken bir yandan da yeni kabiliyetler kazandırmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda, ailemizin yeni üyeleri olan SOM-C1 ve SOM-C2 varyantlarını yakın zamanda envantere alacağız. Bu varyantlar ile hem su üstü hedeflere uzun menzilden taaruz kabiliyeti kazanacağız hem de veri bağı sistemi ile atış sonrası hedef güncelleme ve kontrol imkanı kazanacağız. Bu sayede SOM hem kara hem de deniz hedeflerine karşı etkin bir şekilde kullanılabilecektir.

SOM ailesinin yeni varyantı SOM-J ise özellikle uçakların dahili silah istasyonlarında taşınmak için tasarlanmıştır. Diğer SOM varyantlarına kıyasla daha küçük ve hafif olan SOM-J varyantı SİHA platformlarında da kullanılacaktır. SİHA platformları C1 ve C2 varyantlarını da taşıyacak kapasitededir, ancak SOM-J’yi çoklu taşıyabilecek olması büyük bir avantaj sağlamaktadır.” dedi.

“Yeni hava savunma füzelerini Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza kazandırmayı hedefliyoruz”

GÖKTUĞ projesini anlatan Enstitü Müdürü Okumuş, “TÜBİTAK SAGE GÖKTUĞ projesi kapsamında GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN füzelerinin geliştirilmesine başlamış ve başladığı ilk günden beri muadil füzelerdeki gelişmeleri ve varyantları takip etmektedir.

Özellikle yakın hava savunma ve seyir füzesi savunma kapsamında çoğunlukla Hava-Hava füzelerinin uyarlanmış versiyonunun yakın hava savunma sistemi olarak kullanılmakta olduğu görülmektedir. Örnek sistemler arasında İsrail in SPYDER SR, SPYDER MR sistemi, Fransızların VL-MICA, Norveçlilerin NASAMS sistemi, Almanların IRIS-T SL sistemi gibi pek çok örnek bulunmaktadır. TÜBİTAK SAGE de öncelikli olarak GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN füzelerini kullanan NASAMS benzeri bir sistem için çalışmalar yapmış menzil ve irtifa değerini arttırmak için daha büyük bir motorlu versiyonun ön tasarımını yapmıştır.

G-40 dediğimiz füze 40 km menzil ve 40 bin feet irtifaya çıkabilen GÖKDOĞAN teknolojilerini kullanan bir hava savunma füzesidir. Bu füze kara konuşlu orta irtifa hava savunma füzesi olarak kullanılabilecek olmakla beraber Gemi Hava Savunma Füzesi olarak da ESSM muadili bir yapıya sahiptir.

TÜBİTAK SAGE sadece soğuk dikey atış teknolojisini geliştirmiyor, aynı zamanda soft vertical launch denilen bazı farklılıkları olan benzer bir teknolojiyi de geliştiriyor. Ayrıca bunu tamamlayan yönelim değiştirme teknoloji ile ilgili de çalışmalar yürütülmekte ki bunlar ile ilgili yapılan bazı testleri paylaşmıştık. Buradaki amacımız alternatif atış yöntemlerini geliştirmek. Sektörde sıcak atış teknolojisi zaten mevcut ve biz her zamanki gibi geliştirilmiş olan bir teknoloji yerine olmayan bir yeteneği geliştirmeye odaklandık. Biz bu konuda özellikle deniz kuvvetlerinin günümüz ve gelecek ihtiyaçlarının neler olabileceği yönünde öngörülerde bulunarak başladık. Deniz kuvvetlerimizin yakın hava savunma ve orta menzil ve irtifa hava savunma sistemlerinin alternatif yerli muadilleri neler olabilirden yola çıktık.

Neden soğuk atış derseniz, bu sistem gemilerimizi nispeten daha güvenli tutacak bir teknoloji. Motoru geminin içersinde ateşlemiyorsunuz ve olası kazaların önüne geçmiş oluyorsunuz. Ayrıca sistemin daha az yer kaplayacağını ve daha hafif olacağını öngörüyoruz. Bu da gemilerimize daha fazla silah yükü demek.

TÜBİTAK SAGE özellikle gemilerde hava savunma tehditlerine karşı reaksiyon süresinin düşürülmesi için G-40, EDAS ve Yanal İtki Motorları ile ilgili teknolojiler geliştirmekte ve CAMM ve CAMM ER benzeri hava savunma füzelerini Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza kazandırmayı hedeflemektedir.

EDAS Sistemi hava savunma füzeleri ile kullanabileceği gibi seyir füzeleri ve güdümlü bombaların yerden atılması ile ilgili de kullanılabilecektir. TÜBİTAK SAGE tarafından EDAS teknolojisi ile ilgili bir vizyon yol haritası çalışması yapılmıştır. Bu yol haritası özellikle gemi hava savunması ile ilgili kendini korumadan bölge hava savunmasına kadar hava savunma füzelerini ve fırlatma sistemini içermektedir. Bunun yanında gemilerde 150 km mesafeden karaya hassas güdümlü taarruz yapabilecek mühimmat ve fırlatma sistemlerini de bu yol haritasında görüyoruz. Ayrıca ülkemizde geliştirilen ve geliştirilecek seyir füzelerinin bu sistemden atılması gibi ülkemizin sahip olmasını arzu ettiğimiz yetenekler için çalışmak arzusundayız.” ifadelerini kullandı.

“Gökdoğan ve Bozdoğan füzelerimizi hava savunma füzeleri olarak kullanmak için bir yol haritamız var”

GÖKTUĞ hava hava füze ailesinin savaş gemisi konuşlu olarak kullanımı hakkında bilgi veren Okumuş, “Az önce bahsettiğimiz gibi Gökdoğan ve Bozdoğan füzelerimizi hava savunma füzeleri olarak kullanmak için bir yol haritamız var. GÖKDOĞAN füzemiz EDAS sistemi ile beraber kullanılabileceği gibi yeni bir füze türetmek de olasıdır. BOZDOĞAN da yine aynı şekilde kullanılabilir olarak görüyoruz. Bozdoğan füzemizi ayrıca RAM (Rolling Airframe Missile) gibi gemi yakın hava savunma füzesi olarak kullanılmasıyla ilgili ciddi çalışmalarımız mevcut.

Bunun yanında gemilerimizin taşıma kapasitesinin izin vermesi durumunda eğik atış fırlatıcıları ile de kullanmak da mümkün. Aslında özetleyecek olursak çok yakın güdümlü mühimmat savunma için Bozdoğan, yakın/orta menzil hava savunma için Gökdoğan ve orta menzil hava savunma için G-40 diyebiliriz.” diye konuştu.

“Hızlı ilerliyoruz ama hedeflerimize ulaşmak için daha da hızlanmamız gerekiyor”

TÜBİTAK SAGE’nin katıldığı füze programlarındaki yerlilik oranlarından bahseden Gürcan Okumuş, “Ülkemizde füze tasarımı bilgi birikimi oluştu. Füzelerin geliştirilmesinde kullanılan alt sistemlerle ilgili de çok yol alındı. Çok kapsamlı değerlendirilmesi gereken bir soru tabiki. Ama kısaca bakacak olursak, RF-IIR arayıcı başlıklarımızı geliştirebiliyoruz. IIR başlık konusundaki zayıf yanımız dedektör üretim teknolojisine sahip olmamamız. Ama yakın zamanda bu teknolojiyi de ülke olarak kazanacağız. Bunun yanında dedektörlerin soğutucu teknolojilerinden bazılarına sahibiz ama bu da gelişmemiz gereken alanlardan birisi. Bu alanda da yol almaktayız. Radar arayıcı başlık konusunda belli elektronik komponentler dışında iyi durumdayız. Füze elektroniği tasarımında sorunumuz yok, sadece elektronik bileşen ve PCB konularında zayıfız. Güdüm sensörleri konusunda IMU dediğimiz birimlerin geliştirilmesinde belli yollar alındı ancak hala uygun fiyatlı üretim ve bu bileşen içerisindeki alt bileşenlerin üretim hızları ve maliyetleri ile ilgili sorunlarımız var. Halledilmeyecek sorunlar değil, iyi biri planlama ve irade ile dublikasyonlardan kaçınarak halledilebilecek problemler.

Harp başlığı bileşenlerine baktığımızda en önemli eksik enerjik kimyasallar olmakla beraber geçtiğimiz hafta bu konuda sayın cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle MKE Kurumunda açılışı yapılan tesisten beklentimiz çok büyük. Tapa konusunda çok hızlı ilerliyoruz. Tapaların belli bileşenlerinde yine yurt dışı bağımlılığımız var ancak bu konuda yerlileştirme çalışmaları çok hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Katı roket motorlarında tasarım yeteneği birden fazla kurumumuzda bulunmakta ancak burada da yine enerjik kimyasal malzemeler sorunu bulunmakta.

Turbojet, turbofan motorlarla ilgili olarak da son zamanlarda herkesin takip ettiği sevindirici gelişmeler olmakta. Gerek KALE gerekse TEİ bu alanda ürün çıkarmaktadır. Ayrıca maliyet etkin mini turbojetler için de bazı teknokent firmalarımızın değerli çalışmaları olduğunu biliyor ve takip ediyoruz. Ham malzeme konularında özellikle kaliteli çelik ve alüminyum alaşımlarında eksiklerimiz bulunmakta. Kompozit malzeme ile ilgili konularda hızla ilerlenmekte.

Kısaca özetlemek gerekirse temelde malzemeye dayanan eksiklerimiz var. Belki son söz olarak şunu söylemek lazım, hızlı ilerliyoruz ama hedeflerimize ulaşmak için daha da hızlanmamız gerekiyor.” dedi.

“SCRAMJET’i yeni ileri hedefimiz olarak görüyoruz”

Türkiye’nin ramjet motorlu füze konusunda gelinen noktayı anlatan TÜBİTAK SAGE Entitü Müdürü Gürcan Okumuş, “TÜBİTAK SAGE geçmişten günümüze yeni teknolojilerde lider olmak için çalışmıştır. Açıkçası geçmişte bu ramjetli bir füze de bizim büyük hayalimizdi. Ama şu an RAMJET teknolojisinde geldiğimiz noktada artık SCRAMJET’i yeni ileri hedefimiz olarak görüyoruz.

TÜBİTAK SAGE imkanları ölçüsünde tabii ki bazı çalışmalar yapıyor, bunun yanında devletimizin desteklediği çalışmalar da var. Hali hazırda kurulu test altyapılarımızı kullanarak sıvı yakıtlı ramjet motor geliştirilmesi konusunda kısa zamanda çok değerli çalışmalar gerçekleştirdik. Yürütmekte olduğumuz projede sıvı yakıtlı ramjet motorları konusunda kısa zaman içinde geldiğimiz nokta bizi sıvı yakıtlı ramjet motor ve ileriki safhada da scramjet motor teknolojilerinde dünyada sayılı ülkeler arasına girme noktasında cesaretlendiriyor. Bir taraftan eldeki altyapılarda geliştirme çalışmalarına devam ederken diğer taraftan ramjet motor testlerini ve aerodinamik ısınma testlerini gerçekleştirebileceğimiz altyapıyı kurma çalışmalarımız tüm hızı ile devam ediyor. Kurulumu tamamlandığında ilgili altyapı Avrupa’nın en büyük altyapılarından biri olacak.

Kurmakta olduğumuz bu altyapının ana elemanlarını kullanarak bir hipersonik rüzgar tünelinin de ülkemize kazandırılması için gerekli planlama çalışmalarına başlamış bulunmaktayız.

Altyapılar, ileri teknolojiyi kazanmanın en önemli ayağını oluşturuyor. Test yapamıyorsanız bu alanda ilerlemenizin imkan ve ihtimali yok. Biz de bu bilinçle ramjetli bir füze geliştirmek için ne gerekiyor sorusunun cevabı olan test altyapısına son yıllarda büyük yatırım yaptık. Türkiye’nin tek, dünyanın da sayılı altyapılarından birisi olmasını hayal ettiğimiz bir yola çıktık. Bugün geldiğimiz noktada ramjetli bir füzeyi geliştirilmek için gerekli tüm altyapı büyük oranda tamamlandı ve testler devam ediyor. Kalan kısmına da çok kısa bir süre içerisinde sahip olacağımızı söyleyebiliriz. Önümüzdeki yıl ramjet motorlarımızı füzeler ile birlikte tümleşik testlerde kendi altyapımızda test edebileceğiz.” ifadelerini kullandı.

“KUZGUN geniş bir mühimmat ailesinin genel adı”

KUZGUN projesi hakkında bilgi veren Gürcan Okumuş, “İlk uçuş denemeleri için çalışmalara devam ettiğimiz ailenin ortak taşıyıcı gövdesi içerisinde harp başlığı, arayıcı ve ölçerlerin tamamen modüler olarak hedef tipine göre seçilebilecek ve bu ortak taşıyıcı gövdenin uçuş açısından doğrulanması hem geliştirme süresi açısından hem de hedefi imha etkinliği açısından maliyet etkin olarak gerçekleştirilecektir.

KUZGUN ailesi mevcut modern teknolojiler kullanılarak donatılmıştır. Üzerinde entegre bir veri bağı olan, karıştırmaya dayanıklı KKS anteni ve milli KKS alıcısı kullanan, KKS/ANS bazlı dual seyrüsefer ile Lazer Arayıcı başlıklı ilk versiyon KUZGUN-SS tasarımında sona gelinmiş, üretim ve yer testleri sonrası ilk uçuş denemeleri için beklemektedir. Aynı gövde içerisinde sığdırılan IIR başlıklı versiyonu için ise aynı testlerde veri toplayarak sonraki versiyon geliştirme çalışmaları için gerçek görüntü toplanacak ve görüntü işleme algoritmalarımızı geliştirmemize yardımcı olacaktır. Böylelikle özellikle ileri gözetleme unsuru olmayan hedeflere angajman ileri teknoloji görüntü işleme teknolojisi sayesinde yarı ve hatta tam otomotize olması için adım atılmış olacaktır.

Ayrıca KUZGUN-SS uçuş denemeleri ile tüm alt sistemlerin doğrulanması aynı alt sistemleri kullanacak olan ve TÜBİTAK SAGE’nin yıllardır uzmanlaştığı sıvı yakıtlı sistemler alanında yeni mini tasarımı olacak Turbo-Jet motorlu KUZGUN-TJ için de bir aşama kat ettirecektir.

KUZGUN-TJ için de aynı zamanda yerde motor ateşleme testleri gerçekleştirilerek bu sınıftaki en ileri menzil ve en yüksek teknolojiyle donatılmış mini mühimmat doğrulanmasının gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. KUZGUN-TJ özellikle ileri menzil hava savunma tehditleri için vazgeçilmez maliyet etkin bir silah olarak geliştirilmektedir. Ayrıca bu tipteki mini ve akıllı silahların hem düşük hızda ve düşük irtifada uçabilen hava araçlarında hem de özellikle kara ve deniz kuvvetleri için karadan atılabilmesi ve satıh arkası hedeflerde, yüksek hızlı hareketli hedeflerde ve mağara vb yapılarda kullanılması için geliştirme çalışmaları devam eden ve yine aynı KUZGUN altyapısı ve alt sistemleri modüler olarak kullanacak olan katı yakıtlı versiyon KUZGUN-KY’nin katı yakıtlı roket motoru geliştirme çalışmalarına da bu yıl başlanmıştır.” diye konuştu.

“Geniş bir silah ailesini kara, deniz ve hava kuvvetlerimiz kazanmış olacak”

KUGUN’un görev tipleri ile detayları aktaran Gürcan Okumuş, “KUZGUN silah ailesi doğrulamaları ve üretimleri tamamlandığında, çoğu parça ve alt sistemi ortak olan dolayısıyla maliyet etkin, modern teknolojilerle donatılmış, hedefe en uygun etkinliğe göre en iyilenmiş harp başlığı seçenekleri olan, arayıcı seçenekleri olan geniş bir silah ailesini kara, deniz ve hava kuvvetlerimiz kazanmış olacaktır. Tamamen yerli ve milli olacak bu ailenin üretimleri de yurt içinde dışa bağımlı olmadan gerçekleştirilecektir. Görev planlama destek araçları da eşzamanlı milli olarak geliştirilecek olan bu aile ile görev planlama, fırsat hedefine angajman, karıştırma yapılan sahalara angajman ve her hedef tipi özelinde yüksek etkinlik en uygun maliyet ile gerçekleştirilmiş olacak ve bu sayede SİHA, Hava Kuvvetleri Jet unsurları, kara ve deniz kuvvetleri unsurları en uygun silah tiplerini envanterlerinde bulunduruyor olacaktır.” ifadelerini kullandı.

“TÜBİTAK SAGE dost ve kardeş ülkeler ile iş birlikleri ve ortaklıklar geliştirmeye açık”

TÜBİTAK SAGE ile ilgili genel bir bilgilendirme yapan Okumuş son olarak, “TÜBİTAK SAGE, Güdümlü ve güdümsüz mühimmat sistemleri/alt sistemleri ile ilgili olarak;

  • Temel araştırma faaliyetleri yapmak,
  • Ar-Ge projeleri yürütmek,
  • Teknoloji geliştirme çalışmaları yapmak,
  • Geliştirilen stratejik sistem ve alt sistemlerin üretimini gerçekleştirmek,
  • Test ve ölçüm hizmetleri vermek,
  • Savunma teknolojileri ile ilgili stratejik altyapıları geliştirmek ve işletmeye almak,
  • Uzmanlaşmış olduğu alanlarda teknik destek ve danışmanlık hizmetleri vermek,

gibi çeşitli alanlarda faaliyet göstermektedir.

TÜBİTAK SAGE’nin temel görevi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve ulusal savunma sanayii kuruluşlarının belirlediği gereksinimleri karşılamak üzere gerektiğinde yurt içi ve dışı kuruluşlar ile iş birliği yaparak araştırma, geliştirme çalışmaları yapmaktır. Açıkçası bugüne kadar yurt dışı ile bir iş birliğimiz olmadı. Teknoloji transferi de bizim SAGE kültürümüzde yok işin gerçeği. Ama TÜBİTAK SAGE uygun koşullar oluştuğu takdirde, stratejik amaçları doğrultusunda dost ve kardeş ülkeler ile iş birlikleri ve ortaklıklar geliştirmeye açıktır.” dedi.

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.