Türk yurdunun "şehadet çınarları" kadınlarımız

Her biri, Anadolu’nun sonsuzluğa erişen şerefli ve güzide kadınları. Gözlerini ebedi aleme şehadet şerbetini içerek açan vatan evlatları… Kimisi anne kimisi kardeş kimisi evlat kimisi eş… Her biri canını can olmak için ortaya koyan güneş.

Her kadın özeldir fakat aralarında öylesi vardır ki isimleri tarihe asil kanlarıyla yazılmıştır. Nene Hatun, Kara Fatma, Halime Çavuş ve nicesinden aldıkları ay yıldızlı al sancağı evvelden ebede taşımışlardır.

Yüzyıllardır bitmeyen iç ve dış düşmanların saldırılarına karşı milletimiz günümüzde de askeriyle siviliyle, genci ve yaşlısıyla mücadeleye devam etmektedir. Ülkeyi muhafaza etmek için gerek kendini tankların önüne atarak gerek hainlerin kaçırdığı milletin uçaklarıyla bomba altında kalarak gerekse görev esnasında karada ve havada gözlerini ölümsüzlüğe açan, aralarında çiçeği burnunda anneler, nişanlılar bulunan “Türk yurdunun nişanesi şehadet çınarları” vardır. Ömürlerinin son nefesini ülkesi için gözünü kırpmadan veren, aralarında “ilk”lerin de olduğu kadın şehitlerimizin bu özel günlerini kutlarken okunduğunda göz dolduran hikayelerini anmadan geçmeyeceğiz.

Havada şehit düştüler

Türk Havacılık tarihinin önemli isimlerinden Vecihi Hürkuş’un yeğeni Eribe Hürkuş, milletimizin “ilk hava şehidi Türk kadını” olarak tarihe geçti. Oldukça küçük bir yaşta anne ve babasını kaybeden minik Eribe, dayısı Vecihi Hürkuş tarafından büyütüldü, onu babası bildi. Vecihi Hürkuş’un “kızım” dediği Eribe de 16 yaşında dayısı gibi pilot oldu. 2 yıl sonra 29 Ekim günü Cumhuriyet Bayramı gösterilerinde “atlayış” yapmayı isteyen Eribe, “babası” izin vermediği için araya THK Başkanı Fuat Bulca’yı koyarak onu ikna etmeye çalıştı. Uçuş ekibinin arasına girmeyi başaran Eribe, gösteri hazırlığındaki ilk atlayışını başarıyla gerçekleştirdi. 29 Ekim günü geldiğinde uçaktan atlayan Eribe, büyük bir talihsizlik yaşadı. Paraşütü açılmadı ve hızla alçalmaya başladı. Yere yaklaştığı sırada paraşütü kısa süreliğine açılsa da dayısının gözleri önünde yere çakılmaktan kendini kurtaramadı. Ağır yaralanan 18 yaşındaki Eribe, 9 saatlik yaşam mücadelesine yenik düşerek tarihin “ilk hava şehidi Türk kadını” oldu. Eribe Hürkuş şehit düştüğü Ankara’da toprağa verildi.

[Şehit Pilot Eribe Hürkuş]

Ayfer Gök, 4 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak 28 Kasım 1977’de Burdur’da dünyaya geldi. Küçük yaşta babasını kaybeden Ayfer Gök, içine kapalı bir kızdır. Çocukken gökyüzüne olan merakı uçaklara da ilgi duymasını sağladı. Astsubay olan amcasının teşvikiyle askeri pilot olmayı kafaya koydu. Liseyi bitirir bitirmez Hava Harp Okulu’na kaydını yaptırdı. 1998 yılında havacı subay olarak mezun oldu. Hayalini kurduğu uçaklar artık onun komutasındadır. Yine bir gün F-5 ile havalanırken bir anda hava üssü ile irtibatı kesilmiştir. İrtibat kurmayı denese de olmamıştır. Son nefeslerini 9 Şubat 2001’de gökyüzünde veren Teğmen Ayfer Gök “Türkiye’nin ilk şehit kadın savaş pilotu” olmuştur. 

[Şehit Pilot Teğmen Ayfer Gök]

Songül Yakut, Türkiye’nin ilk kadın ilçe jandarma komutanı. 1976’da Malatya’da dünyaya geldi. Malatya’da eğitimini tamamladıktan sonra, Kara Harp Okulu’na girdi ve 1997 yılında Teğmen olarak başarıyla mezun oldu. Görevi boyunca aile içi şiddet gibi meselelerle ilgilenip köylü kadınların dertlerini dinleyerek Anadolu halkının gönlüne girdi. Kendisini seven öğrencilerinin de örneği oldu ve onlara askeri üniformanın hakkını verebilmeyi miras olarak bıraktı. Çünkü FETÖ’nün iftirasıyla iki yıl görevinden uzaklaştırıldıktan sonra alnının akıyla üniformasına tekrar kavuşmuştu. Şehit düşmeden yalnızca iki gün önce iade-i itibarı için Harekât Şube Müdürü olarak ataması yapılan Şehit Yarbay Songül Yakut iki gün sonra nereden bilecekti “makam”ların, “itibar”ların en güzeline ulaşacağını? 31 Mayıs 2017 tarihinde denetim için gittikleri Şırnak-Uludere Şenoba Beldesi’ndeki üs bölgelerinden iftar yaptıktan sonra dönerken aralarında üst düzey askerlerin de bulunduğu helikopterin yüksek gerilim hattına takılması sonucu bir ramazan akşamı şehit düştü.

[Şehit Yarbay Songül Yakut]

Özel Harekatın 15 Temmuz kadın şehitleri

FETÖ’nün 15 Temmuz akşamı bütün Türkiye’ye yaşattığı kanlı darbe gecesinde şehit düşerek geride gözü yaşlı çocuk, nişanlı, anne, baba ve kardeşler bırakan, aralarında mesleğinde yılını doldurmayanlar da bulunan, her biri birbirinden özel ve güzel Türkiye’nin gözü pek 7 Özel Harekatçı kadını ülkemizin dört bir köşesinde iftiharla anılarak ve kendinden sonra gelen gençlere örnek olarak var olmaya devam edecek.

Onlardan biri Özel Harekat Polisi Şehit Demet Sezen’di. Evli ve bir çocuk sahibiydi. Haberi alır almaz meslektaşı olan eşine “Sen gelme çocuğun yanında kal bir şey olursa haberleşiriz.” diyerek görev yerine intikal etmişti. İçinde şehit olma arzusu bulunan Demet Sezen, şehit aileleriyle özellikle ilgileniyordu. Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda düşen ikinci bombayla 31 yaşında şehit oldu.

Özel Harekat Daire’sinde şehadet şerbetini içen diğer bir isim Özel Harekat Komiser Yardımcısı Şehit Gülşah Güler’dir. Şehit Gülşah Güler, Resim Öğretmenliği bölümünde son sınıf öğrencisiyken Özel Harekatçı olmayı istediği için sınavlara girip hayaline kavuşmuştu. Polis olduğunda annesine “Kızının adını tüm Kırıkhan duyacak.” demişti. Adı Kırıkhan sınırlarını aşmış, bütün Türkiye’de duyulmuştu. Tabutuna gelinlik duvağı örtülen Gülşah Güler, darbe akşamı hainlerin bombalı saldırısında görev başındayken şehit düştü.

Özel Harekat Komiser Yardımcısı Şehit Cennet Yiğit de Gülşah Güler gibi Resim Öğretmenliği bölümü öğrencisiydi. Mezun olduktan sonra ataması gerçekleşmeyince çocukluk hayali olan polisliğe başvurup kazandı. Henüz 10 aylık polisti. Darbe gecesi Özel Harekat Dairesi’ne varıp mühimmat almaya gittiğinde vücuduna isabet eden misket bombasıyla şehit düştü. Şehit düşmeseydi 1 ay sonra nişanlanacak olan Cennet Yiğit memleketi Kayseri’de toprağa verildi.

Özel Harekat Komiser Yardımcısı Şehit Kübra Doğanay, Marmara Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nden mezun olup arkadaşları Gülşah ve Cennet’le komiserliğe giden yolda birlikte yürüdü. Darbe gecesi ablasının dualarla uğurladığı Kübra, arkadaşı Cennet’le birlikte mühimmat almak için gittiği görev yerinde ikinci bombanın atılmasıyla 23 yaşında şehadete erişti. Gencecik yaşlarında toprağa giren 3 fidanın yarım kalan arkadaşlıklarını, şehadetlerinden sonra anneleri yürütüyor. Her yıl mezarları başında toplanan anneleri şehit kızlarını yad ediyor.

Özel Harekat Polisi Şehit Sevda Güngör, dört çocuklu bir ailenin en küçüğüydü. Maliye bölümünden mezun olmuştu. Darbeyi öğrendiği an “Anne dua et bana. Fetih Suresi’ni oku.” diyerek annesinden dua etmesini istedi ve hızlıca görev yerine gitti. Kendisine bir daha ulaşamayan ailesi ilerleyen saatlerde kızlarının şehit olduğu haberini aldılar. Şehit Sevda Güngör de o gece şehitler kervanına katılmıştı. Polislikte yükselmeyi hedefleyen Şehit Güngör, makamların en güzeline yükselmişti. Evlilik hayallerini de mahşere erteleyen şehidimiz memleketi Adana’da toprağa verildi.

Komiser Yardımcısı Şehit Seher Yaşar, iki çocuklu ailenin tek kızıydı. Darbeden iki gün önce yeni yaşına giren Şehit Yaşar, darbe gecesi Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’nı canını siper ederek koruyanlar arasındaydı. Kızıyla şehit olmadan konuşan baba Yaşar, kızının “Baba burası çok karışık. Daha sonra konuşalım inşallah.” dediğini ve büyük ihtimalle ikinci patlamada şehit düştüğünü aktardı. Ankara Polatlı’nın ilk şehidi olarak kabul edilen Şehit Seher Yaşar da mesleğinde 1 yılını dolduramayan şehitler arasında bulunuyor.

Komiser Şehit Zeynep Sağır, şehit Özel Harekatçı kadınlarımızın en tecrübelisiydi. 2 çocuğu olan şehidimizin yurtdışı görevleri de bulunuyordu. Kuveyt elçiliğindeki 3 yıllık görevin ardından Manisa’ya dönmüştü. Kısa süreliğine Temel Özel Harekat Kursu’na uzman eğitimci olarak gittiği Ankara’da darbe gecesi şehit oldu. 16 yıllık polis olan Şehit Zeynep Sağır, “Elimde silahımla, arkadaşlarımla şehit olursam tören yapıldıktan sonra Cebeci Polis Şehitliği’ne defnedilmek istiyorum.” demişti ve vasiyeti üzere naaşı Cebeci Polis Şehitliği’ne defnedildi.

15 Temmuz sivil şehitleri

Kanlı 15 Temmuz darbe gecesi evlerinden dualarla ve korkusuzca çıkan sivil şehitlerimiz bizlere, ülkenin güvenliği tehlikeye düştüğü anda ölüme gözü kapalı koşan asker bir millet olma özelliğimizi hiç kaybetmediğimizi gösterdi. Sıcak bir Temmuz yazıydı. Gün normalinde seyrederken akşam 22.30 sıralarında hareketli anlar yaşanmaya, telefonlardan darbe olacağı söylentileri gelmeye başlamıştı. Milletimizi hareketlendiren bu iddia, yine milletimizi meydanlara dökmeye yetmişti. Devletin bekası için o gece köprüye koşan ve orada şehit düşen sivil kadınlarımız da vardı.

Şehit Ayşe Aykaç, o gece abdestini alıp darbecilere karşı eşiyle birlikle köprüye koştu. Tanklardan atılan kurşunlar kolundan girip kalbine saplanan 44 yaşındaki Ayşe Aykaç son nefesini hastanede eşinin yanında kelime-i şehadet getirerek verdi. Şehidin eşi Mustafa Aykaç, Ayşe Aykaç için normalde çekingen biri olduğunu söyledi. Fakat değişmeyen “kaderin cilvesi”dir ki o gece aslan kesilen nice kadınlarımız vardı. Şehit Aykaç da onlardan biriydi.

“Vatan söz konusu olunca kaplan kesilirdi.” diyor yakınları Şehit Sevgi Yeşilyurt için. Bir muhasebe şirketi çalışanı olan şehidimiz de kimseye muhtaç olmadan çocuklarını kendi başına büyüten bir Anadolu kadınıydı. Köprünün kapatıldığını duyar duymaz evden ayakkabısını bile giymeden hızlıca ayrıldı. En son damadıyla konuşan şehidimizin son sözlerinden biri de “Ölmek var, dönmek yok.” oldu. Tanıkların anlattıklarına göre köprüde ateş açılınca yere yatmasını söylemelerine rağmen tankın üzerine değil de şehadate koşarcasına gitti ve hainlerin kurşunu şehadetinin nişanesi oldu.

Şehit Türkan Türkmen Tekin de darbe gecesi FETÖ militanlarının halkın üzerine sürdüğü tankların altında kalarak şehit düşenlerden. Ailesiyle birlikte evden çıkarak önce Esenler Atışalanı Karakolu’na ardından da Atatürk Havalimanı’na gidip en ön safta darbe girişimini engellemek adına mücadele etti. Hainlerin tankın altına aldığı Türkan Türkmen Tekin, son nefesini hastanede eşinin kollarında verdi. Geriye ailesine ve bütün Türk kadınlarına şehadet için ölüme meydan okuyan cesaretini miras bıraktı.

Şehit Yıldız Gürsoy tıpkı diğer şehitlerimiz gibi evinden helallik isteyerek çıktı. Annesine son sözleri “Anne hakkını helal et. Ben ya gelirim ya gelmem.” oldu. Darbe gecesi atılan bombadan gelen şarapnel parçasıyla ağır yaralanan 42 yaşındaki Gürsoy daha fazla dayanamayıp daru’l- bekaya irtihal eyledi.

Doğu Anadolu şehitleri

Şehit Polis Şerife Özden Kalmış ve Nefise Çetin Özsoy; terör örgütü PKK’nın 8 Haziran 2016’da Mardin Emniyet Müdürlüğü’ne düzenlediği saldırıda hayata gözlerini yumdular. Şehit Kalmış, karnındaki 6 aylık bebeğiyle, Şehit Özsoy ise Edirne’de yakınlarına emanet ettiği 4 yaşındaki kızı Elif’e hasret kalarak bu dünyadan ayrıldı. Şehit Özsoy, şehadetinden 3 yıl önce Sultanahmet’te yaşanacak bir facianın önüne geçmişti. Sultanahmet Camii görevlisinin deyimiyle “10 erkeğe bedel” bir hamleyle canlı bombayı ele geçirerek etkisiz hale getirmişti. Şehit Şerife Özden Kalmış’ın ise şehit düşmeden önce oruçlu olduğu öğrenildi. Her ikisi de milletimizin güvenliğine ve mukaddesatına uzanan şerli elleri kırarken mücadeleleriyle bilindiler. İki şehidimiz de diğerleri gibi isimleriyle okullarda, sokaklarda, caddelerde anılarak çiçek açmaya devam edecektir.

Patlayıcı İmha Timi Komutanı Şehit Astsubay Esma Çevik de Hukuk Fakültesi’ni bitirip avukat olmayı hayal ediyordu. Alın yazısında askerlikten şehitliğe terfi etmek yazdığı için kararını çoktan vermişti. Hukuk Fakültesi’nden ayrıldıktan sonra asker olmak için hazırlıklarını yapan Esma Çevik, eline kına yakılarak mahallesinden davullu zurnalı bir asker düğünüyle görev yerine uğurlandı. Görevi boyunca şehit olacağını düşünen Esma Çevik, şehit düşmeden önce rüyasında üzerine bayrak sarılı bir tabut görmüştü. Türkiye’nin, anneler gününde kadınlara gül dağıttığı ve korkuya meydan okuyan görüntüleriyle hatırladığı Esma Çevik 9 Aralık 2019 tarihinde teröristlerin döşediği mayını imha ederken yaşanan patlamada şehit oldu.

Şehit Bedirhan bebeğin annesi Şehit Nurcan Karakaya. 31 Temmuz 2018’de yavrusu Bedirhan’la birlikte astsubay eşine doğum günü sürprizi yapmak için büyük cesaretiyle teröristlerin mayın döşediği yollardan Hakkari’deki üs bölgesine gitmişti. Ailesiyle geçirdiği 2 saatin onların son görüşmeleri olduğundan habersiz olan Nurcan Karakaya, dönerken eşinden helallik istemiş; Bedirhan bebek ise sebebini bilmediği bir huzursuzlukla ağlasa da babasına son defa sarılarak veda etmişti. Daha yaşayacak onca günleri varken kahpe terör örgütünün yola döşediği mayının patlaması sonucu bebeğiyle birlikte şehit düşen Nurcan Karakaya, bebeği Bedirhan’la birlikte Sivas Şarkışla Garnizon Şehitliği’nde yatmaktadır.

Adını iftiharla zikrettiklerimizin dışında ismini daha bilmediğimiz ve sayamadığımız, kitaplara sığmayacak nice kadın şehidimizi gıyaben anıyor, hepsinin kadınlar gününü kutluyoruz. Çünkü Türk kadını “omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layık”tır.

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.