Denizler ve okyanuslar insanlık tarihi boyunca hem kültürel hem de ekonomik olarak önemli bir yere sahip olmuştur. Günümüzde de bu durum devam etmekle birlikte deniz ve okyanuslar modern dünyayı birbirine bağlayan önemli birer unsur haline gelmiş durumdadır.
Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 80’inin denizler ve okyanuslar üzerinden gerçekleşmesi, ülkelerin bu ticaretin güvenliğini sağlamak ve hâkim olmak amacıyla kuvvetli deniz güçleri oluşturmasını sağlamıştır.
Yeni yüzyılla birlikte deniz ve okyanuslarda devam eden bu faaliyetler artık sualtı ve deniz tabanını da kapsayarak yeni bir mücadele alanına taşınmakta ve ülkeler yeni bir harekât sahasıyla tanışmaktadır.
Sualtı ve Deniz Tabanı Altyapıları ve Güvenliği
Denizler ve okyanuslarda yürütülen faaliyetler büyük çoğunlukla su üstünde yürütülse de sualtında ve deniz tabanında gerçekleştirilen çalışmalar önemli bir yer tutmaktadır. Sualtında ve deniz tabanında gerçekleştirilen bu faaliyetler büyük bir oranda ticari ve ekonomik faaliyetleri kapsasa da askeri veya bilimsel amaçlarla da geniş bir ölçüde icra edilmektedir.
Sualtı boru hatları ve elektrik iletim hatları küresel enerji transferi için kullanılan önemli su altyapılarıdır. Sualtı boru hatları, dünya genelindeki enerji transferinin önemli bir kısmını sağlar. Özellikle doğal gaz ve petrol taşımacılığında büyük rol oynarlar. Dünya genelinde sualtı boru hatlarıyla taşınan doğal gaz miktarının toplam doğal gaz tüketiminin yaklaşık %30-40’ını oluşturduğu tahmin edilmektedir. Bu boru ve iletim hatları, özellikle deniz aşırı uzaklıkları ve zorlu coğrafyaları geçme yetenekleri nedeniyle enerji transferinde kritik bir rol oynar.
Sualtı altyapıları aynı zamanda küresel iletişimde de kritik rol oynamaktadır. Sualtı iletişim kabloları, küresel internet trafiğinin büyük bir kısmını taşır. Tahminlere göre, dünya genelindeki veri iletişiminin yaklaşık yüzde 99’u sualtı fiber optik kablolar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu kablolar, kıtalar arası veri trafiğini sağlayarak internetin ve diğer iletişim ağlarının temelini oluşturur.
Bunun yanı sıra bilimsel amaçlı sensörler ve sualtı istasyonları ile askeri amaçlarla kullanılan sensör ağları, iletişim kabloları ve istasyonlar da diğer önemli sualtı ve deniz tabanı altyapıları olarak yer almaktadır.
Bu altyapıların çoğunlukla uluslararası sularda yer alması ve zorlayıcı sualtı koşulları sebebiyle güvenliklerinin sağlanması güç olmakta, kaza, sabotaj, saldırı ve casusluk faaliyetlerine karşı savunmasız durumdadırlar.
Özellikle petrol ve doğalgaz boru hatları, çok uzun mesafeler boyunca yer almaları sebebiyle boru hatlarının atmamı boyunca gözlem ve koruma faaliyetleri yürütmek mümkün olmamakta, bu sebeple de bu altyapılara karşı faaliyetler hem ülkeler hem de devlet dışı aktörlerin giderek daha fazla gündeminde yer almaktadır.
Ekonomik anlamda ciddi oranda katkıya sahip bu altyapılara verilebilecek hasarların hem milyarlarca dolarlık maddi kayba hem de ülkelerin enerji güvenliği ve bağımsızlıkları üzerinde kısıtlayıcı etkilere neden olma potansiyeli mevcuttur.
Sualtı ve Deniz Tabanı Altyapılarına Yönelik Tehditler
Sualtı ve deniz tabanı altyapıları doğal ve insan kaynaklı tehditlere karşı çoğunlukla savunmasız durumdadır. Deprem, tsunami, ve volkanik faaliyetler sonucu kolayca hasar görebilen bu yapılar, insan kaynaklı kazalar, sabotajlar, saldırılar ve istihbarat faaliyetleri nedeniyle sürekli olarak tehdit altındadır.
Ticari gemilerin belirlenmiş sahalar dışında demirlemeleri, balıkçılık faaliyetleri nedeniyle boru hatları ve iletim kabloları sıklıkla hasar görebilmektedir. Ekim 2023’te Baltık Denizi’nde bulunan Çin bandıralı bir ticari kargo gemisinin çapasıyla bir doğalgaz boru hattı ile iki ayrı sualtı fiber optik iletişim kablosuna aynı gün içerisinde zarar vererek kullanım dışı kalmalarına neden olması bu yapıların maruz kaldığı tehditlere dair iyi bir örnek sunmaktadır.
Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra Kasım 2024 tarihinde yine Baltık Denizi’nde bulunan iki ayrı sualtı fiber optik iletişim kablosunun aynı gün içerisinde zarar görmesiyle Litvanya, Almanya, Finlandiya ve İsveç olmak üzere toplamda dört NATO üyesi arasındaki iletişim ve internet hizmetlerinde aksamalar meydana gelmiştir. Kablolara zarar verdiğinden şüphelenilen ticari kargo gemisinin yine Çin bandıralı bir kuru yük gemisi olması kablolara verilen zararın bilinçli olarak yapılıp yapılmadığının sorgulanmasına neden oldu.
İsveç Donanması ve Danimarka Donanması tarafından takibe alınan Yi Peng isimli Çin kargo gemisi soruşturma ve araştırma çalışmaları tamamlanana kadar Kattegat Boğazı’na demirletildi.
Özellikle sığ su geçişleri ve denizlerde bulunan sualtı altyapıları ve iletişim kablolarının ticari gemiler kullanılarak bile gerçekleştirebilecek basit sabotaj faaliyetlerine maruz kalabilecek olmaları bu yapıları güvenliğinin sağlanmasının zorluklarına dair bir gösterge sunuyor.
Yine geçtiğimiz yıllarda Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 Doğalgaz Boru Hatlarına gerçekleştirilen sabotaj sonucu devre dışı kalması ve tamamen imha olması bir başka örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Sabotajın kim tarafından gerçekleştirildiği henüz tespit edilememiş olmasına karşın devam eden Ukrayna – Rusya Savaşı ile bağlantılı olarak bu saldırının gerçekleştirildiği üzerinde durulmaktadır.
Saldırı sonrasında Rusya’nın Avrupa’ya doğalgaz ihracında kullanılan ana rotalardan biri olan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 hatlarını oluşturan dört borudan üçünün hasar görerek devre dışı kalırken bir borunun ise hasar görmediği açıklandı.
Yaklaşık 15 milyar avroluk maliyete sahip hatlar saldırı sonrasında tamamen devre dışı kalırken onarım maliyetlerinin 500 milyon avroyu aşabileceği ve hasarın onarımının zorluğu nedeniyle hattın kullanım dışı bırakılması değerlendiriliyor.
Sığ denizler, su geçişleri ve karaya çıkış noktaları gibi alanlarda deniz yüzeyine yakın olarak yer almaları bu yapılara ulaşımın nispeten kolay olmasına ve terör örgütleri gibi devlet dışı aktörler tarafından gerçekleştirilecek saldırılara karşı açık olmasına neden olmaktadır.
Terör örgütleri tarafından doğalgaz boru hatları veya fiber optik iletişim kablolarına yönelik olarak gerçekleştirilebilecek bu tip saldırılar yaratacağı doğrudan zarara ek olarak dolaylı olarak da ülke ve küresel ekonomiye de zarar verebilme potansiyeline sahiptir.
Deniz tabanı ve sualtı altyapılarını tehdit eden bir başka faktör de istihbarat faaliyetleri olarak öne çıkmaktadır. Dünyada gerçekleştirilen iletişimin yaklaşık yüzde 99’unun gerçekleştiği sualtı veri iletim kabloları dinleme ve siber casusluk amacıyla yapılacak fiziksel müdahalelerin tehdidine maruz kalabilmektedir.
Bu tip faaliyetlerin en ünlü ve iyi örneklerinden biri Soğuk Savaş sırasında ABD tarafından Sovyetler Birliği’nin askeri haberleşmesini dinlemek amacıyla Sovyet Donanmasına ait bir sualtı veri iletim kablosuna dinleme cihazı yerleştirildiği Ivy Bells Operasyonu’dur.
ABD, Kamçatka Yarımadasında bulunan ve nükleer balistik füze denizaltılarının bulunduğu Petropavlovsk Üssü’nü Sovyet Pasifik Filosu Karargahına bağlayan sualtı veri iletim kablosuna CIA, NSA ve ABD Donanmasının ortak operasyonu ile ABD Donanma dalgıçları, kabloyu 120 metre derinlikte tespit ederek muhafazasını delmeden kablonun etrafına sarılan ve üzerinden yapılan tüm iletişimleri bir dinleme cihazı yerleştirmeyi başardı ve yaklaşık 10 yıl boyunca bu şifresiz haberleşme kanalını üzerindeki tüm haberleşme trafiğini gözlemledi.
Geleceğin Yeni Muharebe Sahası: Sualtı ve Deniz Tabanı Harbi
Günümüzde, ülkelerin küresel çapta birbiri ile daha entegre hale gelmesiyle birlikte iletişim ve enerji bağlantılarını sağlayan kritik sualtı ve deniz tabanı altyapılarının öneminin artması, ülkeleri bu alanda yeni saldırı ve savunma araçları edinmeye zorluyor.
Rusya ve Çin gibi ülkeler Batılı ülkeler için kritik öneme sahip bu gibi yapıları hedef almak amacıyla yeni denizaltılar ve derin deniz araçlarını envanterlerine kazandırırken, Batılı ülkeler yeni savunma tedbirleri geliştirmek amacıyla çalışmalar yürütmekte ve ortaklıklar kurmaktadırlar. NATO, iletişim kablolarının zarar görmesi halinde iletişim trafiğini uzayda bulunan uydulara taşınması için çeşitli projeleri finanse ederken bazı batılı ülkeler ise boru hatları ve iletişim kablolarının güvenliğini sağlayabilmek için yeni nesil algılama teknolojileri üzerinde çalışmalar yürütmektedir.
Rusya, Çin, ABD gibi ülkelerin derin denizlerde operasyon yürütebilecek özel denizaltılar ve insansız sualtı araçlarını envanterlerine alması, NATO ve Kuzey Avrupa ülkelerinin sualtı ve deniz tabanı altyapılarının korunması amacıyla ortak bir deklarasyonla birlikte hareket etme kararı alması, gelecekte sualtının ve deniz tabanının önemli bir harekât sahası olarak yer alacağının önemli bir göstergesi olarak öne çıkmaktadır.
İnsansız deniz araçları, insansız sualtı araçları, derin deniz araçları ve denizaltılar gibi araçların ise geleceğin bu yeni muharebe sahasının aktörleri olarak sıklıkla karşımıza çıkacak olması, bu alanlardaki gelişmelerin takip edilmesi ve yeni teknolojilerin geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Özellikle insansız su üstü ve sualtı araçlarının hem saldırı hem de savunma için düşük maliyetli ve geniş çaplı çözümler sunmaktadır.