ABD’nin F-35 savaş uçağı projesinde sorunlar bitmek bilmiyor!
ABD menşeili şirket Lockheed Martin’in geliştirdiği F-35A’ya entegre edilen 25mm otomatik topun doğruluk ve etkinlik sorunları, Pentagon raporlarında yeniden gün yüzüne çıktı. Savunma çevrelerinde büyük umutlarla geliştirilen bu sistem, beklenen performansın çok uzağında bir tablo sergiliyor.
Pentagon’un Operasyonel Test ve Değerlendirme Ofisi’nin (DOT&E) Şubat 2024 tarihli raporunda, F-35A’nın silah sistemindeki tasarım, yazılım ve montaj hatalarının çözülmüş gibi görünmesine rağmen, bu çözümün etkili bir şekilde doğrulanamadığı belirtildi.
Söz konusu durumlar ise yalnızca silah sisteminin değil, projenin genel yapısal sorunlarını da bir kez daha gündeme taşıyor.
Tasarım ve Yazılım Sorunları
F-35A’nın dört namlulu GAU-22/A topu, tasarımı itibarıyla büyük bir yenilik olarak lanse edilmişti. Uçağın sol motor girişinin üzerine monte edilen bu top, dakikada 3.300 mermi ateşleme kapasitesine sahip olmasıyla dikkat çekmişti. Ancak raporlar, bu sistemin hem tasarım hem de yazılım kaynaklı ciddi sorunlar yaşadığını ortaya koydu.
Pentagon’a sunulan son raporlarda, dakikada 3.300 mermi ateşleyebilen bu silahın, yanlış hizalama ve yazılım hataları nedeniyle hem hedefi vuramadığı hem de uçağın kendi yapısına zarar verdiği ortaya çıktı. Ayrıca, yıllar içinde silah kullanımının neden olduğu yapısal çatlaklar da ciddi bir endişe kaynağı olarak rapor edildi.
Pilotların, kasklarına yansıtılan bilgilerdeki hatalar da silahın etkinliğini daha da düşürdü. Geleneksel bir başüstü gösterge (HUD) yerine kask ekranı kullanan F-35 pilotları, bu simgeleme hataları nedeniyle hedefi vurmakta zorlandı.
Söz konusu sorunlar ve zarar da çatlaklar ve yapısal zayıflıklar şeklinde kendini gösterirken, bu durum bir kere daha F-35’in operasyonel güvenilirliğine gölge düşürdü.
F-35’te geleneksel bir baş üstü ekran (HUD) bulunmuyor. Bunun yerine, pilotlar tüm bilgileri kask vizörlerinden alıyor. Ancak, bu yenilikçi sistemin kusurları, silahın etkili kullanımını ciddi şekilde engelledi. Bu sorun, yalnızca F-35A için değil, projenin diğer varyantları için de geçerli.
F-35 Projesi ve Bakım Sorunları
F-35’in sorunları yalnızca silah sistemiyle sınırlı değil. DOT&E raporu ek olarak, projenin genelinde bakım ve lojistik süreçlerinde ciddi eksiklikler bulunduğunu ve bu durumun F-35’in operasyonel hazırlık oranlarını düşürdüğünü de belirtiyor.
Pentagon’un 2024 yılına ait bu raporu, bu süreçlerdeki eksikliklerin operasyonel hazırlık oranlarını düşürdüğünü ve muhtemel savaş senaryolarında risk yarattığını belirtti. Ayrıca belirtmek gerekir ki, F-35’in savaş alanında ne kadar etkili olabileceği konusundaki bu soru işaretleri tüm varyantları için geçerliliğini koruyor.
Geçmişte, bu uçakların bakım için gereken süre ve maliyetler, operasyonel görevlerde düşük kullanılabilirlik oranlarına yol açmıştı. Elbette bu durum, özellikle uzun süreli ve yoğun tempolu savaş senaryolarında büyük bir risk oluşturuyor.
F-35A ve A-10 Karşılaştırması
F-35A, ABD Hava Kuvvetleri tarafından efsanevi A-10 Warthog’un yerine geçmesi planlanan uçak olarak tanıtılmıştı. Ancak bu geçişin sorunsuz olması bir yana, F-35’in A-10’un görevlerini üstlenip üstlenemeyeceği hala büyük bir soru işareti.
A-10’un sahip olduğu 30mm GAU-8/A silahı, 1.174 mermilik bir kapasiteye sahipken, F-35A’nın GAU-22/A silahı yalnızca 180 mermi taşıyabiliyor. F-35A’nın söz konusu mermi kapasitesi, yalnızca 3 saniyelik bir ateşleme süresi sağlıyor ve bu süre 1.174 mermi kapasitesine sahip A-10 Warthog’un 30mm GAU-8/A silahıyla kıyaslandığında oldukça yetersiz kalıyor.
Ayrıca, F-35’in kullandığı PGU-48/B mühimmatının etkinliği ve maliyeti de tartışma konusu. Bir merminin maliyeti 131 dolara ulaşırken, bu mühimmatın zırhlı araçlar ve yumuşak hedefler üzerindeki etkisi henüz tam anlamıyla kanıtlanmış değil. Özellikle, A-10’un görev aldığı yoğun çatışma bölgelerinde F-35A’nın sınırlı mühimmat kapasitesi ve top etkinliği, askeri stratejistler için ciddi bir endişe kaynağı.
Pentagon ve iyileştirme çabaları
F-35 programından Müşterek Program Ofisi (Joint Programme Office, JPO), yapılan donanım ve yazılım değişiklikleriyle topun doğruluğunu ve etkili kullanımını artırdıklarını savunuyor. Ancak Pentagon’un DOT&E ofisi, bu iddiaların operasyonel testlerle doğrulanamadığını ve mevcut veri eksikliğinin, uzun vadeli operasyonel değerlendirmeler üzerinde belirsizlik yarattığını vurguluyor.
Özellikle 2018 ve 2019 yıllarında gerçekleştirilen testlerde ortaya çıkan sorunların çoğu, yeni yazılım güncellemeleri ve tasarım revizyonlarıyla giderilmeye çalışılmış olsa da, bu düzeltmelerin gerçek savaş koşullarında nasıl bir performans göstereceği hâlâ bilinmiyor.
F-35 projesinin uzun yıllardır eleştirilmesinin temelinde, projenin maliyet-fayda dengesi ve operasyonel beklentiler arasındaki uçurum yer alıyor. ABD’nin en pahalı savunma projelerinden biri olan F-35, başlangıçta tüm savaş görevlerini üstlenebilecek bir “müşterek taarruz uçağı” olarak tasarlanmıştı. Ancak proje, yıllar içinde gerek teknik gerekse lojistik açıdan ciddi eksikliklerle anılmaya devam ediyor.
F-35’in sınırlı mühimmat kapasitesi, özellikle yakın hava destek görevlerinde etkisini önemli ölçüde sınırlandırıyor. Tasarım ve montaj hatalarından kaynaklanan yanlış hizalama ve yapısal zayıflıklar, silahın doğruluğunu olumsuz etkilerken, aynı zamanda uçağın kendisine zarar verecek boyutlara ulaşabiliyor. Bunların yanı sıra, bakım ve lojistik süreçlerindeki eksiklikler, yüksek maliyetler ve uzun bakım süreleri nedeniyle F-35’in operasyonel kullanılabilirliğini ciddi şekilde düşürüyor. Bu sorunlar, uçağın yalnızca teknik kapasitesini değil, aynı zamanda savaş alanındaki etkinliğini de tartışmalı hale getiriyor.
F-35 projesi, yüksek maliyeti ve teknik sorunları nedeniyle sürekli eleştiri alıyor. ABD ordusunun bu projeye olan büyük mali ve stratejik bağımlılığı, savaş alanında yeni ve beklenmedik sorunlara yol açabilir. F-35’in 25mm topu gibi spesifik sistemlerde yaşanan sorunlar, bu projenin genel güvenilirliği konusunda ciddi şüpheler uyandırıyor. Pentagon’un bu sorunları çözme çabaları devam etse de, uzun vadeli başarı hala belirsiz… Fakat bu noktada, F-35 projesi, “teknoloji harikası” bir uçak olmaktan uzak bir örnek olarak karşımızda duruyor diyebiliriz.