Askeri unsurların üstün kabiliyetlere sahip olması, bu husustaki hedeflerin gerçekleştirilmesinin ana kaynağı olagelmiştir. Muharebe sahalarının ve sınır hatlarının zorlu koşulları altında askerlerin; yüksek dayanıklılık, güç ve hız gibi fiziksel kabiliyetlerin yanı sıra liderlik, takım çalışması ve kriz yönetimi gibi sosyal kabiliyetlere de sahip olması gerekmektedir. Askerlerin psikolojik üstünlüklerinin korunması ise bu süreçteki temel bir koşuldur.
Nisan 1988 tarihinde Washington Post’ta çıkan ve 2000 yılında CIA tarafından ayrıca erişime açılan bir habere göre, ABD Ordusu’nun endorfin, meditasyon, paranormal ve diğer olağandışı performans iyileştirme yöntemlerine olan ilgisi yeni bir şey değildir. Ordu, duyu dışı algılama (altıncı his), “extrasensory perception (ESP)” üzerine çeşitli testler yürütmüştür. Öte yandan söz konusu yayına göre, askeri ve istihbarat birimleri Sovyetler Birliği’nin psişik yeteneklerin geliştirilmesinde ilerleme kaydettiği yönünde endişeleri bulunmaktadır. Buna göre, “Ruslar, başkalarının davranışlarını etkileyebiliyor, duyguları veya sağlığı değiştirebiliyor ve zihinsel telepati yoluyla insanları bayıltıp öldürebiliyorlardı.” Dahası psişik alanındaki Batılı araştırmacıların bazıları, nükleer tesislerdeki ABD veya müttefik personeline yönelik subliminal algı tekniklerinin (subliminal mesaj, televizyon sinyalleri veya telepatik yollarla taşınabilir) zararlı etkilerinden endişe duymaktaydı.[1]
Güvenlik güçlerinin psişik alanındaki olası faaliyetleri ayrı bir araştırma konusunu teşkil ediyor. Bununla birlikte doğrudan CIA’in veri tabanından erişilebilen bu yayının günümüzle taşıdığı ortaklıklar, oldukça ilgi çekicidir:
(1) Güvenlik güçleri, üstünlük elde edebilmek adına yeni kabiliyetler edinmek durumundadır.
(2) Kritik etkiler doğurabileceği değerlendirilen alanlarda rakip unsurların faaliyetleri, manipülatif ifadelerin kullanılmasını gerektirebilecek düzeyde tedirgin edicidir.
Bugün yapay zeka, tümüyle benzer koşullar altında güvenlik stratejilerini belirliyor. Elbette bu süreç, geçmişte farklı örneklerde de gözlendiği üzere pek çok bilinçli ve bilinçsiz balonu içerisinde barındırıyor.
SXSW 2024’te değerlendirmelerde bulunan ABD’li askeri yetkili Troy Denomy, ilk zamanlarda ordudaki liderlerin “Hey Troy, yapay zeka istiyorum… benim için yapay zeka işleri yap” şeklinde diyaloglarıyla karşılaştığını ifade etmiştir. Denomy bu hususta orduda önemli bir öğrenmenin gerçekleştiğini vurgularken, “Yapay zeka her derde deva değil, bir araçtır.” ifadesini kullanmıştır. [2]
Hangi amaçla, hangi temel öncelikler için kullanılacağı belirlenmediği durumda yapay zeka, yeni bir harcama maddesi olmanın ötesine geçemez. Bu temel ilke ile hareket edebilmek adına dönüşümü doğru biçimde okumak ve olası etkilerin güç ve kapsamını doğru biçimde belirlemek son derece önemlidir.
Muharebe sahasının insansızlaşması, yeni bir fenomen olarak gelişirken; savaş ve barış ortamının karmaşık ve değişken ortamı için insan, hala önemli bir unsur olmayı sürdürüyor. Hava savunma platformları ve insansız kara-hava-deniz platformları gibi askeri kabiliyetlere sunduğu güçle muharebe sahasının insansızlaşmasını hızlandıran yapay zeka, bir yandan da insan unsurunun kabiliyetlerini artırıyor.
Artırılmış insanlık “augmented humanity” işte bu noktada kendisini gösteriyor. Mayıs 2021’de İngiltere Savunma Bakanlığı tarafından “Human Augmentation – The Dawn of a New Paradigm” başlığı ile yayınlanan bir rapora göre, savaşın merkezinde yer alan insanın, savaşın en zayıf halkasını oluşturması bir paradokstur. Görevi ne olursa olsun (dron pilotu, piyade, siber güvenlik uzmanı vb.) düşmanları ve çevreyi yenebilmesi adına güvenlik birimlerinin daha güçlü, daha hızlı, daha zeki, daha dirençli ve mobil olmaları istenmektedir. Bu noktada Bakanlık, “öldürücülüğü, hayatta kalma kabiliyetini ve hareketliliği artıran teknolojiler” tasarladıklarını vurgulamıştır. Bakanlığa göre, teknoloji daha sofistike hale geldikçe bilim insanları, insanlardan ziyade makineler üzerinde yoğunlaşmış olsa da bu durum değişmeye başlamıştır. [3]
Artırılmış insan askerler hangi özellikleriyle ayrışabilir?
Fiziksel Performans
- Artan güç, hız ve dayanıklılık
- Gelişmiş duyu işlevleri ve kapsamı
Psikolojik Performans
- Dikkat, uyanıklık ve belleğin iyileştirilmesi
- Algılama ve durumsal farkındalığın artması
- Daha iyi karar verme
- Daha etkili öğrenme
Sosyal Performans
- İletişimin iyileştirilmesi
- Daha iyi grup uyumu – daha güçlü birlikler
Sağlık ve Savaşa Hazırlık
- Artan sağlık ve iyi oluş (refah)
- Yaralanmalardan ve yaralardan hızlı iyileşme
- Geliştirilmiş dayanıklılık ve kararlılık [4]
Temmuz 2021’de değerlendirmelerde bulunan ABD Uzay Kuvvetleri Bilim, Teknoloji ve Araştırma Direktörü Joel Mozer’e göre, geçen yüzyılda Batı uygarlığı sanayiye dayalı bir toplumdan bilgiye dayalı bir topluma dönüştü. Ancak bugün, “human augmentation” çağının eşiğindeyiz. Buna göre stratejik rakiplerinin gerisinde kalmamak için ABD’nin, ulusal savunma alanındaki faaliyetlerinde bu yeni çağı benimsemesi gerekmektedir. Mozer’e göre teknoloji, insan zekası ile makine verimliliğinin, gücünün ve hızının birleşimi ile “süper insan” yetenekleri yaratabilir. Gelecek on yılda, bu tür insan-makine iş birliğinin yeni seviyelerine ulaşacağız ve sonuç olarak hayal bile edilemeyen yeni yetenekler göreceğiz. [5]
Aralık 2020’de değerlendirmelerde bulunan dönemin Fransa Savunma Bakanı Florence Parly ise insanlığın uzun zamandır savaşlarla mücadele edebilmek için fiziksel veya bilişsel yeteneklerini artırmanın yollarını aradığını vurgulamıştır. Bu noktada Parly, muhtemel ilerlemelerin, askerlerin bedenlerine kapasite artırıcı özelliklerin eklenmesine yol açabileceğini belirtmiştir. [6]
Şubat 2021 tarihli bir rapora göre Fransa “artırılmış asker” kavramını, etik değerler kapsamında ele almakta ve insan genetiğinde değişimlerin oluşmasına kaynaklık edebilecek teknolojileri reddetmektedir. Öte yandan rapora göre bu, artırılmış askerlere ilgi duyulmadığı anlamına gelmemektedir. Fransa, “Spiderman” tipi artırılmış askerler yerine “Iron Man” tipi artırılmış askerlere odaklanmaktadır. [7]
Marvel evrenindeki kurgusal gelişmeler doğrultusunda bu süreç ele alındığında Fransızların askerlerine, radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılarak genetiği değişen Spiderman yerine yapay zeka destekli zırhı ile ileri seviye özellikler taşır hale gelen Iron Man’e benzer kabiliyetlere kazandırmaya odaklandığını söylemek gerekir.
ABD ordusu tarafından 2019 yılında yayınlanan bir rapora göre, ABD Savunma Bakanlığı personelleri insan/makine geliştirme teknolojilerine ilişkin toplumsal farkındalık ve algıların küresel değerlendirmesini yapmalıdır. Buna göre, etik endişeler nedeniyle ABD’lilerin isteksiz kaldığı teknolojilerin düşman unsurlar tarafından daha kolay benimseneceği yönünde bir algı bulunmaktadır. Ancak raporda “düşmanların” bu teknolojilere karşı tutumlarının hiçbir zaman doğrulanmadığı belirtilmiştir. Öte yandan rapora göre, yeni teknolojilerin tanıtılmasının ardından ortaya çıkan toplumsal endişe, beklenmedik siyasi engeller yaratabilir ve değerine veya gerçekçi riskine bakılmaksızın yerel benimseme sürecini yavaşlatabilir. Küresel tutumların değerlendirilmesi, yeni teknolojilerin sosyo-politik engeller nedeniyle benimsenmesinin zor olabileceği ve düşmanca teknolojilerin benimsenmesinin muhtemelen daha kolay kabul edileceği yerlerin öngörülmesini sağlayacaktır. [8]
Artırılmış insanlara giden yolculukta, küresel yaklaşım, teknolojinin gideceği yönü belirleyecektir. Rapora göre, ABD Savunma Bakanlığı kontrolü altındaki dinamik yasal, güvenlik ve etik çerçevelerin geliştirilmesine yatırım yapmalıdır. Çerçeveler, bu teknolojilerin ABD ve diğer ülkelerde (“müttefik ve düşman”) ne kadar hızlı geliştiği göz önüne alındığında yetersizdir. Bu nedenle, Bakanlık, bireysel gizliliği korurken, güvenliği sürdürürken ve kişisel ve kurumsal riskleri yönetirken ABD ve müttefiklerinin tanımlanmış yararlarını en üst düzeye çıkaran ileriye dönük politikaları (iç ve dış) desteklemelidir. Bu çerçeveler ABD içinde veya dışında geliştirilen yeni teknolojilere hızlı ve duyarlı bir şekilde yanıt verecek şekilde yapılandırılmalıdır. [9]
Dolayısıyla etik; itibar, güvenilirlik ve temel ilkelere bağlılığın ötesinde teknolojinin gelişimine yön verebilecek en güçlü unsurlardan biridir. Bu bakımdan etik, temel teknolojilere yatırım yapma, özel sektörü belirli bir hedeflere yönlendirme, düşman unsurların doktrinlerini tespit etme ve olası artırılmış insan askerlerin varlığının müttefik doktrinlerle uyumluluğunu sağlama gibi teknoloji üzerinde sonuç doğurabilecek faktörlerde önemli bir etki alanına sahiptir. [10]
Kamuoyuna farklı dönemlerde yansıyan bilgilere göre ABD, askerlerinin güvenliğini korumak, fiziksel yaralanma riskini azaltmak, yorgunluğu azaltmak ve gücünü artırmak gibi hedefler doğrultusunda giyilebilir dış iskelet sistemleriyle ilgilenmektedir. Önemli bir örnek olarak 2018 yılında Lockheed Martin tarafından yayınlanan bir makaleye göre, şirket yapay zeka destekli dış iskelet sistemini geliştirmek üzere ABD ordusundan 6,9 milyon dolarlık bir kaynak temin etmiştir.
DARPA, yüksek performanslı, çift yönlü beyin-bilgisayar arayüzleri geliştirmeyi amaçlamaktadır. İnsansız hava araçlarının ve aktif siber savunma sistemlerinin kontrolü veya karmaşık askeri görevler sırasında başarılı bir şekilde çoklu görev yapmak için bilgisayar sistemleriyle ekip çalışması gibi çeşitli ulusal güvenlik uygulamalarının mümkün olabileceği değerlendirilmektedir. DARPA’ya göre sistem, ameliyat gerektirmeyecek ve insan tarafından taşınabilir olacaktır. [11]
2020 yılında kamuoyuna yansıyan bilgilere göre DARPA, askerlerin güvenli gıda ve suya erişim sınırlılıkları ile uyku bozuklukları gibi yaygın sağlık sorunlarına karşı dirençli hale getirilmesi için çalışmaktadır. DARPA bu gerekliliği, deri altına implante edilen veya yutulup bağırsakta tutulan cihazlar aracılığıyla karşılamayı hedeflemektedir. [12]
DARPA tarafından yürütülen başka bir program, askeri faaliyetler kapsamında önem arz eden aşırı doz oploid’e (ağrı kesici veya uyuşturucu olarak kullanılan opioid türü ilaçların tehlikeli seviyelerde tüketilmesi), organofosfat zehirlenmesine (tarım ilaçları gibi organofosfat içeren kimyasallara maruz kalma sonucu ortaya çıkan zehirlenme durumu), gama ışınlarına maruz kalmaya ve influenza enfeksiyonuna karşı koymaya odaklanmaktadır. Program, genoma kalıcı değişiklik yapmadan bu durumlara karşı önlemler geliştirmeyi amaçlamaktadır. Öte yandan resmi olmayan değerlendirmelere göre, mevcut bilimsel bilgilerin çok ötesinde olmakla birlikte teorik olarak, hayvandan gen ekleyerek insanın işitme aralığını genişletmek veya gece görüşü sağlamak gibi yeni özellikleri askerlere sunabilecek kalıcı modifikasyonlar yapmak mümkün olabilir. [13]
ABD yönetiminin teknolojiden oldukça geniş çaplı katkılar beklemesi, rakiplerinin, alandaki faaliyetlerinden de benzer biçimde “endişe” etmesine neden olmaktadır.
2020 yılında değerlendirmelerde bulunan dönemin ABD Ulusal İstihbarat Direktörü John Ratcliffe, Çin yönetiminin; ABD’ye ve gezegenin geri kalanına ekonomik, askeri ve teknolojik olarak hakimiyet kurma niyetinde olduğunu belirtmiştir. ABD istihbaratına dayandırdığı bilgilerde Ratcliffe, Çin’in biyolojik olarak gelişmiş yeteneklere sahip askerler geliştirme hedefiyle askerler üzerinde insan testleri yaptığını ifade etmiştir. [14]
ABD ordusu tarafından desteklenen bir topluluk olan Mad Scientist Laboratory’de 2023 yılında yayınlanan bir analizde Çin’in Sivil-Askeri Bütünleşme (Civil-Military Fusion) ulusal stratejisinin, Çin askerlerinde sürüngen gece görüşü veya yüksek zeka gibi belirli özellikler yaratmayı hedefleyen gen düzenleme çabalarını içerdiğini iddia etmiştir. [15]
ABD’nin Çin ile girdiği teknolojik savaş, ABD’li otoritelerin Çin’in faaliyetlerine mevcudun ötesinde bir anlam yüklemesi ile sonuçlanabilmektedir. Bununla birlikte ikiz bebeklerin genleriyle oynayan bilim insanı He Jiankui’nin “tıbbı yasa dışı şekilde kullanma” suçlamasıyla yargılandığı davada yalnızca 3 yıl hapis cezası ve 3 milyon yuan (430 bin dolar) para cezasına çarptırılması dikkat çekicidir. [16] 2024 yılında değerlendirmelerde bulunan He Jiankui, tutuklanmasına neden olan müdahalesi ile “gurur” duyduğunu belirtmiştir. He Jiankui, HIV’e karşı bağışıklı hale geldiğini iddia ettiği ikizlerin, genlerinde tıbbi amaç dışında herhangi bir değişiklik yapılmadığını belirtmiştir.[17]
Yapay zeka, beyin-bilgisayar arayüzü ve biyoloji gibi alanlardaki ilerlemeler doğrultusunda, normal ve yapay arasındaki çizgi, “normal algısını” rahatsız edecek biçimde giderek bulanıklaşmaktadır.
Çin’in eski Genelkurmay Başkan yardımcısı Qi Jianguo, 2019 yılında yaptığı değerlendirmede, mekanik savaş çağında “hava hakimiyeti”, “deniz hakimiyeti” ve “elektromanyetik hakimiyetin” savaş alanını domine ettiğini; bilgi çağında ise “bilgi hakimiyeti”, “beyin hakimiyeti” ve “zeka hakimiyetinin” savaş alanına hakim olacağını belirtmiştir. Qi Jianguo’ya göre, yapay zekanın “her şeyi yapabilir” olduğunu düşünmekten kaçınılmalı, stratejik açıdan uyanık kalmalı ve yapay zekanın askeri alandaki uygulamalarına bilimsel bir bakış açısıyla yaklaşılmalıdır. Bilimsel olarak, yapay zekanın farklı gelişim aşamalarında ne yapabileceği, ne dereceye kadar yapabileceği ve insan zekası ile yapay zekanın derinlemesine entegrasyonu gerektiren alanlarda ne yapılabilir olduğu daha iyi cevaplanmalıdır. [18]
Açık kaynaklara yansıyan bilgilere göre Çin ordusuna bağlı National University of Defense Technology (NUDT) yirmi yılı aşkın süredir beyin-bilgisayar arayüzü üzerine çalışmalar yürütmektedir. İlgili programa liderlik eden Hu Dewen’e göre: “Makinelerin yüksek işlevselliği ile insanların yüksek zekasının kombinasyonu, sistemlerin yüksek performansını sağlamak için önemli bir uygulama alanıdır.” Benzer biçimde Çin ordusuna bağlı Information Engineering University’de dron ve robot gibi cihazların beyin aracılığıyla kontrol edilmesine dair çalışmalar yürütülmektedir. [19]
PLA Daily’ye (Çin ordusuna bağlı basın kuruluşu) dayandırılan bir habere göre, Çinli kaynaklar “Savaş, bedenleri yok etme arayışından, rakibi felç etme ve kontrol etmeye doğru kaymaya başladı.” ifadesini kullanmıştır. Buna göre beyin, yeni silah konseptlerinin saldırı ve savunmasında ana hedef haline gelmiştir. Bu kapsamda “beyin kontrol silahları” gibi farklı olası kabiliyetler anılmaktadır. [20]
Çin’in artırılmış insanlığı etik bağlamda ele alış biçimi, Batı ile farklılaşabilmektedir. Mevcut özgür düşünce koşulları altında Batı, sanat dünyasının teknolojiye yönelik distopik anlatısının da etkisiyle oluşan negatif algılar ve toplumsal baskılarla, kıyasla daha yoğun biçimde mücadele etmek durumundadır. Bununla birlikte Çin, yönetmeliklerden ayrıştırılmış bir teknoloji gelişim bölgesi değildir. Örneğin, Şubat 2024’de Çin’de beyin-bilgisayar arayüzlerine ilişkin etik ilkeleri belirleyen bir kılavuz yayınlanmıştır. Kılavuza göre, beyin-bilgisayar arayüzü araştırmalarına katılacak deneklerin bilgi hakkına ve kişisel onuruna saygı gösterilmeli, karar verme özerkliklerine saygı duyulmalı ve insan beyninin yapısında, işlevsel ve zihinsel bilinç açısından mümkün olan en yüksek derecede bütünlük korunmalıdır. Beyin-bilgisayar arayüzü araştırmaları, riskler ve faydaları tam olarak değerlendirmelidir. Çocuk ve ergenlerin nöral gelişimini içeren çalışmalarda daha sıkı etik değerlendirme, inceleme ve risk önleme önlemleri benimsemelidir. [21]
Teknolojinin bilim kurgu gerçekliğine yaklaştığı şu günlerde, askeri kabiliyetlerdeki olası değişimleri ve bu husustaki perspektifleri anlamak, var olma mücadelesi için kritik bir öneme sahiptir. Öte yandan bu doğrultuda ilerlerken mevcut güdülerin; askerin farklı beslenme alışkanlıkları doğrultusunda güçlendirilmeye çalışıldığı MÖ. 5. yüzyıldan ya da sınırlı teknolojik kabiliyetler altında askerlerin psişik kabiliyetlerini artırmaya yönelik uygulamaların bulunduğu 20. yüzyıldan farklı olmadığının fark edilmesi gerekir.
Bugün etik tartışmalar bir kenara bırakılsa ve yukarıda zikredilen kabiliyetlerde çığır açıcı ilerlemeler bir anda elde edilse dahi askerler tarihte ilk kez korkudan arındırılmayacaktır. Farklı uyaranlarla korkudan arındırılmış, hissizleştirilmiş askeri birlikler, tarihte pek çok kez muharebe sahasında yerini almıştır.
Yine bu süreçte önemli olan bir diğer husus ne kadar şaşırtıcı sonuçlar doğursa da çağımız teknolojilerini askeri ve sivil alandaki tüm sorunlarımızı çözen, her zaman en iyi karşılığı sunan mucizevi varlık olarak algılamamakta gizlidir. Teknolojiye mevcut ve olası kabiliyetlerinin ötesinde anlamlar biçmek, hedeflenenin aksine temelde bir teknoloji balonu oluşturmak anlamına gelecektir.
Teknolojiye yönelik beklentilerimizi tanımlamak ve bu doğrultuda çıktılar elde etmek için öncelikle sorunlarımızı doğru biçimde tanımlamamız gerekir. Bu, artırılmış insan askerler gibi yeni ve çarpıcı askeri gerçeklikler için de geçerlidir.
Kaynakça
[1] https://www.cia.gov/readingroom/docs/CIA-RDP96-00791R000200230016-5.pdf (Erişim tarihi: 17.04.2024).
[2] “Humanoids or Augmented Humans: Accelerating Autonomy with AI | SXSW 2024”, https://www.youtube.com/watch?v=dryEPvWhIQw&t=1416s (Erişim tarihi: 17.04.2024).
[3] UK Ministry of Defence, “Human Augmentation – The Dawn of a New Paradigm”, https://assets.publishing.service.gov.uk/media/609d23c6e90e07357baa8388/Human_Augmentation_SIP_access2.pdf (Erişim tarihi:17.04.2024). s.19.
[4] UK Ministry of Defence, “Human Augmentation – The Dawn of a New Paradigm”, https://assets.publishing.service.gov.uk/media/609d23c6e90e07357baa8388/Human_Augmentation_SIP_access2.pdf (Erişim tarihi:17.04.2024). s.70.
[5] “AFRL Inspire – 2021”, https://www.youtube.com/watch?v=VYy0UXyGhDA (Erişim tarihi: 21.04.2024).
[6] “France to Start Research into ‘Enhanced Soldiers’”, https://www.bbc.com/news/world-europe-55243014 (Erişim tarihi: 21.04.2024).
[7] “France Armed Foce Updated”, https://franceintheus.org/IMG/pdf/FAFU/FAFU_007c.pdf (Erişim tarihi: 21.04.2024). s.9.
[8] “Cyborg Soldier 2050: Human/Machine Fusion and the Implications for the Future of the DOD”, https://apps.dtic.mil/sti/pdfs/AD1083010.pdf (Erişim tarihi:22.04.2024). s.4.
[9] “Cyborg Soldier 2050: Human/Machine Fusion and the Implications for the Future of the DOD”, https://apps.dtic.mil/sti/pdfs/AD1083010.pdf (Erişim tarihi:22.04.2024). s.4.
[10] “Lockheed Martin Secures U.S. Army Exoskeleton Development Agreement”, https://news.lockheedmartin.com/2018-11-29-Lockheed-Martin-Secures-U-S-Army-Exoskeleton-Development-Agreement (Erişim Tarihi: 22.04.2024). ; Joe Saballa, “US Army Requests Info on Performance-Enhancing Exoskeleton”, https://www.thedefensepost.com/2022/03/30/us-army-exoskeleton/?expand_article=1 (Erişim Tarihi: 22.04.2024).
[11] “Next-Generation Nonsurgical Neurotechnology”, https://www.darpa.mil/program/next-generation-nonsurgical-neurotechnology (Erişim Tarihi: 22.04.2024).
[12] David Hambling, “Pentagon Wants Cyborg Implant To Make Soldiers Tougher”, https://www.forbes.com/sites/davidhambling/2020/06/05/darpa-wants-cyborg-implant-to-make-soldiers-tougher/?sh=64e4a2d46483 (Erişim Tarihi: 22.04.2024).
[13] Ashley Koca, “DARPA Funded Gene Modulation, the New Genetic Medicine?”, https://sites.imsa.edu/hadron/2019/11/21/darpa-funded-gene-modulation-the-new-genetic-medicine/ (Erişim Tarihi: 24.04.2024). ; “Cyborg Dawn?”, https://dronewars.net/wp-content/uploads/2023/05/DW-Cyborg-Dawn-WEB.pdf (Erişim Tarihi: 24.04.2024. s.22-23.
[14] Adam Gabbatt, “China Conducting Biological Tests to Create Super Soldiers, US Spy Chief Says”, https://www.theguardian.com/world/2020/dec/04/china-super-soldiers-biologically-enhanced-john-ratcliffe (Erişim Tarihi: 24.04.2024).
[15] “456. China: Leader in Military Application of Biological Human Performance Enhancement by 2030”, https://madsciblog.tradoc.army.mil/456-china-leader-in-military-application-of-biological-human-performance-enhancement-by-2030/ (Erişim Tarihi: 24.04.2024).
[16] “Çin’de Bebek Genleriyle Oynayan Biyofizikçi He Jiankui, 3 Yıl Hapis Cezasına Çarptırıldı”, https://tr.euronews.com/2019/12/30/cin-de-bebek-genleriyle-oynayan-biyofizikci-he-jiankui-3-yil-hapis-cezasina-carptirildi (Erişim Tarihi: 24.04.2024).
[17] Justin McCurry “Scientist who Gene-edited Babies is Back in Lab and ‘Proud’ of Past Work Despite Jailing”, https://www.theguardian.com/science/2024/apr/01/crispr-cas9-he-jiankui-genome-gene-editing-babies-scientist-back-in-lab (Erişim Tarihi: 24.04.2024).
[18] http://www.81.cn/jfjbmap/content/2019-07/25/content_239260.htm (Erişim Tarihi: 24.04.2024).
[19] Elsa B. Kania, “Minds at War China’s Pursuit of Military Advantage through Cognitive Science and Biotechnology”, https://ndupress.ndu.edu/Portals/68/Documents/prism/prism_8-3/prism_8-3_Kania_82-101.pdf (Erişim Tarihi: 24.04.2024). s.87.
[20] “Chinese ‘Brain Control’ Warfare Work Revealed”, https://www.washingtontimes.com/news/2021/dec/29/pla-brain-control-warfare-work-revealed/ (Erişim Tarihi: 24.04.2024).
[21] Liu Caiyu, “China rolls out ethical guideline for brain-computer interfaces research”, https://www.globaltimes.cn/page/202402/1306687.shtml (Erişim Tarihi: 24.04.2024). ; “Ethics Guidelines for Brain-Computer Interface Research”, https://cset.georgetown.edu/wp-content/uploads/t0584_brain_computer_ethics_EN.pdf (Erişim Tarihi: 24.04.2024). s.3.
Diğer Kaynaklar
- https://www.defence-industries.com/articles/human-augmentation-technologies-in-the-military-implications-and-b2b-opportunities
- https://finabel.org/wp-content/uploads/2021/10/33.-The-Evolution-of-the-Augmented-Soldier.pdf
- https://assets.publishing.service.gov.uk/media/609d23c6e90e07357baa8388/Human_Augmentation_SIP_access2.pdf
- https://www.defense.gouv.fr/sites/default/files/ministere-armees/20200921_Comit%C3%A9%20d%27%C3%A9thique%20de%20la%20d%C3%A9fense%20-%20Avis%20soldat%20augment%C3%A9%20-%20version%20anglaise.pdf
- https://www.rand.org/pubs/research_reports/RRA2520-1.html
- https://warontherocks.com/2022/07/the-future-of-chinas-cognitive-warfare-lessons-from-the-war-in-ukraine/