Balkanlar’da istikrar: Hırvat diplomatın casusluğu?

Sırbistan ve Hırvatistan gerginliği son bulmuyor! Snajder casus mu?

Sırbistan Dışişleri Bakanlığı Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Snajder’in “Viyana Sözleşmesinin 9. Maddesi uyarınca” istenmeyen kişi ilan edilmesine karar verildiğini duyurdu. Sırbistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, ülkede casusluk yaptığına dair belgeler ortaya çıkan diplomat Snajder’in “istenmeyen kişi” ilan edildiği belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada Hırvat diplomatın iddia edilen casusluğunun ayrıntıları verilmeden “Snajder, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki mesleki görevi sırasında diplomatik normlar çerçevesinden büyük ölçüde ayrılmış ve yukarıda belirtilen sözleşmeyi ihlal etmiştir” denildi.

Hırvatistan Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Hırvat diplomat Hrvoje Snajder’i istenmeyen kişi ilan etme kararının “karşılıklı ilişkilerin bozulmasına yönelik bir adım” olduğunu söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada “Yetkili Hırvat diplomatın sınır dışı edilmesinin gerekçesini tamamen reddediyoruz” denildi.

Açıklamada, Sırbistan’ın bu kararının Balkanlar’da istikrar ve güvenlik kavramlarının tüm Avrupa için olağanüstü önem taşıdığı bir dönemde alınmasının yanlış olduğu ve zaten halihazırda hassas ve istikrarsız olan bölgenin siyasi ve güvenlik durumlarının daha da istikrarsızlaşacağı öne sürüldü.

Snajder

Hırvatistan’ın Belgrad Büyükelçisi Hidajet Biscevic ise konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmayı reddetti. Biscevic “[Snajder’in] ne yaptığını bilsem bile söylememeliyim, ayrıntılara giremem çünkü bu benim yetki alanımın dışında. Yorum yok!” dedi.

Sınır dışı işlemi, 1990’lardaki savaş sırasında düşman olan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemin ardından geldi.

Sırbistan – Hırvatistan arasındaki sorunlar

Sırpların, Büyük Sırbistan hayali, Hırvat topraklarının büyük bir kısmı ile tüm Bosna-Hersek ve Makedonya topraklarından oluşur. 1991 yılında Hırvatistan’da yaşayan Sırplar, Sırp liderliğinin teşvikiyle Hırvatistan topraklarının üçte birini ele geçiren Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni kurdu. Sırp güçlerinin istila ettiği bölgelerden tahmini 170.000 – 250.000 arası Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller sınır dışı edildi. Yüzlerce Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller ise öldürüldü.

Savaş

Hırvatistan Savaşı ya da Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı, Hırvat kaynaklarında Domovinski rat (Anavatan Savaşı) olarak adlandırılan bu savaş Sırp kaynaklarında genellikle Rat u Hrvatskoj (Hırvatistan Savaşı) olarak geçer. 1991-1995 yılları arasında Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmiş Hırvat hükûmetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ve yerel Sırp güçleri arasında gerçekleşen savaştır. JNA Hırvatistan’daki operasyonlarını 1992 yılında bitirmiştir.

Hırvatistan, milliyetçi lider Franjo Tuđman önderliğinde 25 Haziran 1991’de ayaklanarak bağımsız olduğunu ilan etti. Bunun üzerine federal Yugoslav güçleri anında müdahale ettiler. Bağımsızlığını ilan eden Hırvatlara karşı federal güçler tam anlamıyla bir savaş başlattılar. Sahil açıklarındaki Yugoslav gemileri, Hırvatistan’daki hedeflere bombardıman yaparken, Hırvat kuvvetleri federal kışlaları muhakeme altına aldılar, erzak teminini engellediler. Kuşatma altındaki askerler çevredeki bölgeleri rastgele bombardımana tuttular. 1991’de Sırplar, Hırvatistan nüfusunun sekizde birini oluşturuyordu. Federasyon kuvvetlerinin kışkırttıkları Sırp paramiliter güçler kitle imhasına başladılar. Ocak 1992’de BM önderliğinde bir ateşkes imzalandı. Fakat bundan önce 10.000’den fazla insan ölmüş 14 anlaşma da bozulmuştu.

Temmuz 1992’de Dubrovnik’in Sırp paramiliterler tarafından top ateşine tutulması, barış çabalarını fiyaskoya çevirdi.

1 Mayıs 1995’te Hırvatlar Batı Slavonya’nın bölgesine saldırdılar. Oradaki 2.000 kişi öldürüldü ve 30.000’den fazla Sırp’ı sınır dışı ettiler. Sırplar bunun üzerine Zagreb’e güdümlü mermiler ateşleyerek şehrin tam merkezinde birkaç insanın ölmesine sebep oldular.

Hırvatistan ordusu milliyetçi lider Franjo Tudjman önderliğinde 4 Ağustos 1995 sabahı Sırplara yönelik saldırı başlattı. Fırtına Harekâtı adı verilen operasyonda 100 bin asker görev aldı.

Hırvat askerler Sırpların kontrolündeki Krayina bölgesini bombaladı. Sırp ayrılıkçıların kalesi konumundaki Krayina’nın başkenti Knin başta olmak üzere birçok bölge ağır bombardıman faaliyetlerinin hedefi oldu. Dört gün süren askeri operasyonda Hırvatistan ordusu neredeyse tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle ile Sırbistan’ın “Büyük Sırbistan” hayalleri suya düştü.

700’den fazla sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilen Fırtına Harekâtı sonucu 200 binden fazla Sırp vatandaşı bölgeden sürüldü. 1991 yılında Hırvatların Yugoslavya’dan kopmasıyla başlayan savaş 4 yılda 20 binden fazla can aldı.

simsek_operasyonu

Savaş sonrası

Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı’nın sona ermesinin ardından, iki ülke 9 Eylül 1996’da diplomatik ilişkiler kurdu. Hırvatistan, 1999 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda Sırbistan’a karşı bir soykırım davası açtı ve Zagreb’in geri çekme taleplerini reddetmesinin ardından, Belgrad yönetimi de 2010 yılında karşı dava açtı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi her iki iddiayı da destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı için her iki dava da 3 Şubat 2015 tarihinde reddedildi. Mahkeme, her iki tarafın da şüphesiz suç işlediğine, ancak soykırım amacıyla işlenmediğine, bu nedenle kendi soykırım tanımına göre bunun soykırım olarak kabul edilmediğine karar verdi.

Sınır problemi

Tuna nehrinin kıvrımlı olması nedeniyle kadastro tanımlamasına göre Sırbistan ile Baranya’nın doğu sınırı takip edilmiyor, çünkü her ülke ana nehir akışının kendi tarafındaki bölgeyi kontrol ediyor.

Daha güneyde, Vukovar yakınlarında ve Šarengrad yakınlarında, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nin (Yugoslavya zamanı) bir parçası olan iki nehir adası (Vukovar Adası ve Šarengrad Adası) vardır, ancak savaş sırasında Sırp kontrolü altına girmişlerdir.

Hırvatistan, Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu’nun 1991 tarihli Yugoslav cumhuriyetleri arasındaki tüm iç sınırların uluslararası hale gelmesi kararı nedeniyle adaların iade edilmesini istiyor. Sırbistan’ın tutumu, ülkeler arasındaki doğal sınırın, adaları Sırp toprakları haline getirecek olan ana Tuna akışının ortası olduğu yönünde.

Sonuç olarak; Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma düşmanlık ve 1991-1995 yılları arasındaki çatışma ve savaştan kaynaklı çözülememiş kayıp kişiler meselesi nedeniyle zor durumda. Ayrıca iki ülke, sınır anlaşmazlığını da henüz çözüme kavuşturabilmiş değil.

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Sırbistan ve Hırvatistan gerginliği son bulmuyor! Snajder casus mu?

Sırbistan Dışişleri Bakanlığı Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Snajder’in “Viyana Sözleşmesinin 9. Maddesi uyarınca” istenmeyen kişi ilan edilmesine karar verildiğini duyurdu. Sırbistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, ülkede casusluk yaptığına dair belgeler ortaya çıkan diplomat Snajder’in “istenmeyen kişi” ilan edildiği belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada Hırvat diplomatın iddia edilen casusluğunun ayrıntıları verilmeden “Snajder, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki mesleki görevi sırasında diplomatik normlar çerçevesinden büyük ölçüde ayrılmış ve yukarıda belirtilen sözleşmeyi ihlal etmiştir” denildi.

Hırvatistan Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Hırvat diplomat Hrvoje Snajder’i istenmeyen kişi ilan etme kararının “karşılıklı ilişkilerin bozulmasına yönelik bir adım” olduğunu söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada “Yetkili Hırvat diplomatın sınır dışı edilmesinin gerekçesini tamamen reddediyoruz” denildi.

Açıklamada, Sırbistan’ın bu kararının Balkanlar’da istikrar ve güvenlik kavramlarının tüm Avrupa için olağanüstü önem taşıdığı bir dönemde alınmasının yanlış olduğu ve zaten halihazırda hassas ve istikrarsız olan bölgenin siyasi ve güvenlik durumlarının daha da istikrarsızlaşacağı öne sürüldü.

Snajder

Hırvatistan’ın Belgrad Büyükelçisi Hidajet Biscevic ise konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmayı reddetti. Biscevic “[Snajder’in] ne yaptığını bilsem bile söylememeliyim, ayrıntılara giremem çünkü bu benim yetki alanımın dışında. Yorum yok!” dedi.

Sınır dışı işlemi, 1990’lardaki savaş sırasında düşman olan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemin ardından geldi.

Sırbistan – Hırvatistan arasındaki sorunlar

Sırpların, Büyük Sırbistan hayali, Hırvat topraklarının büyük bir kısmı ile tüm Bosna-Hersek ve Makedonya topraklarından oluşur. 1991 yılında Hırvatistan’da yaşayan Sırplar, Sırp liderliğinin teşvikiyle Hırvatistan topraklarının üçte birini ele geçiren Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni kurdu. Sırp güçlerinin istila ettiği bölgelerden tahmini 170.000 – 250.000 arası Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller sınır dışı edildi. Yüzlerce Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller ise öldürüldü.

Savaş

Hırvatistan Savaşı ya da Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı, Hırvat kaynaklarında Domovinski rat (Anavatan Savaşı) olarak adlandırılan bu savaş Sırp kaynaklarında genellikle Rat u Hrvatskoj (Hırvatistan Savaşı) olarak geçer. 1991-1995 yılları arasında Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmiş Hırvat hükûmetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ve yerel Sırp güçleri arasında gerçekleşen savaştır. JNA Hırvatistan’daki operasyonlarını 1992 yılında bitirmiştir.

Hırvatistan, milliyetçi lider Franjo Tuđman önderliğinde 25 Haziran 1991’de ayaklanarak bağımsız olduğunu ilan etti. Bunun üzerine federal Yugoslav güçleri anında müdahale ettiler. Bağımsızlığını ilan eden Hırvatlara karşı federal güçler tam anlamıyla bir savaş başlattılar. Sahil açıklarındaki Yugoslav gemileri, Hırvatistan’daki hedeflere bombardıman yaparken, Hırvat kuvvetleri federal kışlaları muhakeme altına aldılar, erzak teminini engellediler. Kuşatma altındaki askerler çevredeki bölgeleri rastgele bombardımana tuttular. 1991’de Sırplar, Hırvatistan nüfusunun sekizde birini oluşturuyordu. Federasyon kuvvetlerinin kışkırttıkları Sırp paramiliter güçler kitle imhasına başladılar. Ocak 1992’de BM önderliğinde bir ateşkes imzalandı. Fakat bundan önce 10.000’den fazla insan ölmüş 14 anlaşma da bozulmuştu.

Temmuz 1992’de Dubrovnik’in Sırp paramiliterler tarafından top ateşine tutulması, barış çabalarını fiyaskoya çevirdi.

1 Mayıs 1995’te Hırvatlar Batı Slavonya’nın bölgesine saldırdılar. Oradaki 2.000 kişi öldürüldü ve 30.000’den fazla Sırp’ı sınır dışı ettiler. Sırplar bunun üzerine Zagreb’e güdümlü mermiler ateşleyerek şehrin tam merkezinde birkaç insanın ölmesine sebep oldular.

Hırvatistan ordusu milliyetçi lider Franjo Tudjman önderliğinde 4 Ağustos 1995 sabahı Sırplara yönelik saldırı başlattı. Fırtına Harekâtı adı verilen operasyonda 100 bin asker görev aldı.

Hırvat askerler Sırpların kontrolündeki Krayina bölgesini bombaladı. Sırp ayrılıkçıların kalesi konumundaki Krayina’nın başkenti Knin başta olmak üzere birçok bölge ağır bombardıman faaliyetlerinin hedefi oldu. Dört gün süren askeri operasyonda Hırvatistan ordusu neredeyse tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle ile Sırbistan’ın “Büyük Sırbistan” hayalleri suya düştü.

700’den fazla sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilen Fırtına Harekâtı sonucu 200 binden fazla Sırp vatandaşı bölgeden sürüldü. 1991 yılında Hırvatların Yugoslavya’dan kopmasıyla başlayan savaş 4 yılda 20 binden fazla can aldı.

simsek_operasyonu

Savaş sonrası

Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı’nın sona ermesinin ardından, iki ülke 9 Eylül 1996’da diplomatik ilişkiler kurdu. Hırvatistan, 1999 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda Sırbistan’a karşı bir soykırım davası açtı ve Zagreb’in geri çekme taleplerini reddetmesinin ardından, Belgrad yönetimi de 2010 yılında karşı dava açtı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi her iki iddiayı da destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı için her iki dava da 3 Şubat 2015 tarihinde reddedildi. Mahkeme, her iki tarafın da şüphesiz suç işlediğine, ancak soykırım amacıyla işlenmediğine, bu nedenle kendi soykırım tanımına göre bunun soykırım olarak kabul edilmediğine karar verdi.

Sınır problemi

Tuna nehrinin kıvrımlı olması nedeniyle kadastro tanımlamasına göre Sırbistan ile Baranya’nın doğu sınırı takip edilmiyor, çünkü her ülke ana nehir akışının kendi tarafındaki bölgeyi kontrol ediyor.

Daha güneyde, Vukovar yakınlarında ve Šarengrad yakınlarında, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nin (Yugoslavya zamanı) bir parçası olan iki nehir adası (Vukovar Adası ve Šarengrad Adası) vardır, ancak savaş sırasında Sırp kontrolü altına girmişlerdir.

Hırvatistan, Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu’nun 1991 tarihli Yugoslav cumhuriyetleri arasındaki tüm iç sınırların uluslararası hale gelmesi kararı nedeniyle adaların iade edilmesini istiyor. Sırbistan’ın tutumu, ülkeler arasındaki doğal sınırın, adaları Sırp toprakları haline getirecek olan ana Tuna akışının ortası olduğu yönünde.

Sonuç olarak; Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma düşmanlık ve 1991-1995 yılları arasındaki çatışma ve savaştan kaynaklı çözülememiş kayıp kişiler meselesi nedeniyle zor durumda. Ayrıca iki ülke, sınır anlaşmazlığını da henüz çözüme kavuşturabilmiş değil.

Sırbistan ve Hırvatistan gerginliği son bulmuyor! Snajder casus mu?

Sırbistan Dışişleri Bakanlığı Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Snajder’in “Viyana Sözleşmesinin 9. Maddesi uyarınca” istenmeyen kişi ilan edilmesine karar verildiğini duyurdu. Sırbistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, ülkede casusluk yaptığına dair belgeler ortaya çıkan diplomat Snajder’in “istenmeyen kişi” ilan edildiği belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada Hırvat diplomatın iddia edilen casusluğunun ayrıntıları verilmeden “Snajder, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki mesleki görevi sırasında diplomatik normlar çerçevesinden büyük ölçüde ayrılmış ve yukarıda belirtilen sözleşmeyi ihlal etmiştir” denildi.

Hırvatistan Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Hırvat diplomat Hrvoje Snajder’i istenmeyen kişi ilan etme kararının “karşılıklı ilişkilerin bozulmasına yönelik bir adım” olduğunu söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada “Yetkili Hırvat diplomatın sınır dışı edilmesinin gerekçesini tamamen reddediyoruz” denildi.

Açıklamada, Sırbistan’ın bu kararının Balkanlar’da istikrar ve güvenlik kavramlarının tüm Avrupa için olağanüstü önem taşıdığı bir dönemde alınmasının yanlış olduğu ve zaten halihazırda hassas ve istikrarsız olan bölgenin siyasi ve güvenlik durumlarının daha da istikrarsızlaşacağı öne sürüldü.

Snajder

Hırvatistan’ın Belgrad Büyükelçisi Hidajet Biscevic ise konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmayı reddetti. Biscevic “[Snajder’in] ne yaptığını bilsem bile söylememeliyim, ayrıntılara giremem çünkü bu benim yetki alanımın dışında. Yorum yok!” dedi.

Sınır dışı işlemi, 1990’lardaki savaş sırasında düşman olan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemin ardından geldi.

Sırbistan – Hırvatistan arasındaki sorunlar

Sırpların, Büyük Sırbistan hayali, Hırvat topraklarının büyük bir kısmı ile tüm Bosna-Hersek ve Makedonya topraklarından oluşur. 1991 yılında Hırvatistan’da yaşayan Sırplar, Sırp liderliğinin teşvikiyle Hırvatistan topraklarının üçte birini ele geçiren Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni kurdu. Sırp güçlerinin istila ettiği bölgelerden tahmini 170.000 – 250.000 arası Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller sınır dışı edildi. Yüzlerce Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller ise öldürüldü.

Savaş

Hırvatistan Savaşı ya da Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı, Hırvat kaynaklarında Domovinski rat (Anavatan Savaşı) olarak adlandırılan bu savaş Sırp kaynaklarında genellikle Rat u Hrvatskoj (Hırvatistan Savaşı) olarak geçer. 1991-1995 yılları arasında Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmiş Hırvat hükûmetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ve yerel Sırp güçleri arasında gerçekleşen savaştır. JNA Hırvatistan’daki operasyonlarını 1992 yılında bitirmiştir.

Hırvatistan, milliyetçi lider Franjo Tuđman önderliğinde 25 Haziran 1991’de ayaklanarak bağımsız olduğunu ilan etti. Bunun üzerine federal Yugoslav güçleri anında müdahale ettiler. Bağımsızlığını ilan eden Hırvatlara karşı federal güçler tam anlamıyla bir savaş başlattılar. Sahil açıklarındaki Yugoslav gemileri, Hırvatistan’daki hedeflere bombardıman yaparken, Hırvat kuvvetleri federal kışlaları muhakeme altına aldılar, erzak teminini engellediler. Kuşatma altındaki askerler çevredeki bölgeleri rastgele bombardımana tuttular. 1991’de Sırplar, Hırvatistan nüfusunun sekizde birini oluşturuyordu. Federasyon kuvvetlerinin kışkırttıkları Sırp paramiliter güçler kitle imhasına başladılar. Ocak 1992’de BM önderliğinde bir ateşkes imzalandı. Fakat bundan önce 10.000’den fazla insan ölmüş 14 anlaşma da bozulmuştu.

Temmuz 1992’de Dubrovnik’in Sırp paramiliterler tarafından top ateşine tutulması, barış çabalarını fiyaskoya çevirdi.

1 Mayıs 1995’te Hırvatlar Batı Slavonya’nın bölgesine saldırdılar. Oradaki 2.000 kişi öldürüldü ve 30.000’den fazla Sırp’ı sınır dışı ettiler. Sırplar bunun üzerine Zagreb’e güdümlü mermiler ateşleyerek şehrin tam merkezinde birkaç insanın ölmesine sebep oldular.

Hırvatistan ordusu milliyetçi lider Franjo Tudjman önderliğinde 4 Ağustos 1995 sabahı Sırplara yönelik saldırı başlattı. Fırtına Harekâtı adı verilen operasyonda 100 bin asker görev aldı.

Hırvat askerler Sırpların kontrolündeki Krayina bölgesini bombaladı. Sırp ayrılıkçıların kalesi konumundaki Krayina’nın başkenti Knin başta olmak üzere birçok bölge ağır bombardıman faaliyetlerinin hedefi oldu. Dört gün süren askeri operasyonda Hırvatistan ordusu neredeyse tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle ile Sırbistan’ın “Büyük Sırbistan” hayalleri suya düştü.

700’den fazla sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilen Fırtına Harekâtı sonucu 200 binden fazla Sırp vatandaşı bölgeden sürüldü. 1991 yılında Hırvatların Yugoslavya’dan kopmasıyla başlayan savaş 4 yılda 20 binden fazla can aldı.

simsek_operasyonu

Savaş sonrası

Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı’nın sona ermesinin ardından, iki ülke 9 Eylül 1996’da diplomatik ilişkiler kurdu. Hırvatistan, 1999 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda Sırbistan’a karşı bir soykırım davası açtı ve Zagreb’in geri çekme taleplerini reddetmesinin ardından, Belgrad yönetimi de 2010 yılında karşı dava açtı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi her iki iddiayı da destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı için her iki dava da 3 Şubat 2015 tarihinde reddedildi. Mahkeme, her iki tarafın da şüphesiz suç işlediğine, ancak soykırım amacıyla işlenmediğine, bu nedenle kendi soykırım tanımına göre bunun soykırım olarak kabul edilmediğine karar verdi.

Sınır problemi

Tuna nehrinin kıvrımlı olması nedeniyle kadastro tanımlamasına göre Sırbistan ile Baranya’nın doğu sınırı takip edilmiyor, çünkü her ülke ana nehir akışının kendi tarafındaki bölgeyi kontrol ediyor.

Daha güneyde, Vukovar yakınlarında ve Šarengrad yakınlarında, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nin (Yugoslavya zamanı) bir parçası olan iki nehir adası (Vukovar Adası ve Šarengrad Adası) vardır, ancak savaş sırasında Sırp kontrolü altına girmişlerdir.

Hırvatistan, Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu’nun 1991 tarihli Yugoslav cumhuriyetleri arasındaki tüm iç sınırların uluslararası hale gelmesi kararı nedeniyle adaların iade edilmesini istiyor. Sırbistan’ın tutumu, ülkeler arasındaki doğal sınırın, adaları Sırp toprakları haline getirecek olan ana Tuna akışının ortası olduğu yönünde.

Sonuç olarak; Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma düşmanlık ve 1991-1995 yılları arasındaki çatışma ve savaştan kaynaklı çözülememiş kayıp kişiler meselesi nedeniyle zor durumda. Ayrıca iki ülke, sınır anlaşmazlığını da henüz çözüme kavuşturabilmiş değil.

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Sırbistan ve Hırvatistan gerginliği son bulmuyor! Snajder casus mu?

Sırbistan Dışişleri Bakanlığı Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Snajder’in “Viyana Sözleşmesinin 9. Maddesi uyarınca” istenmeyen kişi ilan edilmesine karar verildiğini duyurdu. Sırbistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, ülkede casusluk yaptığına dair belgeler ortaya çıkan diplomat Snajder’in “istenmeyen kişi” ilan edildiği belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada Hırvat diplomatın iddia edilen casusluğunun ayrıntıları verilmeden “Snajder, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki mesleki görevi sırasında diplomatik normlar çerçevesinden büyük ölçüde ayrılmış ve yukarıda belirtilen sözleşmeyi ihlal etmiştir” denildi.

Hırvatistan Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Hırvat diplomat Hrvoje Snajder’i istenmeyen kişi ilan etme kararının “karşılıklı ilişkilerin bozulmasına yönelik bir adım” olduğunu söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada “Yetkili Hırvat diplomatın sınır dışı edilmesinin gerekçesini tamamen reddediyoruz” denildi.

Açıklamada, Sırbistan’ın bu kararının Balkanlar’da istikrar ve güvenlik kavramlarının tüm Avrupa için olağanüstü önem taşıdığı bir dönemde alınmasının yanlış olduğu ve zaten halihazırda hassas ve istikrarsız olan bölgenin siyasi ve güvenlik durumlarının daha da istikrarsızlaşacağı öne sürüldü.

Snajder

Hırvatistan’ın Belgrad Büyükelçisi Hidajet Biscevic ise konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmayı reddetti. Biscevic “[Snajder’in] ne yaptığını bilsem bile söylememeliyim, ayrıntılara giremem çünkü bu benim yetki alanımın dışında. Yorum yok!” dedi.

Sınır dışı işlemi, 1990’lardaki savaş sırasında düşman olan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemin ardından geldi.

Sırbistan – Hırvatistan arasındaki sorunlar

Sırpların, Büyük Sırbistan hayali, Hırvat topraklarının büyük bir kısmı ile tüm Bosna-Hersek ve Makedonya topraklarından oluşur. 1991 yılında Hırvatistan’da yaşayan Sırplar, Sırp liderliğinin teşvikiyle Hırvatistan topraklarının üçte birini ele geçiren Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni kurdu. Sırp güçlerinin istila ettiği bölgelerden tahmini 170.000 – 250.000 arası Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller sınır dışı edildi. Yüzlerce Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller ise öldürüldü.

Savaş

Hırvatistan Savaşı ya da Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı, Hırvat kaynaklarında Domovinski rat (Anavatan Savaşı) olarak adlandırılan bu savaş Sırp kaynaklarında genellikle Rat u Hrvatskoj (Hırvatistan Savaşı) olarak geçer. 1991-1995 yılları arasında Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmiş Hırvat hükûmetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ve yerel Sırp güçleri arasında gerçekleşen savaştır. JNA Hırvatistan’daki operasyonlarını 1992 yılında bitirmiştir.

Hırvatistan, milliyetçi lider Franjo Tuđman önderliğinde 25 Haziran 1991’de ayaklanarak bağımsız olduğunu ilan etti. Bunun üzerine federal Yugoslav güçleri anında müdahale ettiler. Bağımsızlığını ilan eden Hırvatlara karşı federal güçler tam anlamıyla bir savaş başlattılar. Sahil açıklarındaki Yugoslav gemileri, Hırvatistan’daki hedeflere bombardıman yaparken, Hırvat kuvvetleri federal kışlaları muhakeme altına aldılar, erzak teminini engellediler. Kuşatma altındaki askerler çevredeki bölgeleri rastgele bombardımana tuttular. 1991’de Sırplar, Hırvatistan nüfusunun sekizde birini oluşturuyordu. Federasyon kuvvetlerinin kışkırttıkları Sırp paramiliter güçler kitle imhasına başladılar. Ocak 1992’de BM önderliğinde bir ateşkes imzalandı. Fakat bundan önce 10.000’den fazla insan ölmüş 14 anlaşma da bozulmuştu.

Temmuz 1992’de Dubrovnik’in Sırp paramiliterler tarafından top ateşine tutulması, barış çabalarını fiyaskoya çevirdi.

1 Mayıs 1995’te Hırvatlar Batı Slavonya’nın bölgesine saldırdılar. Oradaki 2.000 kişi öldürüldü ve 30.000’den fazla Sırp’ı sınır dışı ettiler. Sırplar bunun üzerine Zagreb’e güdümlü mermiler ateşleyerek şehrin tam merkezinde birkaç insanın ölmesine sebep oldular.

Hırvatistan ordusu milliyetçi lider Franjo Tudjman önderliğinde 4 Ağustos 1995 sabahı Sırplara yönelik saldırı başlattı. Fırtına Harekâtı adı verilen operasyonda 100 bin asker görev aldı.

Hırvat askerler Sırpların kontrolündeki Krayina bölgesini bombaladı. Sırp ayrılıkçıların kalesi konumundaki Krayina’nın başkenti Knin başta olmak üzere birçok bölge ağır bombardıman faaliyetlerinin hedefi oldu. Dört gün süren askeri operasyonda Hırvatistan ordusu neredeyse tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle ile Sırbistan’ın “Büyük Sırbistan” hayalleri suya düştü.

700’den fazla sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilen Fırtına Harekâtı sonucu 200 binden fazla Sırp vatandaşı bölgeden sürüldü. 1991 yılında Hırvatların Yugoslavya’dan kopmasıyla başlayan savaş 4 yılda 20 binden fazla can aldı.

simsek_operasyonu

Savaş sonrası

Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı’nın sona ermesinin ardından, iki ülke 9 Eylül 1996’da diplomatik ilişkiler kurdu. Hırvatistan, 1999 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda Sırbistan’a karşı bir soykırım davası açtı ve Zagreb’in geri çekme taleplerini reddetmesinin ardından, Belgrad yönetimi de 2010 yılında karşı dava açtı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi her iki iddiayı da destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı için her iki dava da 3 Şubat 2015 tarihinde reddedildi. Mahkeme, her iki tarafın da şüphesiz suç işlediğine, ancak soykırım amacıyla işlenmediğine, bu nedenle kendi soykırım tanımına göre bunun soykırım olarak kabul edilmediğine karar verdi.

Sınır problemi

Tuna nehrinin kıvrımlı olması nedeniyle kadastro tanımlamasına göre Sırbistan ile Baranya’nın doğu sınırı takip edilmiyor, çünkü her ülke ana nehir akışının kendi tarafındaki bölgeyi kontrol ediyor.

Daha güneyde, Vukovar yakınlarında ve Šarengrad yakınlarında, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nin (Yugoslavya zamanı) bir parçası olan iki nehir adası (Vukovar Adası ve Šarengrad Adası) vardır, ancak savaş sırasında Sırp kontrolü altına girmişlerdir.

Hırvatistan, Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu’nun 1991 tarihli Yugoslav cumhuriyetleri arasındaki tüm iç sınırların uluslararası hale gelmesi kararı nedeniyle adaların iade edilmesini istiyor. Sırbistan’ın tutumu, ülkeler arasındaki doğal sınırın, adaları Sırp toprakları haline getirecek olan ana Tuna akışının ortası olduğu yönünde.

Sonuç olarak; Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma düşmanlık ve 1991-1995 yılları arasındaki çatışma ve savaştan kaynaklı çözülememiş kayıp kişiler meselesi nedeniyle zor durumda. Ayrıca iki ülke, sınır anlaşmazlığını da henüz çözüme kavuşturabilmiş değil.

Sırbistan ve Hırvatistan gerginliği son bulmuyor! Snajder casus mu?

Sırbistan Dışişleri Bakanlığı Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Snajder’in “Viyana Sözleşmesinin 9. Maddesi uyarınca” istenmeyen kişi ilan edilmesine karar verildiğini duyurdu. Sırbistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, ülkede casusluk yaptığına dair belgeler ortaya çıkan diplomat Snajder’in “istenmeyen kişi” ilan edildiği belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada Hırvat diplomatın iddia edilen casusluğunun ayrıntıları verilmeden “Snajder, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki mesleki görevi sırasında diplomatik normlar çerçevesinden büyük ölçüde ayrılmış ve yukarıda belirtilen sözleşmeyi ihlal etmiştir” denildi.

Hırvatistan Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Hırvat diplomat Hrvoje Snajder’i istenmeyen kişi ilan etme kararının “karşılıklı ilişkilerin bozulmasına yönelik bir adım” olduğunu söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada “Yetkili Hırvat diplomatın sınır dışı edilmesinin gerekçesini tamamen reddediyoruz” denildi.

Açıklamada, Sırbistan’ın bu kararının Balkanlar’da istikrar ve güvenlik kavramlarının tüm Avrupa için olağanüstü önem taşıdığı bir dönemde alınmasının yanlış olduğu ve zaten halihazırda hassas ve istikrarsız olan bölgenin siyasi ve güvenlik durumlarının daha da istikrarsızlaşacağı öne sürüldü.

Snajder

Hırvatistan’ın Belgrad Büyükelçisi Hidajet Biscevic ise konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmayı reddetti. Biscevic “[Snajder’in] ne yaptığını bilsem bile söylememeliyim, ayrıntılara giremem çünkü bu benim yetki alanımın dışında. Yorum yok!” dedi.

Sınır dışı işlemi, 1990’lardaki savaş sırasında düşman olan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemin ardından geldi.

Sırbistan – Hırvatistan arasındaki sorunlar

Sırpların, Büyük Sırbistan hayali, Hırvat topraklarının büyük bir kısmı ile tüm Bosna-Hersek ve Makedonya topraklarından oluşur. 1991 yılında Hırvatistan’da yaşayan Sırplar, Sırp liderliğinin teşvikiyle Hırvatistan topraklarının üçte birini ele geçiren Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni kurdu. Sırp güçlerinin istila ettiği bölgelerden tahmini 170.000 – 250.000 arası Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller sınır dışı edildi. Yüzlerce Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller ise öldürüldü.

Savaş

Hırvatistan Savaşı ya da Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı, Hırvat kaynaklarında Domovinski rat (Anavatan Savaşı) olarak adlandırılan bu savaş Sırp kaynaklarında genellikle Rat u Hrvatskoj (Hırvatistan Savaşı) olarak geçer. 1991-1995 yılları arasında Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmiş Hırvat hükûmetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ve yerel Sırp güçleri arasında gerçekleşen savaştır. JNA Hırvatistan’daki operasyonlarını 1992 yılında bitirmiştir.

Hırvatistan, milliyetçi lider Franjo Tuđman önderliğinde 25 Haziran 1991’de ayaklanarak bağımsız olduğunu ilan etti. Bunun üzerine federal Yugoslav güçleri anında müdahale ettiler. Bağımsızlığını ilan eden Hırvatlara karşı federal güçler tam anlamıyla bir savaş başlattılar. Sahil açıklarındaki Yugoslav gemileri, Hırvatistan’daki hedeflere bombardıman yaparken, Hırvat kuvvetleri federal kışlaları muhakeme altına aldılar, erzak teminini engellediler. Kuşatma altındaki askerler çevredeki bölgeleri rastgele bombardımana tuttular. 1991’de Sırplar, Hırvatistan nüfusunun sekizde birini oluşturuyordu. Federasyon kuvvetlerinin kışkırttıkları Sırp paramiliter güçler kitle imhasına başladılar. Ocak 1992’de BM önderliğinde bir ateşkes imzalandı. Fakat bundan önce 10.000’den fazla insan ölmüş 14 anlaşma da bozulmuştu.

Temmuz 1992’de Dubrovnik’in Sırp paramiliterler tarafından top ateşine tutulması, barış çabalarını fiyaskoya çevirdi.

1 Mayıs 1995’te Hırvatlar Batı Slavonya’nın bölgesine saldırdılar. Oradaki 2.000 kişi öldürüldü ve 30.000’den fazla Sırp’ı sınır dışı ettiler. Sırplar bunun üzerine Zagreb’e güdümlü mermiler ateşleyerek şehrin tam merkezinde birkaç insanın ölmesine sebep oldular.

Hırvatistan ordusu milliyetçi lider Franjo Tudjman önderliğinde 4 Ağustos 1995 sabahı Sırplara yönelik saldırı başlattı. Fırtına Harekâtı adı verilen operasyonda 100 bin asker görev aldı.

Hırvat askerler Sırpların kontrolündeki Krayina bölgesini bombaladı. Sırp ayrılıkçıların kalesi konumundaki Krayina’nın başkenti Knin başta olmak üzere birçok bölge ağır bombardıman faaliyetlerinin hedefi oldu. Dört gün süren askeri operasyonda Hırvatistan ordusu neredeyse tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle ile Sırbistan’ın “Büyük Sırbistan” hayalleri suya düştü.

700’den fazla sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilen Fırtına Harekâtı sonucu 200 binden fazla Sırp vatandaşı bölgeden sürüldü. 1991 yılında Hırvatların Yugoslavya’dan kopmasıyla başlayan savaş 4 yılda 20 binden fazla can aldı.

simsek_operasyonu

Savaş sonrası

Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı’nın sona ermesinin ardından, iki ülke 9 Eylül 1996’da diplomatik ilişkiler kurdu. Hırvatistan, 1999 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda Sırbistan’a karşı bir soykırım davası açtı ve Zagreb’in geri çekme taleplerini reddetmesinin ardından, Belgrad yönetimi de 2010 yılında karşı dava açtı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi her iki iddiayı da destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı için her iki dava da 3 Şubat 2015 tarihinde reddedildi. Mahkeme, her iki tarafın da şüphesiz suç işlediğine, ancak soykırım amacıyla işlenmediğine, bu nedenle kendi soykırım tanımına göre bunun soykırım olarak kabul edilmediğine karar verdi.

Sınır problemi

Tuna nehrinin kıvrımlı olması nedeniyle kadastro tanımlamasına göre Sırbistan ile Baranya’nın doğu sınırı takip edilmiyor, çünkü her ülke ana nehir akışının kendi tarafındaki bölgeyi kontrol ediyor.

Daha güneyde, Vukovar yakınlarında ve Šarengrad yakınlarında, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nin (Yugoslavya zamanı) bir parçası olan iki nehir adası (Vukovar Adası ve Šarengrad Adası) vardır, ancak savaş sırasında Sırp kontrolü altına girmişlerdir.

Hırvatistan, Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu’nun 1991 tarihli Yugoslav cumhuriyetleri arasındaki tüm iç sınırların uluslararası hale gelmesi kararı nedeniyle adaların iade edilmesini istiyor. Sırbistan’ın tutumu, ülkeler arasındaki doğal sınırın, adaları Sırp toprakları haline getirecek olan ana Tuna akışının ortası olduğu yönünde.

Sonuç olarak; Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma düşmanlık ve 1991-1995 yılları arasındaki çatışma ve savaştan kaynaklı çözülememiş kayıp kişiler meselesi nedeniyle zor durumda. Ayrıca iki ülke, sınır anlaşmazlığını da henüz çözüme kavuşturabilmiş değil.

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Sırbistan ve Hırvatistan gerginliği son bulmuyor! Snajder casus mu?

Sırbistan Dışişleri Bakanlığı Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Snajder’in “Viyana Sözleşmesinin 9. Maddesi uyarınca” istenmeyen kişi ilan edilmesine karar verildiğini duyurdu. Sırbistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, ülkede casusluk yaptığına dair belgeler ortaya çıkan diplomat Snajder’in “istenmeyen kişi” ilan edildiği belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada Hırvat diplomatın iddia edilen casusluğunun ayrıntıları verilmeden “Snajder, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki mesleki görevi sırasında diplomatik normlar çerçevesinden büyük ölçüde ayrılmış ve yukarıda belirtilen sözleşmeyi ihlal etmiştir” denildi.

Hırvatistan Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Hırvat diplomat Hrvoje Snajder’i istenmeyen kişi ilan etme kararının “karşılıklı ilişkilerin bozulmasına yönelik bir adım” olduğunu söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada “Yetkili Hırvat diplomatın sınır dışı edilmesinin gerekçesini tamamen reddediyoruz” denildi.

Açıklamada, Sırbistan’ın bu kararının Balkanlar’da istikrar ve güvenlik kavramlarının tüm Avrupa için olağanüstü önem taşıdığı bir dönemde alınmasının yanlış olduğu ve zaten halihazırda hassas ve istikrarsız olan bölgenin siyasi ve güvenlik durumlarının daha da istikrarsızlaşacağı öne sürüldü.

Snajder

Hırvatistan’ın Belgrad Büyükelçisi Hidajet Biscevic ise konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmayı reddetti. Biscevic “[Snajder’in] ne yaptığını bilsem bile söylememeliyim, ayrıntılara giremem çünkü bu benim yetki alanımın dışında. Yorum yok!” dedi.

Sınır dışı işlemi, 1990’lardaki savaş sırasında düşman olan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemin ardından geldi.

Sırbistan – Hırvatistan arasındaki sorunlar

Sırpların, Büyük Sırbistan hayali, Hırvat topraklarının büyük bir kısmı ile tüm Bosna-Hersek ve Makedonya topraklarından oluşur. 1991 yılında Hırvatistan’da yaşayan Sırplar, Sırp liderliğinin teşvikiyle Hırvatistan topraklarının üçte birini ele geçiren Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni kurdu. Sırp güçlerinin istila ettiği bölgelerden tahmini 170.000 – 250.000 arası Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller sınır dışı edildi. Yüzlerce Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller ise öldürüldü.

Savaş

Hırvatistan Savaşı ya da Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı, Hırvat kaynaklarında Domovinski rat (Anavatan Savaşı) olarak adlandırılan bu savaş Sırp kaynaklarında genellikle Rat u Hrvatskoj (Hırvatistan Savaşı) olarak geçer. 1991-1995 yılları arasında Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmiş Hırvat hükûmetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ve yerel Sırp güçleri arasında gerçekleşen savaştır. JNA Hırvatistan’daki operasyonlarını 1992 yılında bitirmiştir.

Hırvatistan, milliyetçi lider Franjo Tuđman önderliğinde 25 Haziran 1991’de ayaklanarak bağımsız olduğunu ilan etti. Bunun üzerine federal Yugoslav güçleri anında müdahale ettiler. Bağımsızlığını ilan eden Hırvatlara karşı federal güçler tam anlamıyla bir savaş başlattılar. Sahil açıklarındaki Yugoslav gemileri, Hırvatistan’daki hedeflere bombardıman yaparken, Hırvat kuvvetleri federal kışlaları muhakeme altına aldılar, erzak teminini engellediler. Kuşatma altındaki askerler çevredeki bölgeleri rastgele bombardımana tuttular. 1991’de Sırplar, Hırvatistan nüfusunun sekizde birini oluşturuyordu. Federasyon kuvvetlerinin kışkırttıkları Sırp paramiliter güçler kitle imhasına başladılar. Ocak 1992’de BM önderliğinde bir ateşkes imzalandı. Fakat bundan önce 10.000’den fazla insan ölmüş 14 anlaşma da bozulmuştu.

Temmuz 1992’de Dubrovnik’in Sırp paramiliterler tarafından top ateşine tutulması, barış çabalarını fiyaskoya çevirdi.

1 Mayıs 1995’te Hırvatlar Batı Slavonya’nın bölgesine saldırdılar. Oradaki 2.000 kişi öldürüldü ve 30.000’den fazla Sırp’ı sınır dışı ettiler. Sırplar bunun üzerine Zagreb’e güdümlü mermiler ateşleyerek şehrin tam merkezinde birkaç insanın ölmesine sebep oldular.

Hırvatistan ordusu milliyetçi lider Franjo Tudjman önderliğinde 4 Ağustos 1995 sabahı Sırplara yönelik saldırı başlattı. Fırtına Harekâtı adı verilen operasyonda 100 bin asker görev aldı.

Hırvat askerler Sırpların kontrolündeki Krayina bölgesini bombaladı. Sırp ayrılıkçıların kalesi konumundaki Krayina’nın başkenti Knin başta olmak üzere birçok bölge ağır bombardıman faaliyetlerinin hedefi oldu. Dört gün süren askeri operasyonda Hırvatistan ordusu neredeyse tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle ile Sırbistan’ın “Büyük Sırbistan” hayalleri suya düştü.

700’den fazla sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilen Fırtına Harekâtı sonucu 200 binden fazla Sırp vatandaşı bölgeden sürüldü. 1991 yılında Hırvatların Yugoslavya’dan kopmasıyla başlayan savaş 4 yılda 20 binden fazla can aldı.

simsek_operasyonu

Savaş sonrası

Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı’nın sona ermesinin ardından, iki ülke 9 Eylül 1996’da diplomatik ilişkiler kurdu. Hırvatistan, 1999 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda Sırbistan’a karşı bir soykırım davası açtı ve Zagreb’in geri çekme taleplerini reddetmesinin ardından, Belgrad yönetimi de 2010 yılında karşı dava açtı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi her iki iddiayı da destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı için her iki dava da 3 Şubat 2015 tarihinde reddedildi. Mahkeme, her iki tarafın da şüphesiz suç işlediğine, ancak soykırım amacıyla işlenmediğine, bu nedenle kendi soykırım tanımına göre bunun soykırım olarak kabul edilmediğine karar verdi.

Sınır problemi

Tuna nehrinin kıvrımlı olması nedeniyle kadastro tanımlamasına göre Sırbistan ile Baranya’nın doğu sınırı takip edilmiyor, çünkü her ülke ana nehir akışının kendi tarafındaki bölgeyi kontrol ediyor.

Daha güneyde, Vukovar yakınlarında ve Šarengrad yakınlarında, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nin (Yugoslavya zamanı) bir parçası olan iki nehir adası (Vukovar Adası ve Šarengrad Adası) vardır, ancak savaş sırasında Sırp kontrolü altına girmişlerdir.

Hırvatistan, Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu’nun 1991 tarihli Yugoslav cumhuriyetleri arasındaki tüm iç sınırların uluslararası hale gelmesi kararı nedeniyle adaların iade edilmesini istiyor. Sırbistan’ın tutumu, ülkeler arasındaki doğal sınırın, adaları Sırp toprakları haline getirecek olan ana Tuna akışının ortası olduğu yönünde.

Sonuç olarak; Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma düşmanlık ve 1991-1995 yılları arasındaki çatışma ve savaştan kaynaklı çözülememiş kayıp kişiler meselesi nedeniyle zor durumda. Ayrıca iki ülke, sınır anlaşmazlığını da henüz çözüme kavuşturabilmiş değil.

Sırbistan ve Hırvatistan gerginliği son bulmuyor! Snajder casus mu?

Sırbistan Dışişleri Bakanlığı Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Snajder’in “Viyana Sözleşmesinin 9. Maddesi uyarınca” istenmeyen kişi ilan edilmesine karar verildiğini duyurdu. Sırbistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, ülkede casusluk yaptığına dair belgeler ortaya çıkan diplomat Snajder’in “istenmeyen kişi” ilan edildiği belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada Hırvat diplomatın iddia edilen casusluğunun ayrıntıları verilmeden “Snajder, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki mesleki görevi sırasında diplomatik normlar çerçevesinden büyük ölçüde ayrılmış ve yukarıda belirtilen sözleşmeyi ihlal etmiştir” denildi.

Hırvatistan Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Hırvat diplomat Hrvoje Snajder’i istenmeyen kişi ilan etme kararının “karşılıklı ilişkilerin bozulmasına yönelik bir adım” olduğunu söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada “Yetkili Hırvat diplomatın sınır dışı edilmesinin gerekçesini tamamen reddediyoruz” denildi.

Açıklamada, Sırbistan’ın bu kararının Balkanlar’da istikrar ve güvenlik kavramlarının tüm Avrupa için olağanüstü önem taşıdığı bir dönemde alınmasının yanlış olduğu ve zaten halihazırda hassas ve istikrarsız olan bölgenin siyasi ve güvenlik durumlarının daha da istikrarsızlaşacağı öne sürüldü.

Snajder

Hırvatistan’ın Belgrad Büyükelçisi Hidajet Biscevic ise konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmayı reddetti. Biscevic “[Snajder’in] ne yaptığını bilsem bile söylememeliyim, ayrıntılara giremem çünkü bu benim yetki alanımın dışında. Yorum yok!” dedi.

Sınır dışı işlemi, 1990’lardaki savaş sırasında düşman olan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemin ardından geldi.

Sırbistan – Hırvatistan arasındaki sorunlar

Sırpların, Büyük Sırbistan hayali, Hırvat topraklarının büyük bir kısmı ile tüm Bosna-Hersek ve Makedonya topraklarından oluşur. 1991 yılında Hırvatistan’da yaşayan Sırplar, Sırp liderliğinin teşvikiyle Hırvatistan topraklarının üçte birini ele geçiren Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni kurdu. Sırp güçlerinin istila ettiği bölgelerden tahmini 170.000 – 250.000 arası Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller sınır dışı edildi. Yüzlerce Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller ise öldürüldü.

Savaş

Hırvatistan Savaşı ya da Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı, Hırvat kaynaklarında Domovinski rat (Anavatan Savaşı) olarak adlandırılan bu savaş Sırp kaynaklarında genellikle Rat u Hrvatskoj (Hırvatistan Savaşı) olarak geçer. 1991-1995 yılları arasında Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmiş Hırvat hükûmetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ve yerel Sırp güçleri arasında gerçekleşen savaştır. JNA Hırvatistan’daki operasyonlarını 1992 yılında bitirmiştir.

Hırvatistan, milliyetçi lider Franjo Tuđman önderliğinde 25 Haziran 1991’de ayaklanarak bağımsız olduğunu ilan etti. Bunun üzerine federal Yugoslav güçleri anında müdahale ettiler. Bağımsızlığını ilan eden Hırvatlara karşı federal güçler tam anlamıyla bir savaş başlattılar. Sahil açıklarındaki Yugoslav gemileri, Hırvatistan’daki hedeflere bombardıman yaparken, Hırvat kuvvetleri federal kışlaları muhakeme altına aldılar, erzak teminini engellediler. Kuşatma altındaki askerler çevredeki bölgeleri rastgele bombardımana tuttular. 1991’de Sırplar, Hırvatistan nüfusunun sekizde birini oluşturuyordu. Federasyon kuvvetlerinin kışkırttıkları Sırp paramiliter güçler kitle imhasına başladılar. Ocak 1992’de BM önderliğinde bir ateşkes imzalandı. Fakat bundan önce 10.000’den fazla insan ölmüş 14 anlaşma da bozulmuştu.

Temmuz 1992’de Dubrovnik’in Sırp paramiliterler tarafından top ateşine tutulması, barış çabalarını fiyaskoya çevirdi.

1 Mayıs 1995’te Hırvatlar Batı Slavonya’nın bölgesine saldırdılar. Oradaki 2.000 kişi öldürüldü ve 30.000’den fazla Sırp’ı sınır dışı ettiler. Sırplar bunun üzerine Zagreb’e güdümlü mermiler ateşleyerek şehrin tam merkezinde birkaç insanın ölmesine sebep oldular.

Hırvatistan ordusu milliyetçi lider Franjo Tudjman önderliğinde 4 Ağustos 1995 sabahı Sırplara yönelik saldırı başlattı. Fırtına Harekâtı adı verilen operasyonda 100 bin asker görev aldı.

Hırvat askerler Sırpların kontrolündeki Krayina bölgesini bombaladı. Sırp ayrılıkçıların kalesi konumundaki Krayina’nın başkenti Knin başta olmak üzere birçok bölge ağır bombardıman faaliyetlerinin hedefi oldu. Dört gün süren askeri operasyonda Hırvatistan ordusu neredeyse tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle ile Sırbistan’ın “Büyük Sırbistan” hayalleri suya düştü.

700’den fazla sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilen Fırtına Harekâtı sonucu 200 binden fazla Sırp vatandaşı bölgeden sürüldü. 1991 yılında Hırvatların Yugoslavya’dan kopmasıyla başlayan savaş 4 yılda 20 binden fazla can aldı.

simsek_operasyonu

Savaş sonrası

Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı’nın sona ermesinin ardından, iki ülke 9 Eylül 1996’da diplomatik ilişkiler kurdu. Hırvatistan, 1999 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda Sırbistan’a karşı bir soykırım davası açtı ve Zagreb’in geri çekme taleplerini reddetmesinin ardından, Belgrad yönetimi de 2010 yılında karşı dava açtı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi her iki iddiayı da destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı için her iki dava da 3 Şubat 2015 tarihinde reddedildi. Mahkeme, her iki tarafın da şüphesiz suç işlediğine, ancak soykırım amacıyla işlenmediğine, bu nedenle kendi soykırım tanımına göre bunun soykırım olarak kabul edilmediğine karar verdi.

Sınır problemi

Tuna nehrinin kıvrımlı olması nedeniyle kadastro tanımlamasına göre Sırbistan ile Baranya’nın doğu sınırı takip edilmiyor, çünkü her ülke ana nehir akışının kendi tarafındaki bölgeyi kontrol ediyor.

Daha güneyde, Vukovar yakınlarında ve Šarengrad yakınlarında, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nin (Yugoslavya zamanı) bir parçası olan iki nehir adası (Vukovar Adası ve Šarengrad Adası) vardır, ancak savaş sırasında Sırp kontrolü altına girmişlerdir.

Hırvatistan, Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu’nun 1991 tarihli Yugoslav cumhuriyetleri arasındaki tüm iç sınırların uluslararası hale gelmesi kararı nedeniyle adaların iade edilmesini istiyor. Sırbistan’ın tutumu, ülkeler arasındaki doğal sınırın, adaları Sırp toprakları haline getirecek olan ana Tuna akışının ortası olduğu yönünde.

Sonuç olarak; Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma düşmanlık ve 1991-1995 yılları arasındaki çatışma ve savaştan kaynaklı çözülememiş kayıp kişiler meselesi nedeniyle zor durumda. Ayrıca iki ülke, sınır anlaşmazlığını da henüz çözüme kavuşturabilmiş değil.

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Sırbistan ve Hırvatistan gerginliği son bulmuyor! Snajder casus mu?

Sırbistan Dışişleri Bakanlığı Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Snajder’in “Viyana Sözleşmesinin 9. Maddesi uyarınca” istenmeyen kişi ilan edilmesine karar verildiğini duyurdu. Sırbistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, ülkede casusluk yaptığına dair belgeler ortaya çıkan diplomat Snajder’in “istenmeyen kişi” ilan edildiği belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada Hırvat diplomatın iddia edilen casusluğunun ayrıntıları verilmeden “Snajder, Sırbistan Cumhuriyeti’ndeki mesleki görevi sırasında diplomatik normlar çerçevesinden büyük ölçüde ayrılmış ve yukarıda belirtilen sözleşmeyi ihlal etmiştir” denildi.

Hırvatistan Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Hırvat diplomat Hrvoje Snajder’i istenmeyen kişi ilan etme kararının “karşılıklı ilişkilerin bozulmasına yönelik bir adım” olduğunu söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada “Yetkili Hırvat diplomatın sınır dışı edilmesinin gerekçesini tamamen reddediyoruz” denildi.

Açıklamada, Sırbistan’ın bu kararının Balkanlar’da istikrar ve güvenlik kavramlarının tüm Avrupa için olağanüstü önem taşıdığı bir dönemde alınmasının yanlış olduğu ve zaten halihazırda hassas ve istikrarsız olan bölgenin siyasi ve güvenlik durumlarının daha da istikrarsızlaşacağı öne sürüldü.

Snajder

Hırvatistan’ın Belgrad Büyükelçisi Hidajet Biscevic ise konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmayı reddetti. Biscevic “[Snajder’in] ne yaptığını bilsem bile söylememeliyim, ayrıntılara giremem çünkü bu benim yetki alanımın dışında. Yorum yok!” dedi.

Sınır dışı işlemi, 1990’lardaki savaş sırasında düşman olan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir ölçüde düzeldiği bir dönemin ardından geldi.

Sırbistan – Hırvatistan arasındaki sorunlar

Sırpların, Büyük Sırbistan hayali, Hırvat topraklarının büyük bir kısmı ile tüm Bosna-Hersek ve Makedonya topraklarından oluşur. 1991 yılında Hırvatistan’da yaşayan Sırplar, Sırp liderliğinin teşvikiyle Hırvatistan topraklarının üçte birini ele geçiren Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni kurdu. Sırp güçlerinin istila ettiği bölgelerden tahmini 170.000 – 250.000 arası Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller sınır dışı edildi. Yüzlerce Hırvat ve diğer Sırp olmayan siviller ise öldürüldü.

Savaş

Hırvatistan Savaşı ya da Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı, Hırvat kaynaklarında Domovinski rat (Anavatan Savaşı) olarak adlandırılan bu savaş Sırp kaynaklarında genellikle Rat u Hrvatskoj (Hırvatistan Savaşı) olarak geçer. 1991-1995 yılları arasında Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmiş Hırvat hükûmetine bağlı birliklerle Sırp kontrolü altındaki Yugoslav Halk Ordusu (JNA) ve yerel Sırp güçleri arasında gerçekleşen savaştır. JNA Hırvatistan’daki operasyonlarını 1992 yılında bitirmiştir.

Hırvatistan, milliyetçi lider Franjo Tuđman önderliğinde 25 Haziran 1991’de ayaklanarak bağımsız olduğunu ilan etti. Bunun üzerine federal Yugoslav güçleri anında müdahale ettiler. Bağımsızlığını ilan eden Hırvatlara karşı federal güçler tam anlamıyla bir savaş başlattılar. Sahil açıklarındaki Yugoslav gemileri, Hırvatistan’daki hedeflere bombardıman yaparken, Hırvat kuvvetleri federal kışlaları muhakeme altına aldılar, erzak teminini engellediler. Kuşatma altındaki askerler çevredeki bölgeleri rastgele bombardımana tuttular. 1991’de Sırplar, Hırvatistan nüfusunun sekizde birini oluşturuyordu. Federasyon kuvvetlerinin kışkırttıkları Sırp paramiliter güçler kitle imhasına başladılar. Ocak 1992’de BM önderliğinde bir ateşkes imzalandı. Fakat bundan önce 10.000’den fazla insan ölmüş 14 anlaşma da bozulmuştu.

Temmuz 1992’de Dubrovnik’in Sırp paramiliterler tarafından top ateşine tutulması, barış çabalarını fiyaskoya çevirdi.

1 Mayıs 1995’te Hırvatlar Batı Slavonya’nın bölgesine saldırdılar. Oradaki 2.000 kişi öldürüldü ve 30.000’den fazla Sırp’ı sınır dışı ettiler. Sırplar bunun üzerine Zagreb’e güdümlü mermiler ateşleyerek şehrin tam merkezinde birkaç insanın ölmesine sebep oldular.

Hırvatistan ordusu milliyetçi lider Franjo Tudjman önderliğinde 4 Ağustos 1995 sabahı Sırplara yönelik saldırı başlattı. Fırtına Harekâtı adı verilen operasyonda 100 bin asker görev aldı.

Hırvat askerler Sırpların kontrolündeki Krayina bölgesini bombaladı. Sırp ayrılıkçıların kalesi konumundaki Krayina’nın başkenti Knin başta olmak üzere birçok bölge ağır bombardıman faaliyetlerinin hedefi oldu. Dört gün süren askeri operasyonda Hırvatistan ordusu neredeyse tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle ile Sırbistan’ın “Büyük Sırbistan” hayalleri suya düştü.

700’den fazla sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilen Fırtına Harekâtı sonucu 200 binden fazla Sırp vatandaşı bölgeden sürüldü. 1991 yılında Hırvatların Yugoslavya’dan kopmasıyla başlayan savaş 4 yılda 20 binden fazla can aldı.

simsek_operasyonu

Savaş sonrası

Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı’nın sona ermesinin ardından, iki ülke 9 Eylül 1996’da diplomatik ilişkiler kurdu. Hırvatistan, 1999 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nda Sırbistan’a karşı bir soykırım davası açtı ve Zagreb’in geri çekme taleplerini reddetmesinin ardından, Belgrad yönetimi de 2010 yılında karşı dava açtı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi her iki iddiayı da destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı için her iki dava da 3 Şubat 2015 tarihinde reddedildi. Mahkeme, her iki tarafın da şüphesiz suç işlediğine, ancak soykırım amacıyla işlenmediğine, bu nedenle kendi soykırım tanımına göre bunun soykırım olarak kabul edilmediğine karar verdi.

Sınır problemi

Tuna nehrinin kıvrımlı olması nedeniyle kadastro tanımlamasına göre Sırbistan ile Baranya’nın doğu sınırı takip edilmiyor, çünkü her ülke ana nehir akışının kendi tarafındaki bölgeyi kontrol ediyor.

Daha güneyde, Vukovar yakınlarında ve Šarengrad yakınlarında, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nin (Yugoslavya zamanı) bir parçası olan iki nehir adası (Vukovar Adası ve Šarengrad Adası) vardır, ancak savaş sırasında Sırp kontrolü altına girmişlerdir.

Hırvatistan, Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu’nun 1991 tarihli Yugoslav cumhuriyetleri arasındaki tüm iç sınırların uluslararası hale gelmesi kararı nedeniyle adaların iade edilmesini istiyor. Sırbistan’ın tutumu, ülkeler arasındaki doğal sınırın, adaları Sırp toprakları haline getirecek olan ana Tuna akışının ortası olduğu yönünde.

Sonuç olarak; Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki ilişkiler, savaş zamanından kalma düşmanlık ve 1991-1995 yılları arasındaki çatışma ve savaştan kaynaklı çözülememiş kayıp kişiler meselesi nedeniyle zor durumda. Ayrıca iki ülke, sınır anlaşmazlığını da henüz çözüme kavuşturabilmiş değil.

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.