İsrail’in savaş sonrası Gazze planı

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns, Gazze’deki gelişmeleri görüşmek üzere gittiği Mısır’da Mısırlı mevkidaşı Abbas Kamil ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile görüşmelerde bulunmuştur. Görüşmelerin öne çıkan tarafı, ABD’nin Mısır’ı savaş sonrasında Gazze’deki güvenliği sağlamak üzere rol üstlenmeye çağırması olmuştur. Bu plan göre, İsrail’in Hamas’ı tam anlamıyla çözdüğü ve imha ettiği bir senaryonun sonunda Mahmud Abbas’ın yönetimi devralacak ve Mısır şehirde güvenliği sağlayacaktır.

Ancak Israel Times’ın haberine göre Burns’ün bu talebi Sisi tarafından reddedilmiştir. Cumhurbaşkanı Sisi, Hamas’ın Gazze sınırındaki Refah bölgesinde asayiş ve güvenliğin sağlanması noktasındaki rolünü öne sürerek Hamas’ın yok edilme sürecinde olmayacağını ifade etmiştir.

İsrail’in Sonu Olmayan Savaş Stratejisi

İlk olarak İsrail’in 7 Ekim sonrası başlattığı “Demir Kılıçlar Operasyonu” (Operation Swords of Iron), ilk etapta farklı muharip unsurların birbirine entegre edildiği ve şiddet seviyesi yüksek bir operasyon olarak öne çıkmaktaydı. Gazze halkını Mısır’ın Refah sınır kapısına doğru itmeyi ve kısmen boşaltılan şehirde tünellerin patlatılarak Hamas’ı etkisiz hale getirmeyi amaçlayan bu strateji, takip eden süreçte sivil yerleşim yerlerine yönelik hava saldırıları, binlerce masum sivilin hayatını kaybetmesi ve uluslararası hukuk gözetmeksizin devam eden askeri kampanya ile bir soykırıma dönüştü.

Gelinen noktada bu saldırının ne kadar süreceği ve ne tür bir sonuç doğuracağı, halen belirsizliğini korumaktadır. Bazı analistler, İsrail’in operasyonları uzun vadeye yayarak Hamas’ı ve kök saldığı Gazze halkını yıpratma ve bu sayede çözme stratejisi benimsediğini ileri sürmektedir. Bu yaklaşımı destekler mahiyette uygulanan kapsamlı blokajlar, elektrik kesintileri ve oluşturulmaya çalışılan yardım koridorlarının engellenmesi, İsrail’in yıpratma stratejisinin bir parçası olarak okunabilir. Yine bu argüman dahilinde İsrail’in çok sayıda sivil kaybı göze alarak Hamas’ı imha etmek için şehir altyapısını hedef aldığını söylemek mümkündür.

Ancak Başbakan Binyamin Netanyahu başta olmak üzere İsrailli yetkililerin pek çoğu savaş sonrasına dair net bir fikirleri olmadığını ifade etmişlerdir ya da yapılan açıklamalardan bu yönde bir mesaj alınmıştır. İsrailli yetkililer, Hamas’ın imha edilmesinin ardından Gazze’de askeri kontrolü sürdüreceklerini ve sivil yaşama geçişin önünü açacak geçici hükümeti kurma niyetinde olmadıklarını ifade etmişlerdir. İsrail’in bir çıkış stratejisinin olmadığını gösteren bu tablo, 7 Ekim sonrası saldırıların kendi içinde münferit ve birbirinden kopuk algılanmasına zemin hazırlamaktadır. Öyle ki Hamas lider kadrosunun etkisiz hale getirilmesi, roket atölyelerinin imha edilmesi ve tünel ağının birbirinden koparılması gibi faaliyetler, kısa vadede İsrail’e belli bir kazanım sağlayacakken uzun vadede daha büyük yıkımları tetiklemektedir. Bu durumun çatışmaların başladığı 7 Ekim tarihinden itibaren İsrail’e kayıtsız destek veren ABD’yi endişelendirdiği söylenebilir. Çünkü İsrail’in belirlediği senaryoya göre altyapısı tamamen tahrip edilmiş ya da edilecek ve siyasi geçişine izin verilmeyen bir Gazze’nin uluslararası toplum ve özellikle ABD açısından yaratacağı siyasi ve ekonomik maliyetler şu anda olduğundan daha büyük olacaktır. Dolayısıyla İsrail’in taviz vermeyen ve soykırımı resmi hale getirmeye çalışan yaklaşımı, Biden yönetiminin bölgenin yeniden işgaline karşı olduklarını vurgulamasına yol açtı.

İsrail’in Planı: Savaş Sonrası Batı Şeria Modeli

İsrail’in savaş sonrasında Gazze’de iki temel hedefinden söz edilebilir. Bunlar; üzerinde hakimiyet kurulabilecek bir askeri rejim oluşturmak ve zaman içinde bölgeyi insansızlaştırarak (dehumanization) Batı Şeria’da uygulanan modeli hayata geçirmektir. Bu noktada Batı Şeria’da uygulanan modele kısaca değinmek gerekir. Buna göre kent, A, B ve C şeklinde üç farklı idari yapıya bölünmektedir. Batı Şeria’nın A bölgesi, idari ve askeri bakımdan Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlıyken B bölgesi, idari olarak FKÖ’ye bağlı olsa da askeri kontrol tamamıyla İsrail Savunma Kuvvetlerindedir. C bölgesi ise İsrail’in işgal politikalarının temel aracı olan ‘yerleşimcilerin’ çoğunlukla olduğu, idari ve askeri bakımdan mutlak İsrail etkisi altındadır. Bununla beraber Batı Şeria, toplamda 224 parçaya bölünerek tarihte ve günümüzde ve eşi benzeri görülmemiş bir uygulamaya tanıklık etmektedir. 106 farklı yerleşim bölgesi ve 463 bin yerleşimcinin olduğu kentin yaklaşık 733 km2’lık bir alanı (%13’ü) izole edilmiştir.

Gazze’de kurulacak benzer bir mekanizma ile İsrail’in, yeni yerleşim bölgeleri oluşturmak ve uzun vadede daha geniş ilhak politikalarının önünü açmak gibi hedeflerinden bahsedilebilir. Diğer taraftan 7 Ekim öncesine kadar önleyici saldırı stratejisiyle caydırıcılığını artırmaya çalışan İsrail, 7 Ekim saldırılarıyla beraber büyük bir itibar kaybı yaşamıştır. Bu kayıp aynı zamanda İsrail için bir tehdit anlamına gelmektedir. Çünkü İran ve Hizbullah’ın nüfuz alanının güçlü olduğu Lübnan ve Suriye dışında bölgesel konumu itibarıyla Arap ülkelerinin tam ortasında bulunan İsrail’in 7 Ekim zafiyetleri, bölgedeki muhtemel rakipler için bir motivasyon kaynağı, İsrail açısından ise bir endişe kaynağıdır. Bu tehlikeli coğrafya içinde İsrail’in ‘güvenlik devleti’ imajını kaybetmesi, İsrail açısından sınır ve dış güvenliği hassas hale getirmiştir.

Bu çıkarımdan hareketle İsrail’in Gazze’de Hamas ya da farklı silahlı grupların yeniden mobilize olarak İsrail’i hedef almasını engelleyecek bir düzen teşkil etme amacı vardır. Bu amaç dahilinde taktik ve komuta düzeyinde birbirinden kopuk halde bulunan silahlı grupların kontrolü ve ilerleyen süreçte Hamas dahil olmak üzere bu grupların yok edilmesi, İsrail Savunma Kuvvetleri açısından mümkün hale gelecektir. Böyle bir senaryoda sonuç olarak 7 Ekim saldırıları sonrasında İsrail tarafından uygulanan soykırım, sivil kayıplar ve savaşın bölgeselleşme riskinin giderek artması, İsrail’in bir çıkış planı olmadığını göstermektedir. Buna karşın İsrail’in temelde Gazze’de savaş sonrası kendisine müzahir bir güvenlik rejimi oluşturmayı ve Batı Şeria benzeri bir modelin hayata geçmesini amaçladığı söylenebilir.

Yazar: Fuat Emir Şefkatli

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.