Türk savunma sanayiinin katma değer ismi: Şakir Zümre

Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma sanayii alanında ilk özel teşebbüs olarak kurulan “Türk Sanayi Harbiye ve Madeniye Fabrikası”nın sahibi… Fabrikasının henüz kurulmadığı I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Türk ordusunun ihtiyacı olan silah, mühimmat ve patlayıcıları gerek Bulgaristan’da sahip olduğu atölyelerde üreterek gerekse dışardan temin ederek çeşitli kanallarla gizli bir şekilde orduya sevkini sağlayan ve Anadolu’ya zor zamanında yardım eden bir kahraman… “Şakir Zümre.”

Şakir Zümre kimdir?

Şakir Zümre, 1885 yılında Varna’da doğan Bulgaristan Türklerindendir. İlk ve ortaöğretim eğitimini Varna’da aldı. Liseyi ve ardından hukuk alanındaki üniversite eğitimini İsviçre’nin Cenevre kentinde başarıyla tamamlayarak I. Dünya Savaşı yıllarında Bulgaristan’a döndü. Çalışma hayatına avukatlık ve ticaret yaparak başladı. İlerleyen süreçlerde Bulgaristan meclisine Varna mebusu olarak seçildi ve oradaki Türklerin haklarını savundu. Daha sonra Yarbay Mustafa Kemal ile yolları Osmanlı Devleti tarafından ataşemiliter olarak gönderildiği Sofya’da kesişti. Bu arkadaşlık Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda yalnız kalmamasını sağlayacaktı.

Şakir Zümre yakın arkadaşı olan Mustafa Kemal’le Bulgar iç siyasetinden yararlanarak (iktidarı ancak Türk azınlıklarının desteğiyle yakalayan Bulgaristan Başvekili Radoslavof’u tehdit edip) ve oradaki dostluklarını kullanarak I. Dünya Savaşı’nda Bulgaristan’ın Osmanlı safında yer almasını sağladı. Daha sonra Bulgaristan’ı Osmanlı lehine I. Dünya Savaşı’na sokmak suçuyla yargılandı. Bulgaristan’da başa gelen yeni hükümetin kararıyla 7 ay sonra hapisten çıkarak gizli ve açıktan faaliyetlerine devam etti. Mudanya Mütarekesi sırasında İstanbul’a gelip ticaret hayatına atıldı ve sonrasında fabrika kurmak için bazı girişimlerde bulundu. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması sonucu ailesiyle Bulgaristan’dan temelli ayrılarak Türkiye’ye döndü. Bomba ve silah imalatçıları olan Makedon Budevski ve Tüfekçiyef’ten savaş zamanında Türk ordusunun ihtiyaç duyduğu silah ve mühimmatı temin edip gizli bir şekilde Anadolu’ya göndermesiyle TBMM tarafından İstiklal Madalyası verilerek ödüllendirildi.

[Tüfekçiyef el bombası]

Şakir Zümre Anadolu’ya silah ve mühimmat gönderiyor

Türk ordusunun memleketin birliği ve bütünlüğünün muhafazası için Çanakkale Cephesi de dahil olmak üzere on cephede mücadele ettiği I. Dünya Savaşı yıllarıydı. Birçok cephede silah ve mühimmat sıkıntısı yaşanıyordu. Çanakkale Cephesi de bunlardan biriydi. Çanakkale Cephesi’nin ilk Türk pilotlarından Emekli Albay Emin Nihat Sözeri’nin silah ve mühimmat sıkıntısının yaşandığına dair anlattıkları da kayıtlara geçenler arasındadır. Emekli Albay Emin Nihat Sözeri, gerektiği kadar bomba olmadığı için gaz tenekelerine doldurulan çivileri siperlere ve şehirlerin üzerine attıklarından bahseder. Durumdan haberdar olan Şakir Zümre de Çanakkale Cephesi’nde kullanılmak üzere Makedon bomba imalatçısı Tüfekçiyef’in imal ettiği el bombalarını cepheye gönderir. Şakir Zümre sevkiyatlar konusunda Bulgar başvekili Radoslavof’la irtibat halindeydi. Çünkü sevkiyatlar cepheye düzenli ve gizli bir şekilde Radoslavof tarafından yapılıyordu.

[Çanakkale Cephesi’nin ilk Türk pilotlarından Emekli Albay Emin Nihat Sözeri]

Çanakkale geçilmedi… Fakat Mondros Ateşkes Anlaşması ile başlayan İtilaf Devletleri’nin Anadolu’yu işgal hareketleri karşısında Türk Milleti askeriyle siviliyle ya cephedeydi ya da cepheye yardım ediyordu. Şakir Zümre Türk ordusunun ihtiyaç duyduğu silah ve mühimmatı hem Bulgaristan’da kurduğu silah üretim atölyesinden gönderiyor hem de çeşitli bağlantılarını kullanarak temin ediyordu. Bir taraftan Yunanların Anadolu’ya göndereceği askeri kuvvetleri oyalamakla meşgul olan, diğer taraftan da Sırp, Yunan ve Bulgar komitecilerle uğraşan Fuat Balkan, anılarında, ihtiyaç duyduğu patlayıcıları Makedon patlayıcı imalatçısı olan Budevski’den alırken Şakir Zümre’nin aracı olduğundan bahseder.

[Osmanlı Devleti’nin subayı Fuat Balkan]

Fuat Balkan Şakir Zümre’nin aracılığıyla temin ettiği bombaları şu şekilde anlatır: “… Bu fişek o şekilde yapılmıştı ki atıldığı köyde bir dama rast gelse evi yıkar. Boşa patlasa gürültüsü ile bütün köyü heyecana ve telaşa düşürürdü, yerinden oynatırdı.”

Fabrika kurma girişimi ve sonrası

Kurtuluş Savaşı mücadelesinin zaferle sonuçlandığı yıllardı. I. Dünya Savaşı için Türk ordusuna silah ve cephane üretimi yapan askeri fabrikalar Mondros Mütarekesi sonucu kapatılmış, geride kalan silah ve cephaneler işgal kuvvetleri tarafından toplatılmıştı. Toplananların dışında işe yarayabilecek ne varsa “M.M. Grubu” üyeleri tarafından gizlice kaçırılarak Anadolu’da milli orduya verilmişti. O dönemde kapatılmayan bazı fabrikalar da vardı. Yalnız silah ve cephane dışındaki ürünlerin üretimine izin veriliyordu. Bunlardan biri Zeytinburnu’nda bulunan askeri fabrikadır. Bu fabrikada silah ve cephane harici üretimler (pulluk ve zirai aletler) yapılıyordu fakat işçilerin maaşı yatırılamadığı için bir süre sonra o da kapanmak zorunda kaldı.

Fabrikaların bir bir kapandığı bu zor şartlar altında Şakir Zümre, fabrika kurmaya çalışıyordu. Bunun için en büyük desteği Bulgaristan’dan yakın arkadaşı olan Mustafa Kemal Paşa ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa’dan almıştı.

I. Dünya Savaşı’nda silah ve cephane üreten birçok fabrika işgal kuvvetleri tarafından harap edildi. Tapa Fabrikası da bunlardan biriydi. Şakir Zümre, zarar gören Haliç Karaağaç’taki Tapa Fabrikası’ndan geriye kalan sağlam kısımlarının üzerine fabrikasını 1925 yılında kurdu. Mühimmat üretiminde profesyonel olacak ve fabrikayı bu konuda yönetebilecek birine ihtiyaç vardı. Şakir Zümre patlayıcı üretiminde uzman olan Makedon Budevski kardeşleri İstanbul’a davet etti.

Şakir Zümre, kurduğu “Türk Mevad-ı Harbiye ve Tenviriye Fabrikası”na müdür olarak ”Mösyö Ganço Budevski”yi koydu. Budevski’nin yönettiği fabrika birçok tezgâhtan oluşuyordu: otomatik tezgâhlar, tesviye atölyeleri, kaba tesviye atölyeleri, demirhane, marangozhane, nikel ve kromaj dairesi, tenekehane, kaynak dairesi, fişek dairesi, boya işleri dairesi. Bu alanlarda kadınlar da istihdam ediliyordu. Birçok Türk kadınının da cephane üretim fabrikasında çalışması Türk savunma sanayii açısından dikkate değer bir konudur. Kadın-erkek birçok işçi, çeşitli tezgâhlarda çalışarak zamanla birer zanaatkâr oldular.

Savunma sanayii üzerine kurulan fabrikada çeşitli ürünler imal ediliyordu. Bunlar arasında: 1 kg ile 900 kg arasına tayyare bombaları, 50, 100 ve 300 kg’ye varan lağım bombaları, 50 kg ile 100 kg arasında değişen su bombaları, tahrip bombaları, yangın bombaları, tenvir tayyare bombası, işaret ve aydınlatma fişekleri atan tabanca, roket tabancası vs. bulunmaktaydı. Fabrikanın savunma sanayii alanında önemli bir üretim merkezi olması, gizliliği de muhafaza etmesini gerektiriyordu. Bu sebeple Mili Müdafaa amaçlı hizmet eden fabrikanın talimatnamesinin 22. sayfasının 58. maddesine göre çalışanlar; ürünlerin cinsi, çeşidi ve ne şekilde üretildiği hakkındaki bilgileri gizli tutmak zorundaydılar. Bu gizliliği ihlal eden herhangi bir çalışanın işten çıkartılıp dönemin güvenlik güçlerine teslim edilmesi gibi bir yaptırım söz konusuydu.

Şakir Zümre, ABD’nin Marshall yardımları sonucunda fabrikasında, savunma sanayii alanındaki üretimlerini durdurmak zorunda kaldı ve 1944 yılından sonra günlük hayatta kullanılabilecek ürünler imal etmeye başladı. Fabrikada bu yıldan sonra madeni tasarruf kumbarası, ziraat makinaları ve aletleri, sifon, inşaat malzemelerinden oluşan malzemeler, elektrikli ütü ve ocaklar, sobalar (linyit sobaları, yemek sobaları ve banyo sobaları), döküm ve madeni eşya (kumbara kilit ve menteşe, presler, mengene vs.), alüminyum döküm kül tablası, mazotla çalışan ve beş beygir kuvvetindeki Türk motoru, elektrik ocağı, sıcak su ısıtma cihazı, harman savurma makinaları vs. üretilmeye başlandı.

O zamanki şartlara göre standartların üzerinde olan fabrikada işçiler için; bir adet revir, okuma ve dinlenme salonu ve yemek salonu bulunmaktaydı. Ayrıca fabrikanın işçilerden oluşan bir de spor kulübü vardı. Fabrikada çalışan işçilerin sahip olduğu haklardan biri de çalışırken askerlik vazifelerini ifa edebilmeleriydi.

Ömrü savaş dönemine denk gelen ve bütün gücünü Türk ordusunun hizmetine sunan Şakir Zümre’nin, savunma sanayii alanında yaptığı yerli cephane üretimi ve ihracatıyla sadece savunma alanında değil; Türk ekonomisine de büyük katkıları olmuştur.

Kaynakça

[Atilla Oral, Türk Savunma Sanayii’nde Öncü, İlk Türk Girişimcisi… İlk Silah Fabrikatörü Şakir Zümre, Demkar Yayınevi, İstanbul 2012]

Editör : SavunmaTR Haber Merkezi

Buy JNews Buy JNews Buy JNews
REKLAM

Benzer Haberler

Hoşgeldiniz

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi Sıfırlayın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.